Etiyopya’nın kilise ormanları korunmalı!

Yıllardır adını kuraklık ve kıtlıklarla duyduğumuz, tarihin en eski ülkelerinden birisi olan Etiyopya, bünyesinde barındırdığı binlerce yıllık kilise ormanlarıyla bambaşka bir yaşam döngüsüne sahip. Son yıllarda hayvancılık ve tarım nedeniyle zarar görmeye başlayan bu eşsiz orman bölgeleri, koruma altına alınmasını talep eden çevrebilimcilerin gündeminde üst sıralara yerleşmiş durumda.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Etiyopya’nın kuzey bölgesinin ortalarında yüzlerce yıl önce yaratılmış olan peyzajlar, sadece Etiyopya Ortodoks Kilisesi’ne ait yapılardan ibaret değildir; onları çevreleyen kutsal ormanlar da kiliseler gibi kutsaldır. Çiftçiler, kiliseleri çevreleyen arazileri temizlemeye başladıklarında, bu bölgeler yüzyıllardır korunmaktaydı.

Günümüzde, bölgede yaşamaya devam eden bu biyolojik mirasın çoğu, yemlik alanları haline getirilmiş. Colby Koleji'nden bir çevre bilimcisi olan Travis Reynolds, "Büyük oranda bozulmuş tarım arazilerinin ortasında yerli ormanların parçası olan küçük adalar var ve oradaki biyoçeşitliliğin öğelerini barındırıyorlar" diyor.

Elimizde, daha eskiden bu ormanlarda bulunan bitki türlerini ve yaşam alanlarını anlatan büyüleyici ekoloji hikayeleri var. Reynolds ve meslektaşları, Afrika Dergisi'nde yayımlanan ve kilise ormanı geleneğine dahil olan dört bölgede bulunan tortuları ve böcekleri detaylandıran bir çalışmayla buna katkıda bulunuyorlar. Bunlar sıradan araştırma konuları gibi görünebilir, ancak bu ormanlar yaşamsal akışın sağlıklı işleyişinin simgeleridirler; ormanlar nasıl yerel yaşam için hayati önem taşıyorsa, bu gelenek de aynen böyledir. Oralarda yaşayan mikrobik topluluklar besin maddelerini işler, karbon depolar ve insanlara, onlara muhtaç olan diğer hayvanlara temiz su sağlar.

Çalışmanın ortak yazarı Denise Bruesewitz, "Manzara üzerinde olup bitenleri görmek için oldukça işlevsel bir araç" diyor. Tortu fazlalığı, çevresindeki topraklarda erozyona neden olur. Yosunlar besin kirliliğini simgelemektedir ve hassas böcek türleri bu koşulları tolere edemeyeceklerinden, yaşıyor olmalarıyla su sağlığının göstergesi olarak bir işlev yerine getiriyorlar.

TABİATIN SU FİLTRELERİ

Araştırmacılar akarsuların ormanlarla buluştukları bölgelerde suyun kirli ve debisinin düşük olduğunu, aşırı derecede tortu taşıdığını ve çevresel hassasiyeti az olan birkaç türün egemenlik kurduğunu keşfettiler. Ormanlardan ayrıldıktan sonraysa bu akarsular tertemiz ve oldukça canlıydı. Biriken tortular ve organik madde seviyeleri sırasıyla üçte bir oranında ve daha sonra bir buçuk oranında düşmekteydi. Böcek bolluğu ve dayanıklılık düzeyini birleştiren “Hilsenhoff Biyotik Endeksi” adlı bir ölçeğe göre, böcek toplulukları ormanın sadece 100 metre derinliklerinde bile yaklaşık iki kat daha sağlıklıydı. Bu kısacık mesafede bile suyun niteliği değişmekteydi. Ormanlar birer ekolojik böbrek gibidirler ve insanlığın yarattığı yıkıcı etkileri süzerler.

Sonuçlar, kilise ormanlarının bugünkü önemini ve geleceğe ilişkin olasılıkları bizlere gayet iyi anlatıyor. Bölgede, çeşitli büyüklük ve yönetim stratejilerinin bulunduğu her enlem, boylam ve yükseklikte 12 binden 000'den fazla orman bulunmakta. Reynolds "Bu dağınık parçalarda pek çok farklı orman topluluğu temsil edilmektedir," diyor ve bu ormanlar bölgede başka hiçbir yerde bulunmayan bitki ve hayvan barınakları olarak hizmet ediyorlar. Ayrıca, farklı orman türleri tarafından sağlanan ekosistem hizmetleri de sunuyorlar.

Öte yandan, Etiyopya'nın kilise ormanları da hayvan otlatma ve tarımsal faaliyetlerin genişlemesi nedeniyle baskı altındadır. Araştırmacılar neticede hangi yönetim stratejilerinin en iyi sonuç verdiğini belirlemek ve kilise ormanlarının bölgede genişletilmesi ve beslenmesi durumunda elde edilebilecek hizmetlerin yaygınlaştırılması (sadece suyun temizlenmesi değil, aynı zamanda gıda, ahşap ve gölgelik alanlar gibi faydalar) konusunda bir kampanya başlatmayı umuyor.

Sonuç olarak Reynolds ve diğer araştırmacılar, daha geniş, çok yönlü ve daha az etkilenmiş nitelikteki bu ormanların yüz yıllarca daha korunması için, herkesin en yüksek düzeyde yarar sağladığını, ayrıca bu laik argümanın yanı sıra ruhsal bir nitelik taşıdığını da bizlere tekrar hatırlatıyor.

Kaynak: Anthropocene