İmitasyonlar savaşı

Son zamanlarda ABD'nin Suriye’de her attığı adım zaten imitasyondan başka bir şey değil. Somut amaçlara yönelik titiz ve bütünsel stratejinin imitasyonu. Otuz bin kişilik Kürt ordusunu kurma çabalarına dair Amerika’nın açıklaması da bu yönde. Sonradan Washington geri vites yaparak “yanlış anlaşıldık” deyip Ankara’yı ikna etmeye çalışsa da ok yaydan çıktı.

Google Haberlere Abone ol

Maksim Yusin*

Suriye’nin kuzeyinde bulunan Kürt bölgelerinde Türkiye tarafından yürütülen askeri operasyona imitasyonlar savaşı diyebiliriz. Üstelik bu tabir son gelişmelere doğrudan veya dolaylı olarak karışan oyuncuların hepsi için geçerli.

Türkiye, yüksek sesle ve defalarca ilan ettiği geniş kapsamlı taarruzu taklit ederek daha çok havadan vurmakla yetiniyor, sahada kendisine bağlı ÖSO militanlarını kullanıyor. Türk askerleri ise hâlâ “arka planda” kalmayı tercih ediyor. Bu harekat “iç tüketime” yönelik ve “terörle mücadele” gerekçesine ancak resmi propaganda uzmanları inanır.*

Kürtlere gelince onlar en azından harekatın ilk aşamasında “aktif direnişi” taklit ediyor. “İşgalci güçleri püskürtme” gibi yaptıkları gür vaatler havada kalıyor. Ciddi direniş söz konusu bile değil, TSK’yi Afrin’den alıkoyacak Suriye Kürdistanı’nın başka bölgelerinde karşı taarruz yok.

Buna bakarak, Türkiye’nin sınırda talep ettiği 30 kilometrelik tampon alanı konusunda Kürtlerle gizli bir anlaşma yaptığını tahmin etmek yanıltıcı olmaz.

Harekat başlamadan önce ve başladıktan sonra Şam’dan gelen resmi protestolar da mecburi bir aktivitenin imitasyonuna benziyor. Rejimin sert açıklamaları gerçekle pek ilgili değil. Ülkenin kuzey ya da Kürt bölgeleri resmi olarak Suriye’nin bir parçası olsa da Beşer Esad’ın yönetimine tabi değiller. “Türk savaş uçaklarını düşüreceğiz” tehdidi gerçeklerden uzak kalıyor. Sebeplerinden biri, bunun Suriye yönetiminin velisi ve kurtarıcısı Kremlin’in planlarına ters düşmesi.

Rusya’nın “Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerden endişesi” de kınamanın bir imitasyonudur. Yapılması gereken ama sonuçsuz kalacak bir hamledir. 18 Ocak’ta Türkiye Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı'nın Moskova’da düzenlediği beklenmedik görüşmelerde Afrin operasyonunun detaylarında mutabık kalındığını tahmin etmemiz mantıklı olur.

Bugünkü gelişmelerin Moskova’ya sürpriz olduğunu sanmıyoruz. Türk uçaklarının bombardımana tuttuğu bölgelerden harekat başlamadan önce Rus askerlerinin çekilmiş olması da bunun kanıtıdır. Kürtler de bunu gerekçe göstererek Ankara ile “komplo kurduğu” gerekçesiyle Moskova’yı suçluyor.

Nihayet sıramız Washington’a geldi. Son zamanlarda ABD'nin Suriye’de her attığı adım zaten imitasyondan başka bir şey değil. Somut amaçlara yönelik titiz ve bütünsel stratejinin imitasyonu. Otuz bin kişilik Kürt ordusunu kurma çabalarına dair Amerika’nın açıklaması da bu yönde. Sonradan Washington geri vites yaparak “yanlış anlaşıldık” deyip Ankara’yı ikna etmeye çalışsa da ok yaydan çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Afrin operasyonuna iten Washington’un o planı oldu.

* Rusya, PKK ve PYD’yi örgüt olarak resmen tanımıyor (çevirmen notu).

Yazının aslı Kommersant gazetesinde yayınlanmıştır. (Çeviren Andrey İsaev)