Mars'a ilk defa kadınlar ayak basmalı

İnsanlar, uzay araştırmalarında onlarca yıldan beri büyük bir ihtişam yaşıyorlar. Bir de genç kadınların Kızıl Gezegen’e bir kadının adım attığını görmelerini hayâl edin.

Google Haberlere Abone ol

Rhiannon Lucy Cosslett * 

Kalpana Chawla, Mae Jemison, Valentina Tereshkova ve Sally Ride isimleri sizin için ne ifade ediyor? Çok yakın bir zamana dek, bu kadın uzay öncülerinin isimleri benim için de pek bir şey ifade etmiyordu. Jodrell Bank Gözlemevi’nde bir gün geçirmenin Disney World’e gitmek kadar heyecan verici olduğunu düşünen ve uzayla ilgili her şeye takıntılı altı yaşındaki bir kız çocuğuyken bile, bana onlarla ilgili hiçbir şey öğretilmemişti. Dr (!) Tereshkova’nın uzaya giden ilk kadın olduğunu bilmiyordum; uzaya gittiğinde henüz 26 yaşındaydı ve roketi fırlatıldığında “Hey, gökyüzü! Şapkanı çıkar, ben geliyorum!” demişti. Dr Chawla’nın uzaya giden ilk Hint kökenli kadın olduğunu ve Columbia felaketindeki ölümünün ardından, Mars’taki bir tepeye adının verildiğinden de habersizdim.

Kıdemli bir NASA mühendisi olan Allison McIntyre, geçtiğimiz hafta Mars’a inecek ilk kişinin bir kadın olması gerektiğini ifade etti. Ve o haklı; zira, uzay araştırmalarına katılan birçok kadın bilimci ve mühendisin müthiş çabalarına karşın, tarihsel açıdan arada bir "uzay boşluğu" var .

NASA “ERKEK” BİR KURUMDU

NASA 1958 yılında kurulduğunda, baştan sona erkeklerden oluşan bir kadroya sahipti. Ay’da yürüyen kişiler yalnızca erkeklerdi. İnsanlık açısından kelimenin tam anlamıyla dev bir sıçrama yaşandı. Kadınlara gelince: İlerlemeler sürse de önümüzde hâlâ uzun bir yol var. 2014 verilerine göre, tıp-dışı alanlarda çalışanların yalnızca yüzde 9’unu kadınlar teşkil ediyor. Bu veri, NASA’nın kabul ettiği üçte bir orandaki kadın personel sayısının aşırı derecede ilerici görünmesine neden olan bir istatistik.

(Gerçekteyse) NASA, başlangıç noktasından sadece birkaç yıl öteye gitmişti: 2016 yılında, ilk kez cinsiyet dengeli bir astronot grubu oluşturdu ve diğerlerine ilham veren kadınlara ilişkin birkaç sosyal yardım programı açıkladı. 1950’ler ve 60’larda NASA için çalışan ve üç “insan bilgisayar” kadını anlatan Gizli Sayılar (Hidden Figures) gibi filmler, “Asi Kızlar için Uykudan Önce Hikâyeleri” ve “Kendi Galaksisi” gibi kitaplar sayesinde, daha geniş bir kültürel alanda bakıldığında, kadınların uzaydaki rolünün geleneksel biçimde pek de takdir görmediğini fark etmeye başlıyoruz.

KADINLARIN ÖNÜNDE BİNLERCE ENGEL VAR

Öte yandan, NASA’nın üçte bir oranda kadın görevli çalıştırması yeterli değil ve kadınlar bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında çalışma konusunda bazı engellerle karşılaşıyor. Hem açık hem de bilinçsizce önyargılara maruz kalıyorlar; bu durum onları tüm kariyerleri boyunca etkileyebiliyor, araştırmaları için hibe ve yeterli bir laboratuvar alanı alıp alamayacakları hususunu etkiliyor. Daha 16 yaşındayken ortaya çıkan, açık bir cinsiyet ayrımcılığı görülüyor; daha öncesindeyse, erkek ve kızların fen bilimleri derslerindeki sayıları eşit görünüyor. Bu boşluk git gide büyüyor; yalnızca küçük bir oranda profesör yetiştiriyoruz. Kontrol incelemesi (bir bilim insanının yazdığı bir bilimsel makalenin, aynı alanda çalışan bir başka bilim insanı tarafından gözden geçirilmesi / ön inceleme) kararlarında olduğu üzere, bu konuda da birçok şey yapmak mümkün ama değişim acı verici bir yavaşlıkta gerçekleşecektir.

Mars’a giden ilk kadın da tüm bu sorunları çare olmayacak. Ama NASA’nın yapması gereken bir açıklama bu. Böyle bir olasılığın yarattığı çekim başımı döndürüyor.  Belki sahip olduğum hayâl gücünün yetersizliğinden ama Mars’ta yürüyen ilk insan olacak bir kadını izleme hissi.… Bana ve milyonlarca başka kadın ve genç kıza bunun neler hissettireceğini hayâl bile edemiyorum. Sizinle aynı cinsiyete sahip bir insanı ilk defa uzaktaki bir gök cisminin üzerindeyken seyretmek nasıl bir duygu olurdu?

Ayrıca, dünyada var olan tüm bu toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini telafi edemese bile sağlam bir başlangıç ​​olabilir. Gezegene vardığında, -diğer gezegenlerdeki olası hayattan söz etmeksizin- kadınların da erkekler kadar ‘yıldız tozu’nu hak ettiğini belirten bir açıklama yapabilirdi. Aşırı umuda kapılmamam gerektiğinin farkındayım. Neticede, Hillary Clinton ile ilgili yaşadıklarımı ortada. Ancak yine de benim NASA’dan talebim şöyle: Tarihte Mars’a ayak basan ilk insan olarak bir kadını seçin. Altı yaşındaki halim için. Hepimiz için.

* Yazının aslı The Guardian'da yayınlanmıştır (Çeviren: Tarkan Tufan)