Bir çalışma modeli olarak 'sivil itaatsizlik'

Teknolojik ilerlemeler, yerleşik kurumlarla toplum arasında yeni çatışmaları doğuruyor. Tüm engelleme çabalarına rağmen, 'düzeni yıkmayı hedefleyenler' gelecekte başarılı olacak gibi görünüyor.

Google Haberlere Abone ol

Rob Tracinski *

Geçtiğimiz günlerde MIT (Massachussets Teknoloji Enstitüsü), “toplum yararına olağanüstü bir itaatsizlik örneği” sunacak birisine 250.000 Dolar tutarında İtaatsizlik Ödülü sunacağını duyurdu. Zira, “Size söylenen şeyi yaparak dünyayı değiştiremezsiniz.” Bu, sivil itaatsizliği teşvik etmek anlamına mı geliyor? Elbette; çünkü “Yasalar zamanla gelişir ve onlara karşı çıkmak gerekir.”

Rehber düşünce özellikle “şiddet içermemek, yaratıcılık, cesaret” ilkelerini hedefliyor ve adayların sunduğu örneklerin siyaset ya da sivil haklar alanlarıyla sınırlı olması gerekmezken, “yenilik gerçekleştirme özgürlüğü” amacıyla yapılan hamleleri de içerebilir. New York Times, verilen ödülü “kuralları çiğneme ödülü” biçiminde tarif ediyor.

Başvurular 1 Mayıs'a kadar gerçekleştirildi. Bence ödül şu adrese gitmeli: Uber'in CEO'su Travis Kalanick.

Şu anda hepimiz Kalanick'e karşı çıkmaktayız; bu amacı güden bir dedikodu kampanyası zaten başladı bile. Hayır, insanlar artık fısıldamıyor, artık kötüleyici bir kampanyanın körükleyicileri tarafından yürütülen bir bağırma kampanyası söz konusu. Kalanick, kendisini kötüleyen (ve daha sonra videoyu haber gibi servis eden Bloomberg'e gönderen) ve kendisine bağıran hoşnutsuz bir şoför nedeniyle epey sarsıldı ve şirketi Uber'in klasik bir Silikon Vadisi kuruluşu olduğuna ve kadınlara dost olmayan “bro” (birader) kültürüne dair söylentiler nedeniyle zor durumda kaldı. Ancak Uber'in başını en fazla derde sokan şey, yenilik yapma özgürlüğünü teşvik eden ve dünyayı daha iyi bir yer haline getiren şey, şiddet karşıtı bir itaatsizlik örneğini teşvik eden parasal ödüldür.

Yerel yetkililerin şirket üzerinde baskı kurmak için Uber'in araç çağırmak amacıyla kullandığı “Greyball” uygulamasını bahane etmesinden bahsediyorum.

2014 yılının sonlarında Uber'in Greyball uygulamasını yazan ve Portlandlı bir kod yazılım müfettişi olan Erich England şirkete karşı düzenlenen bir sokak uygulamasında, şehir merkezindeki bir Uber otomobilini çağırmayı denedi.

“O zamanlar Uber, Portland kent yönetiminden izin istemeden faaliyetini başlatmıştı ve daha sonra hizmeti yasadışı ilan edildi. Şirkete karşı bir dava açmak amacıyla Bay England gibi yetkililer, araç çağırmak ve ekrandaki minyatür araçları izlemek için Uber uygulamasını kullanarak potansiyel ücretlerin doğruluğunu kontrol etmek üzere sıradan müşteriler gibi davrandılar.

Ancak Bay England ve diğer yetkililer tarafından bilinmeyen şey, bazı uygulamalarda gördükleri dijital araçlar gerçekte yoktular. Ve çağırdıkları Uber araçları da hızlı bir şekilde iptal ediliyordu. Çünkü Uber, Bay England ve meslektaşlarını Greyballing uygulamasından toplanan verilere dayanan ve başka yollarla “şehir yetkilileri” olarak etiketlemişti. Şirket daha sonraları yakalanmaktan kurtulmak amacıyla hayalet arabalarla doldurulan uygulamanın sahte bir sürümünü hazırlamıştı.”

Bunun, çok büyük ölçekli kötüye kullanma suçunun bir kanıtı olduğu düşünülüyor. Ancak aramızdan bazıları bu pasajı okuyup gülmekten çatlamıştı; Uber mühendislerini, mavi burunlu bazı otoriterleri saatlerce ayakta, gelmeyecek bir aracı bekletmelerinden ötürü tebrik etmiştik.

Daha da önemlisi, şunu düşünüyoruz: Aslında Silikon Vadisi'nin yapması gereken şey bu değil mi? “Kötüye kullanma” ile ilgili bu konuşmalar ne anlama geliyor?

