Davutoğlu, Erdoğan ve Bahçeli’ye seslendi: Düşün artık bu milletin yakasından

Gelecek Partisi’nin ikinci kuruluş yıldönümünde konuşan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli’ye seslendi: Halkı aldatıyorsunuz. Düşün artık bu milletin yakasından.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Ahmet Davutoğlu liderliğinde 12 Aralık 2019 tarihinde kurulan Gelecek Partisi, ikinci kuruluş yıldönümünü İstanbul’da düzenlenen törenle kutladı. Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi’nde ‘Korku yok ümit var’, ‘Türkiye’de gelecek var’ sloganıyla gerçekleştirilen programda Müslüm Gürses’in “Biz babadan böyle gördük” şarkısından uyarlanan ‘Biz hocadan böyle gördük’ şarkısı çalındı. Salonda, ‘10 milyon af istiyor’, ‘Ceza indirimi istiyoruz’ dövizleri açıldı.

SEÇİM VURGUSU

Gelecek Partisi’nin ikinci yılına özel hazırlanan video klipte Türkiye’nin seçim dönemlerine vurgu yapılarak, “2023 seçimleri” işaret edildi. Video klibin ardından kürsüye çıkan Davutoğlu, “Ülkenin karamsarlığa boğulduğu bir dönemde cesaret ve samimiyetle biz varız” sözleriyle konuşmasına başladı.

‘ONLAR GİDECEK BİZ GELECEĞİZ’

Bundan iki yıl önce 152 kurucularıyla birlikte çıktıkları zorlu yolda çok sayıda baskıya maruz kaldıklarını anlatan Davutoğlu, “En sonunda kuruluş günümüz olan 12 Aralık için mutabakat sağladığım Haliç Kongre merkezinde yıldönümü kutlamamıza da otobüsümüzün davet anonsu yapmasına da engel çıkarıldı” diye konuştu. Konuşması sık sık “Onlar gidecek Gelecek gelecek” sloganlarıyla kesilen Davutoğlu, “Evet onlar gidecek biz geleceğiz” dedi.

Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:

DÜŞÜN ARTIK BU MİLLETİN YAKASINDAN: Son yıllarda da “milli bekamız tehlikede” söyleminin örtmeye çalıştığı otoriter yolsuzluk düzeninin kıskacı altındayız. Son günlerde gündeme gelen ekonomik krizden OHAL yönetimi çıkarma çabaları bu kıskacın nasıl işlediğinin en çarpıcı örneklerinden birini oluşturmuştur. Bugün de iktidar kendisinin cehaleti ve ehil olmayan kadroları üzerinden oluşturduğu ekonomik krizi bir taraftan dış mihraklara bağlayarak örtmeye çalışmakta; diğer taraftan krizin varlığının bile tartışılamayacağı OHAL ilanının altyapısını hazırlamaya çaba sarf etmektedir. İşte buradan başta Sayın Erdoğan olmak üzere iktidar sahiplerine sesleniyorum: Devleti yöneten sizsiniz. Bugün tek bir sent tek bir kuruş bir yerden bir yere havale edilse tespit edilebilen küresel bir ekonomik sistem var. MASAK, BDDK, SPK ve ekonomik istihbarat birimleri elinizde. Eğer birileri böylesi bir operasyon yapıyor da siz faili tespit edip ilan edemiyor ve cezalandıramıyorsanız acizsiniz; yok eğer böyle bir odak yok da siz kendi beceriksizliğinizi, cehaletinizi örtmek için bunları uyduruyorsanız halkı aldatıyorsunuz. Her iki halde de meşruiyetinizi kaybetmişsiniz demektir. Düşün artık bu milletin yakasından.

ÖNCE PARMAKLARINIZI İNDİRİN: Yüzyıldır iktidarı ele geçirenin devleti sahiplenerek, devleti ve devletin düşmanlarını tanımlayarak iktidarını sürdürmeye çalıştığı zihniyete son vermenin vakti gelmiştir. Kamu düzeninin örgütlenmiş hali olan devletin sürekliliği esastır; ancak bu süreklilik hiçbir kişinin, etnik ya da mezhebi grubun, devlet içinde açık ya da gizli örgütlenmiş yapının, devletten nemalanan çıkar grubunun tekelinde değildir. Her seferinde devletin sahibi, mülkün hâkimi edasıyla herkese parmak sallayan Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Önce parmaklarınızı indirin ve sonra bilin ki, sizin bu devletteki payınız 84 milyonda birdir ne eksik ne fazla.

