Diriliş Ertuğrul’dan Uyanış Büyük Selçuklu’ya Türkiye’nin mesajı

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey’in babası Ertuğrul’un hayatını anlatan dizideki gibi, bazı Türk dizilerinin Arap ve Müslüman popüler çevrelerindeki muazzam etkisine kendimi kaptırarak abarttığımı düşünmüyorum. 'Kuruluş Osman', 'Kurtlar Vadisi', 'Payitaht Abdülhamid' ve son olarak 'Uyanış Büyük Selçuklu' dizisi çok güçlü siyasi ve sembolik mesajlar sunuyor.

Google Haberlere Abone ol

Muhammed Ebu Rumman*

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin yumuşak gücünü ve bu gücün dış politikadaki yükselişini ele alan çok sayıda çalışma, araştırma, yazı ve makale kaleme alındı. Bunların belki de çoğu, 20 yıl kadar önce Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesinden bu yana sağladığı başarının şifrelerini çözmeye odaklanmaktaydı. Nasıl olmuştu da Türkiye, İslami yaklaşımı temelden ve köklü bir şekilde yeniden yapılandırmadaki başarısı sayesinde dünyada İslami hareketlerin eylem stratejilerinde ve mekanizmalarında nitel bir sıçrama yaratmıştı?

TÜRKİYE’NİN BAŞARISININ ARDINDA NE YATIYOR?

Dürüst olmak gerekirse, partinin başarısı teorik slogan ve sözlere değil, yönetimi döneminde Türkiye’de ekonomi alanında niteliksel bir sıçrama yapmayı ve İslam, demokrasi ve küreselleşme arasındaki ilişkiyi yeni bir modelle sunma becerisine dayanıyordu. Uzmanlara göre bu, belki de Türkiye’nin Arap ve İslam dünyasındaki yumuşak gücünün en önemli kaynaklarından biridir.

Türk modeliyle ilgili en önemli kitaplardan biri, Vali R. Nasr’ın “Forces of Fortune” (Sermayenin Güçleri) adlı kitabıdır. Nasr, kitabında Türkiyeli orta sınıfın Müslüman kimliğini korurken küreselleşmeyle uyum sağlayabilme becerisiyle, gelecekte değişimin anahtarı olabilecek en önemli güçlerden biri olduğunu ifade etmektedir. “Türkiye’nin yumuşak gücü” kavramını ele alan diğer bir kitap ise Yahya el Said Ömer’e ait “Türk Yumuşak Gücü: Uluslararası İlişkilerde Yükselişin Unsurları” (2019) adlı eseridir. Ömer, kitabının bir bölümünde Türkiye sinemasına odaklanırken diğer bölümlerinde ise diplomasi, hizmet sektörü, ekonomi, turizm gibi Türkiye’nin yumuşak gücünün önemli kilometre taşlarını ele alıyor.

Ancak model olma mücadelesi, sadece Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğinin artmasına, iktidar partisinin icraatına ya da Erdoğan’ın İslam dünyasındaki popülaritesine, serbest ekonomi ve kalkınma modeline bile değil, bunun da ötesinde Türkiye toplumsal ve kültürel derinliğinde meydana gelen dönüşümlere ait bir şey. Tabii bu toplumsal dönüşümlere ilaveten sineması ile Türkiye’nin Müslüman kimliğinin güçlendirilmesi ve belki de bu filmlerde geçmişin çağdaş bir formla canlandırılmasına, entelektüel ve kültürel mirasın etkin bir şekilde kullanılması ve Türk-İslam kimliğinin özelliklerinin profesyonel bir şekilde oluşturulması gibi unsurlar da eklenebilir.

EKRANIN BÜYÜK GÜCÜ

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey’in babası Ertuğrul’un hayatını anlatan dizideki gibi, bazı Türk dizilerinin Arap ve Müslüman popüler çevrelerindeki muazzam etkisine kendimi kaptırarak abarttığımı düşünmüyorum (Araştırma kuruluşlarının son dönemde değeri ve önemi artan bu konuya dair bir araştırma yapmalarını rica ediyorum). Ardından 'Kuruluş Osman', 'Kurtlar Vadisi', 'Payitaht Abdülhamid' ve son olarak şu an gösterime giren 'Uyanış Büyük Selçuklu' dizisi çok güçlü ve zeki siyasi ve sembolik mesajlar sunuyor.

Bu dizilerde mesajlar, tarihsel farkındalığı yayma, Türklerin, Osmanlıların ve Selçukluların tarihsel rollerinin hakkını verme, Müslümanların maruz kaldığı iç ve dış komplolara vurgu yapma ve uzun dönemler boyunca tasavvufun benimsenmesiyle karakterize edilen Osmanlı devletinin mistik mirasına odaklanıyor. Ayrıca, 'Ertuğrul' dizisindeki Muhyiddin İbn Arabi, Şeyh El-Hamdani ve İmam El-Gazali karakterlerinin öneminin yanında, 'Uyanış Büyük Selçuklu' dizisinde bu ikisinin Melikşah yönetimi ve Selçuklularla olan ilişkisinin vurgulandığını görüyoruz.

Bu tür eserler elbette Türk kimliğinin derinliklerine inmekte ve onun İslami yönlerini mistik bir boyutla pekiştirmekte, Türklerin İslam dünyasına karşı tarihi sorumluluğunu ve Türkiye’nin yurt dışındaki güç ve varlığını artırmakta, ona sembolik, kültürel ve manevi karakter vermektedir.

Tarihi ve sembolik nitelikte, içeriye ve dışarıya yönelik mesajlar taşıyan, Batı başkentlerinde ve Arap ve Batılı medyada devlet politikalarını desteklemek için pompalanan milyarlarca doların yapamadığını yapan, paralı askerlerin ve orduların beceremediklerinin üstesinden gelen Türk dizilerine yönelik bu güçlü talep ve ilgiye İslam dünyasında tanık olmamız şaşırtıcı değil.

*Akademisyen ve 2018-2019 Ürdün hükümetinde Kültür Bakanı.


Yazının orjinali Al-Araby sitesinden alınmıştır. (Çeviren: İslam Özkan)