‘Doğa olayı’ denildi önlem alınmadı: Algler denizlerde yayıldı

Dr. Erol Kesici, halk arasında deniz salyası (müsilaj) olarak bilinen alglerin “doğal ve doğa olayı” denilerek önlem alınmaması sonucu oluşan kolonilerin, Marmara ve Ege Denizi’ne yayıldığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

BURSA - Halk arasında deniz salyası (müsilaj) olarak adlandırılan algler, Marmara Denizi kıyılarında çoğalmaya devam ediyor. Kıyılarda görülen bu olay üç ay önceden başlamıştı. Geçen ay Gemlik ilçesinde dikkatleri çeken alglerin, Mudanya, Yalova ve Çanakkale sahillerine yayılarak arttığı görülüyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilçe belediye başkanları daha önce yaptıkları açıklamalarla alg çoğalmasını ‘doğa olayı’ olarak nitelendirmişti.

‘DENİZLERİMİZ KİRLİ OLMASA ALG PATLAMASI OLUŞMAZ’

Alglerin artışı, denizdeki oksijen seviyesini düşürmesinin yanı sıra canlıların solungaçlarının tıkanmasına ve ölümüne neden oluyor. Balıkçılık sektörünü etkilemeye başlayan alg çoğalmasının denizlerde yayılması durumunda turizm sektörünü de tehdit ediyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı ve Göl Uzmanı Dr. Erol Kesici, alg çoğalmasına ilişkin rapor hazırladı. Kesici, “Denizlerimiz kirli olmasa alg patlaması oluşmaz. İnsan etkileri sonucu oluşan ve denizdeki su kirliliğinin adeta denizin yüzüne vurması, denizin tehlike uyarısıdır” diye konuştu. Basit önlemlerle alg çoğalmasının önüne geçilebileceğine işaret eden Kesici, “Ne yazık ki ‘doğal ve doğa olayı’ diye önlemler alınmaması nedeniyle şubat ayında sadece belirli bir bölgede artış gösteren alg kolonileri, ortam ve hava koşullarına bağlı olarak tüm Marmara ve Ege Denizi’ne yayılmış durumda” dedi.

‘UYARILARIMIZ DİNLENMEDİ’

Uyarılarının dinlenmediğini vurgulayan Kesici, şöyle devam etti:

Dr. Erol Kesici

“Şubat ayında bilinen basit bilimsel yöntemlerle önlem alınsaydı, bugünkü korkunç durum yaşanmazdı. Bulaşma, Ege Denizi’ne ulaşmak üzere. Su yosunları kolonilerinin hemen bariyerlerle kontrol altına alınıp, yayılması engellenerek alglerin denizden temizlenmesi gerektiğini belirtmiştik. Çünkü dalgaların etkisiyle dağılıp yayılım gösterebilir. Tüm denizlere, tıpkı Covid-19 gibi, bulaştırabilir.” Çözüm için bilimsel yöntemlere başvurulması gerektiğini dile getiren Erol Kesici, canlıların doğal yaşam alanlarının korunması için herkesin sorumluluğunun olduğunu hatırlattı. Kesici, sanayi, tarım, balıkçılık, şehircilik gibi alanlarda daha çevreci ve doğanın korunmasını sağlayan üretim sistemleri için teşvikler sağlanması gerektiğini belirtti.

‘KİRLİLİK, MARMARA DENİZİ’NİN ÖLÜM FERMANINI HAZIRLADI’

Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER), “Marmara Denizi’ni kaplayan beyaz tabaka bugünün sorunu değil. Biriken kirlilik, Marmara Denizi’nin ölüm fermanını hazırladı. Her yıl kısa sürede sona eren plankton patlamalarının bu yıl aylar sürmesi Marmara Denizi’nin bölgenin biriken kirliliğini artık taşıyamaz hale geldiğini gözler önüne seriyor” açıklamasını yaptı. Marmara Bölgesi’nin Türkiye nüfusunun üçte birine ev sahipliği yaptığının hatırlatıldığı açıklamada şunlar kaydedildi: “Hem evsel hem de sanayi atıkları, Marmara Denizi’ni bölgenin foseptiği haline getirdi. Bir an önce bölgedeki aşırı sanayileşme ve kentleşmeye uygun arıtma tesislerinin kurulması ve Marmara Denizi’ni kirletecek her türlü atığın sadece biyolojik değil, kimyasal arıtmaya da tabi tutulması gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yerel yönetimler, Marmara Denizi’ndeki yaşamı bu denli tehdit eden kirliliğe dair bir an önce somut adımlar atmalı.”