Tembellik: Homo Erectus’un sonu

Araştırmacılar, Homo Erectus adı verilen erken dönem insanlarının, alet işlemede ve kaynak toplamada 'en az çaba harcamayı sağlayan stratejiler izlediğini' öne sürüyor. 'Tembellik' olarak da adlandırılabilecek bu yaşam anlayışı, Homo Erectus’un sonunu getiren etkenlerden biri gibi görünüyor.

Google Haberlere Abone ol

Meilan Solly

Bir daha en kolay yoldan gitme isteği hissettiğinizde, insanoğlunun atalarının öncülü olan Homo Erectus’un kaderini aklınıza getirin. PloS One dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmanın yazarlarına göre, tembellik, bu erken dönem insan türünün değişen çevre şartlarına uyum sağlayamamasına ve bu konuda isteksiz davranmasına yol açarak yok olmalarına sebep olmuş olabilir.

Australian Broadcasting Corporation’dan (Avustralya Yayın Kurumu) Jon Healy, Canberra’da bulunan Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden (ANU) araştırmacıların, 2014 yılında Suudi Arabistan’ın Saffaqah kentindeki arkeolojik kazılarda elde edilen bulguları temel aldıklarını belirtiyor. Araştırma grubu, H. Erectus’un el yapımı aletlerde “en az çaba gösteren stratejiler” peşinde koştuğunu ve çoğu faaliyet için tek (ve ilkel) bir alete yapışıp kaldıklarını ortaya koydu.

'MERAKLI DEĞİLLERDİ'

ANU’da bir arkeolog ve öncü bir yazar olan Ceri Shipton, ilkel insanların “kendilerini pek de zorlamış gibi görünmediklerini” vurguluyor: “Bu insanların ufkun ötesine bakan kâşifler olduğu hissine kapılmadım. Sahip olduğumuza benzer bir merak duygusuna sahip değildiler.”

Live Science’tan Yasemin Saplakoğlu’nun aktardığı kadarıyla, -zamanının çoğunu ayakları üzerinde dik durarak geçiren ilk insansı tür olarak tanınan H. Erectus, genellikle taşlara ve suya kolay ulaşılan bölgelerde yaşamaktaydı. ANU ekibi, Saffaqah bölgesinde yaşayan ilk insanların, yakınlardaki her çeşit kayadan taş aletler üretirken, taşın yapısının kullanıma elverişli olup olmadığını umursamadıklarını keşfetti. Yakınlardaki bir kayalıktan daha kaliteli taşlar elde etmeleri de mümkündü fakat buraya ulaşmak için zorlu bir tırmanışa ihtiyaç duyulduğundan, H. Erectus, tepenin alt kısmına yuvarlanan ve düşen kaya parçalarını hedefledi.

Arkeologlar kayalığın tepesine çıktıklarında, H. Erectus’un varlığına dair hiçbir kanıt bulamadılar. Shipton, “Orada olduğunu biliyorlardı ama yeterli kaynağa sahip olduklarını düşündüklerinden, ‘neden rahatımızı bozalım ki?’ dediler” diye açıklıyor.

HOMO SAPİENS DAĞA TIRMANDI

Kıyaslandığında, Neandertaller ve erken dönem Homo Sapiensler kaynak toplama noktasında çok daha fazla çaba gösterdi. Yaptıkları basın açıklamasına göre, daha sonra gelen bu türler, genellikle yüksek kaliteli taş arayışı için sıklıkla dağlara tırmandılar ve ağır kayaları yerleşimlerine taşımak için çaba harcadılar.

Shipton, bölgedeki akarsular kuruduğunda, günümüzde varlığını sürdüren Suudi Arabistan çölünün ortaya çıktığını ve H. Erectus’un git gide daha az su bulduğunu ifade ediyor. Sonuç olarak bölge, nüfusun varlığını koruması için aşırı derece kuraklaştı. Değişen bir çevreye rağmen, en az çaba gerektiren alet yapımı stratejisinin sabit biçimde kullanımıyla temsil edilen tembellik ve tutucu eğilimler, muhtemelen bu türün yok oluşunu daha da hızlandırdı.

Shipton, “Oldukça kısa vadeli bir bakış açıları vardı” diyor. “Homo Sapiens ve Neanderthaller mevsimsel göçler gibi hedefleri gerçekleştirir ve belki de bir sonraki yılı planlarken, H. Erectus yalnızca birkaç saat, belki en fazla birkaç gün için planlama yapıyordu.”

KARŞI TEZ: NASIL BU KADAR UZUN SÜRE VAR OLDULAR?

Mother Nature Network’ten Bryan Nelson ise çalışmada elde edilen bulguların H. Erectus’un uzun ömürlülüğünü açıklamakta başarısız olduğunun altını çiziyor. Bu tür, bir milyondan yıldan uzun süre hayatta kalarak hem Neandertallerin dünyadaki 400 bin yıllık var oluşunu hem de H. Sapiens’in 200 bin yıllık (ve devam eden) varlığını gölgede bırakıyor.

Nelson’a göre, H. Erectus’un “iddialı ve meraklı tavrına” ilişkin birçok kanıt bulunuyor. Netice olarak, bu erken dönem insanlar, ateş yakan ve karmaşık yapıdaki avcı-toplayıcı toplumları geliştiren ilk insanlardı.

Sahip oldukları enerjiyi korumak ve düşmanca bir ortamda hayatta kalmayı sürdürebilmek için geliştirilen akılcı ve uyarlanabilir davranışları temsil eden ‘en az çaba harcama stratejisinin’ faydalarını da gözden kaçırmamak gerekiyor. Nelson, “Homo Erectus çoğu ölçekte oldukça başarılı bir türdü,” diyor ve konuşmasını “Şayet tembellerse, tembelliğin insan evriminin tarihinde rol oynayan uyarlanabilir avantajlarını yeniden ele almak isteyebiliriz.”

Kaynak: Bu makalenin orijinali The Smithsonian sitesine yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)