UBER YASALARI İHLAL ETMEK AMACIYLA KURULDU

Uber'in yerel yasaları ihlal ettiği gerçeği hepimizce malum. Şirketin çalışma modeli de bundan ibaret. Daha doğrusu, Uber kanunlardaki tanımlanmamış alanlardan yararlanıyor. Ticari faaliyetlere ilişkin düzenlemeler, belirli bir dönemin ve belirli bir teknolojinin bağlamında hazırlanmıştır. Örneğin, taksi yasaları, sürücülerin fiziksel olarak çağrılmayı beklemeleri nedeniyle, sokakta dolaşan taksi sayısını kısıtlamak için yazılmıştır; bilirsiniz, eski günlerde el-kol sallayarak ve boş araçlarını müşterilere gösteren şoförleri sınırlandırmak için sabit, merkezi bir yapılanmaya gidilmişti. Öngöremedikleri şey, Uber'in New York'a taşınmasının ardından, merkezi bir üs olmaksızın, atılan bir mesaj sayesinde müşteriye araç gönderebilen bir uygulama olmasından ibaret.

Hukuksal kısmına gelince, Uber'in uyguladığı strateji, Uber'in belirgin stratejisi, basitçe şehir sokaklarındaki sürücüler ile bir araç akışı yaratmak ve düzenli kent içi sürücüler için daha düşük fiyatlarla daha fazla taksiye binmek yönünde alıştırmak olmuştur. Önemli olan, hizmet sektöründeki insanların, onu kısıtlayan yasaların meşruluğunu sorgulamayı çok değerli bulmalarını ve taksi tekelinin yerleşik çıkarlarını geçersiz kılmaya yetecek kadar etkili bir siyasi lobi oluşturmalarını sağlamaktır. Bill de Blasio New York'ta Uber'i kapatmaya çalıştığında olan budur. Austin-Texas'ta bir karşı çıkış gerçekleşmedi ve Austin halkı bunun için hazırlıklı değildi.

ESKİ YÖNETMELİKLER İHTİYACI KARŞILAMIYOR

Eski yönetmelikler, bu düzenlemelerin her zaman yaptığı üzere, kamu güvenliği ve tüketicinin korunmasıyla ilgili bir sürü gerekçeyle rasyonelleştirildi. Oysa temelde yaptıkları tek şey, endüstrinin yerleşik oyuncularına başka seçenekleri olmadığı için düzgün olmayan bir hizmet sunmak ve şişirilmiş fiyatları kabullenmek zorunda kalan bir tutsaklık halini sürdürmekti. Uber insanlara bu olanağı sundu ve taksi yönetmelikerini kaldırmayı başaramasa da hükümet görevlilerinin bunları uygulamaktan alıkoyması hususunda desteklerini kazandı. Sivil itaatsizliğin gerçekleştireceği şey de işte budur.

Başka bir deyişle, Uber aptalca düzenlemeler karşısında bir çeşit sivil itaatsizliği içeriyor.

Şüphesiz ki halk bundan yararlanmayı bildi. On yıllar boyunca şehir yönetimleri, ortalama bir vatandaşın bir taksi bulmasını zorlaştıracak biçimde yasal taksi sayısını suni olarak kısıtladı ve sadece taksi plakası ücretlerini ödeyebilen yerleşik bir gruba çıkar sağladı; bu grupların her biri milyon dolarlar düzeyinde kazanç elde etti. Hükümet tarafından yetki verilen bu tekeller açısından, Uber ve Lyft'in ve diğer yolculuk paylaşım şirketlerinin yükselişinin taksi kartellerinin kazancında çöküşe yol açtığı söylenebilir. Tabii ki, faaliyet iznine sahip olanlar için bir kayıp söz konusu; ancak diğer yandan, yerel yönetimlerin tanıdığı özel iltimaslar sayesinde müşterilerinin ceplerinden ne kadar ekstra para aldığının da bir ölçütüdür.

HER ZAMAN BİR ALTERNATİF BULUNUR

Uber ve Lyft, hükümet düzenlemelerinin çevresinden dolaşarak, devlet tarafından yönetilen tekellerin yalnızca işleyişini değil, aynı zamanda temel var oluş gerekçelerini de zayıflatan bir teknoloji kullanımına tek örnek değildir. Başka bir büyük örnek olan Airbnb, hüzmet sektörü alanında Uber'in taksiler konusunda yaptıklarını yaptı ve o da kanuni bir darbe tehdidiyle karşı karşıya.

Farklı ve daha az başarılı bir örnek, açıkça yasa dışı olmayan bir spor bahis sahasına yatırım yapmak için teknoloji yönetmeliklerinde gri bir alan bulan DraftKings ve FanDuel'in durumudur. Ancak göründüğü kadarıyla müşteri tabanları Uber'inki gibi sempatik ve politik olarak da etkili değil; şu an dava tehdidi altında mücadele etmeyi sürdürüyorlar.

Bu sadece teknoloji olanaklarının kötüye kullanımıyla ilgili değildir. Bu, atıl ve küçük, yerleşik bir kurumun desteğini alarak yıllardır ayakta kalan yasal kısıtlamaları zorlamak amacıyla teknolojik olanakları kullanmakla ilgilidir. Teknolojik “kötüye kullanım” ya da baskıcı hükümet iktidarına karşı “direniş” hakkında konuşanlara inananlar, bu tür bir itaatsizliğin ortaya çıkışını kutlamalıdırlar.

Çünkü “İtaatsizlik Ödülü” organizatörleri haklı. Gelecek, kuralları çiğneyenler tarafından yaratılacaktır.

Rob Tracinski RealClearFuture adlı sitenin editörüdür.

Makalenin aslı Realclearfuture sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)