İKTİDAR SİZİN OYLARINIZLA DEĞİŞTİĞİNDE DEVLET ZAAFA DÜŞMEYECEKTİR: Milliyetçiliği hamaset aracı olarak istismar eden Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, her fırsatta millete salladığınız parmaklarınızı bu güç merkezlerine sallayabilseydiniz bu zillet dönemi yaşanmazdı. Unutmayın; devletin itibarı racon kesmekle, hamaset yapmakla, slogan atmakla değil, bilgiyle, vakarla ve devlet nezaketi ile korunabilir. Ülkeyi ümitle değil korkuyla, muhabbetle değil baskıyla, şeffaflıkla değil yolsuzlukla yöneten bu iktidar sizin oylarınızla değiştiğinde devlet asla zaafa düşmeyecektir.

ADALETİ UNUTANLAR BEŞTEPE’DE OTURANLARDIR: Sayın Erdoğan insanları daha yargı süreci başlamadan hain, terörist suçlu ilan etmekte, kendi üyesi olduğumuz AİHM’ni kararlarını da AYM kararlarını da mahkeme kararlarını da yok saymakta, Bahçeli bir adım ileri giderek AYM’nin kapatılması gerektiğini devletin hakimi edasıyla söyleyebilmektedir. Adalet sistemimizin halk nezdinde güveni, dünya nezdinde itibarı kalmamıştır. Bu itibar kaybının birinci sorumlusu, bir taraftan Türk yargısının bağımsızlığından ve onurundan bahsederken diğer taraftan casuslukla suçladığı ve “bu can bu bedende iken vermem” dediği bir rahip ve gazeteciyi ABD Başkanı ve Alman Başbakanı'nın talebi üzerine pazarlıklarla serbest bırakan Sayın Erdoğan’dır. “Eğer suçsuz idiyseler bir rahip ve bir gazeteciyi niye tutukladınız? Eğer suçlu idiyseler niye serbest bıraktınız? Adalet pazarlıkla değil vicdan ile tecelli eder. Adaleti unutanlar Beştepe’de oturanlardır. Tarih sizin döneminizi devletin itibar kazandığı değil, bir zillet dönemi olarak anacaktır.

BAŞKANLIK SİSTEMİ FAZLA GÜÇ DEVRETME DÜŞÜNCESİYLE İNŞA EDİLDİ: Cumhurbaşkanlık Sistemi, hemen her alanda yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki etkisini artırma ve yürütmeye mümkün olduğunca fazla güç devretme düşüncesiyle inşa edilmiştir. Yeni sistemle birlikte; karar alma süreçlerinde ve yetki kullanımında yaşanan daralma yönetimde ciddi bir verimlilik, etkinlik ve güven sorunu ortaya çıkarmanın yanında, demokratik standartlarda da sert bir düşüşe yol açmıştır. Bu sistem devam ettiği takdirde demokratik toplum düzenini sürdürmek mümkün olmayacaktır. Bu çerçevede, ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış Tam Demokratik Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi savunuyoruz.

HİÇBİR DIŞ MİHRAK MANDACI BİR EKONOMİK DÜZEN KURAMAZDI: Artan yoksullukla TÜİK verilerine göre ayda 2 bin liranın altında geliri olan en az 23 milyon vatandaşımız bırakın insan onuruna uygun bir yaşam sürebilmeyi, yarın ne yiyeceğini planlayamaz hale gelmiştir. Artık maalesef ülkede “çift para” değil “tek para” sistemi var! Sadece Dolar’la iş yapılan, her şeyin Dolar’la belirlendiği, herkesin TL’den kaçtığı yeni bir sistem! Hiçbir “dış mihrak!!” bu zararı veremezdi. Hiçbir dış mihrak böylesi mandacı bir ekonomik düzen kuramazdı. Asgari ücretin 4 bin 250 liraya çıkarılması bu tabloyu düzeltmemiştir. Türkiye’deki işgücü piyasası köle pazarına çevrilmiştir.

SEÇİMLERDE ÇINAR ALTINA VURULAN MÜHÜR GELECEĞİN HABERCESİ OLACAK: Eşit vatandaşlık kimliğiyle aynı vatanı paylaştığımız Kürt vatandaşlarımın haklı taleplerinin sözcüsü ve takipçisi herkesten önce biz olacağız. Ne pahasına olursa olsun otoriter yolsuzluk düzenini yıkacak Temiz Siyaset düzenini kuracağız. Uğruna başbakanlık makamını terk ettiğim siyasi ahlak, şeffaflık, imar, siyasetin finansmanı, rekabetçi ihale yasalarını çıkararak toplumun kanlarını sülük gibi emen asalakların rant ve çıkar düzenine son vermek boynumun borcudur. Devlet mimarisinde ehliyet ve liyakatı esas alacak, akraba ve yakın kayırmacılığına asla izin verilmeyecektir. Önümüzdeki seçimlerde çınar yaprağının altına vurulacak her mühür, gelenek ile yenileşmenin, özgürlük ile güvenliğin, adalet ile refahın, iç huzur ile uluslararası itibarın buluştuğu yeni bir geleceğin habercisi ve teminatı olacaktır. (HABER MERKEZİ)