DSÖ: Ukrayna'da düşük test oranları, tespit edilmemiş bir bulaşma anlamına gelebilir

DSÖ, Rusya’nın Ukrayna operasyonun başlamasından bu yana Covid-19 testi oranındaki düşüşün, tespit edilmemiş önemli bir bulaşma olduğu anlamına gelebileceği uyarısında bulundu. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dünya ve Türkiye gündemi her ne kadar savaş ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle değişse de Covid-19 hala yanı başımızda insanların ölümüne sebep oluyor. Güncel verilere göre, dünyada 6 milyonun üzerinde insan öldü, Türkiye’de ise pandeminin başlangıcından bu yana 98 binden fazla insan hayatını kaybetti.

Dünya bir yandan Covid -19’la savaşmaya devam ederken, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı operasyon sebebi ile Ukrayna’dan göç eden insanlar kendilerine güvenli yaşam alanları arıyor. Pandeminin gölgesinde başlayan bu arayışta Ukraynalı mülteciler sağlık hizmetlerine ve aşılara ne kadar ulaşabiliyor? Ukrayna’dan göç etmek zorunda kalan insanlar yeni bir Covid-19 dalgasına sebep olur mu? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı.

‘HENÜZ SONA ERDİĞİNİ İLAN EDECEK YERDE DEĞİLİZ’

Ülkelerin her geçen gün Covid-19 kurallarını kaldırdığını hatırlatarak, ‘salgında sona mı gelindi’ sorusunu sorduğumuz DSÖ, ‘’COVID-19 Uluslararası Sağlık Tüzüğü Acil Durum Komitesi, uluslararası öneme sahip halk sağlığı acil durumunun sona erdiğini ilan etmek için gereken kriterleri inceliyor. Şu an itibariyle, henüz orada değiliz’’ dedi.

DSÖ’den Gazete Duvar’a yapılan açıklamada, ‘’Bu virüsü durdurmak, insanları tedavi etmek ve aşılamak için çabalarımızı sürdürmemiz gereken aşama kapandı mı? Henüz değil ve bir adım geri çekilip buna ‘başka bir virüs gibi bakabiliriz’ diyebileceğimiz bir aşamadan da geçmiyoruz. Başka hiçbir virüs, düşük bir tahminle söylemek gerekirse dünya çapında 52 bin insanı ve her hafta milyonlarca vakayı öldürmüyor’’ denildi.

‘TEYAKKUZ HALİ DEVAM ETMELİ’

İnsanların gece gündüz oturup Covid-19 ile ilgili ne olacağı konusunda endişelenmesini istemediklerini belirten DSÖ, ‘’Bu anlamda insanların işi bitti ama hükümetlerin, sağlık sisteminin, gözetim sistemlerinin teyakkuz halinde olması gerekiyor’’ dedi.

DSÖ, virüs takibi yapmamız gerektiğini tekrar hatırlatırken, "İstenilen noktaya ulaşmanın tek yolu yüksek düzeyde aşılama, sürekli gözetim ve iyi klinik yönetimdir" diyor.

‘DÜŞÜK TEST ORANLARI, TESPİT EDİLMEMİŞ BULAŞMA ANLAMINA GELİR’

Ukrayna'dan gelen mülteciler için Covid-19 aşısı ve sağlık hizmetlerine erişim nasıl mümkün olacağı ile ilgili ise DSÖ'den şu ifadeler kullanıldı:

"Covid-19 salgını hala burada. Çatışma nedeniyle durmayacak. Virüs sadece durumdan faydalanacak. Virüs üç yıldır çok yoğun bir şekilde yayılıyor.

Çatışmanın başlangıcından bu yana düşük COVID-19 testi oranları, büyük olasılıkla tespit edilmemiş önemli bir bulaşma olabileceği anlamına gelir. Düşük aşı kapsamı ile birleştiğinde, bu, çok sayıda insanın ciddi hastalığa yakalanma riskini artırır. Kritik oksijen kıtlığı, COVID-19 ve diğer birçok hastalığı olan hastaları tedavi etme imkanı üzerinde bir etkiye sahip olacaktır. Yaşlılar, sağlık hizmetlerine erişimleri kesintiye uğradığı için orantısız bir şekilde etkilenecek ve 60 yaşın üzerindekilerin sadece üçte biri eksiksiz bir aşı serisi ile tamamen korunuyor.

Elimizdeki bilgilere göre, Polonya, Moldova ve diğer AB ülkelerine giren tüm mültecilerin COVID-19 hizmetleri de dahil olmak üzere temel sağlık hizmetlerine tam erişime sahip olacağı yönünde. Buna ücretsiz COVID-19 aşısına erişim dahil. Şu anda, mültecilere ev sahipliği yapan herhangi bir ülkenin COVID-19 aşılarında eksiklik olduğuna dair herhangi bir belirti almadık." 

ARKA PLAN

DSÖ’nün verdiği bilgilere göre, nüfusun yerinden edilmesi hastalık için bir risk faktörüdür: hem ülke içinde yerinden edilmiş hem de mülteci olan çatışmadan etkilenen nüfus, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan çok çeşitli koşullar için daha büyük risk altındadır. Ukrayna'da bulaşıcı olmayan hastalıklar (BOH'lar) önde gelen ölüm nedenidir ve bulaşıcı hastalıklar da bir endişe kaynağıdır; son zamanlardaki çocuk felci ve kızamık salgınları çocuk sağlığını tehdit ediyor ve HIV ve TB/MDR-TB prevalansı Avrupa'daki en yüksek oranlar arasında.

Yerinden edilmiş nüfuslar, yakın ve daha yoğun sosyal karışma, düşük kaliteli barınak, WASH (su, sanitasyon ve hijyen) koşulları ve soğuk kış şartları ve beslenme stresi gibi ağırlaştırıcı faktörler sebebi ile bulaşıcı hastalıklar (örneğin, COVID-19, kızamık) açısından artan risk altındadır.

Bu popülasyonların temel sağlık hizmetlerine, özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerine ve ilaçlara sınırlı erişimi nedeniyle bulaşıcı olmayan hastalık (BOH'lar, örneğin hipertansiyon, diyabet) riski artar.

Stresörlere ve travmatik olaylara maruz kalmanın (şiddet, sevdiklerini kaybetme, ayrılık, ev kaybı vb.) sıkıntıya neden olması beklenir. İnsani bir krizde, depresyon ve anksiyete gibi yaygın ruh sağlığı bozukluklarının yaygınlığı iki katından fazla artmaktadır. Küresel olarak, son 10 yılda çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşayan her beş kişiden birinin akıl sağlığı problemleri yaşadığı tahmin edilmektedir.