Diem25 'Kent ve Demokrasi'yi tartıştı

Diem25 hareketi Türkiye kolektifinin gerçekleştirdiği “Kent ve Demokrasi” sempozyumunda, kentsel tasarım süreçlerine demokratik katılım örneği olarak İBB’nin kentsel tasarım yarışmaları gösterildi. Sempozyumunun katılımcıları, kentleşme ile demokratikleşmenin nasıl birlikte ilerleyebileceğine dair ürettikleri sorularla, bu tartışma için öneriler sundular.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Avrupa’da 2016’da 'demokrasiyi yaygınlaştırma' amacıyla kurulan Diem25 hareketinin Türkiye kolektifinin gerçekleştirdiği “Kent ve Demokrasi” sempozyumu, bugün YouTube üzerinden canlı olarak gerçekleştirildi.

Sempozyumda, Kadir Has Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden Prof. Dr. H. Murat Güvenç, kent kavramının kuruluşundan bugüne geçirdiği değişime odaklanarak bugünkü kent tanımımızın, 1970’lerde ‘kırsal üretim olmayan yer’ bağlamında yapılan kavramsallaştırmadan bu yana, ne kadar değiştiğini anlattı.

İYTE Mimarlık Fakültesi’nden Prof. Dr. İpek Akpınar, imar yasasına göre kentlerdeki kamusal alanın sahipliğinin belediyelerde olduğunu vurgulayarak bu aşamada, İBB’nin açtığı Taksim, Bakırköy meydan ve Salacak sahil kentsel tasarım yarışmalarının öneminden bahsetti. Taksim meydanı yarışmasında halk oylamasına sunulan üç projenin, Taksim Kolektifi ile birlikte geliştirildiğini söyleyen Akpınar, kentsel tasarım süreçlerinin kapalı kapılar ardından kurtulmasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti.

KONUTUN FİNANSALLAŞMASI

Aysim Türkmen, 1980’li yıllardan itibaren devletlerin sosyal konut sağlama politikası yerine mortgage kredileriyle vatandaşları konut sahibi olmaya teşvik etmesinin, konutu global anlamda uluslararası yatırım aracı haline getirdiğine dikkati çekti. 1890-2010 arasının incelendiği bir araştırmada, mortgage kredilerinin 2010 yılında bütün dünyada arttığının anlaşıldığını belirten Türkmen, bu süreçte konutun kıymetli olduğu kentlerin ‘yüksek faiz getiren kentler’ haline gelmesinin, yönetimlerin kentsel gelişmeyi ekonomik gelişme olarak görmelerine yol açtığını söyledi.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Mert Arslanalp ise Latin Amerika’dan örnekler vererek kent hakkı ve yurttaşların kentsel sürece katılımları konusunda yaşanan deneyimleri özetledi. Kent anayasaları oluşturulması durumunda, kentlilerin taleplerini içeren yasaların ulusal yasalardan önce hazırlanabileceğine ancak bunun ters de tepebileceğine değindi. Doğu ve güneydoğu kentlerinde belediye başkanlığı seçiminin kayyım atamalarıyla fiilen ortadan kalktığı Türkiye’de “Böyle bir ortamda kentsel yurttaşlık hakkından bahsetmemiz bir lüks mü?” sorusunu sordu.

Diem25’in “Kent ve Demokrasi” sempozyumunun katılımcıları, kentleşme ile demokratikleşmenin nasıl birlikte ilerleyebileceğine dair ürettikleri sorularla, bu tartışma için de bir giriş sunmuş oldular.