Dağaşan cinayeti: Bireysel silahlanma yasaklanmalı

Gazeteci Dağaşan cinayetine kadın dernekleri tepki gösterdi. Medeni hakların tartışmaya açıldığını hatırlatan dernekler, bireysel silahlanmanın yasaklanması gerektiğini vurguladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kocaeli'nin Darıca ilçesinde sokakta yürüdüğü sırada 2 yıl önce boşandığı Şefik Karaali'nin silahlı saldırısına uğrayan gazeteci Tülay Dağaşan ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede tüm çabalara rağmen kurtarılamadı. Saldırgan Şefik Karaali ise olay yerinden kaçtıktan saatler sonra teslim oldu, gözaltına alındı.

Kadın Dernekleri Federasyo'nun verilerine göre, 2023 yılında medyaya yansıyan kadın cinayetleri 1 Ocak-31 Aralık 2023 tarih aralığında 438 kadının katledildiği gösteriyor. 2023 yılı içinde katledilen 438 kadın cinayetinin 135’i şüpheli ölüm, 303‘ü cinayet olarak federasyonun kayıtlarına geçti. 2023 yılında katledilen kadınların medeni durumlarına bakıldığında ise, 180’i evli, 102’si bekar, 27’si boşanmış, 12’si dini nikahlı, 117’sinin ise medeni hali bilinmiyor.

Kadın Dernekleri Federasyonu, cinayetlerin kimler tarafından işlendiğine dair veriler de paylaştı. Buna göre, 115 kadın ilişki yaşadığı erkek, 69 kadın boşanma aşamasında olduğu, 29’u tanıdığı erkek tarafından öldürüldü.

2023 yılında kadın cinayetlerine ilişkin tablo böyleyken, 2024 yılının ilk günlerinde yaşanan gazeteci Tülay Dağaşan cinayetine ise kadın dernekleri tepki gösterdi.

‘KORUMA MEKANİZMALARINI, ERKEKLİĞİ VE GELENEKLERİ TARTIŞMAMIZ GEREKİYOR’

Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Tülay Dağaşan cinayetine ilişkin yaptığı açıklamada, "Bu cinayet, aslına bakarsanız kadınların yaşam haklarının olmadığını ortaya koyan bir tablo. Hak aramayı bilen, eğitimli ama yine öldürülüyor. O zaman koruma mekanizmalarını, erkekliği ve gelenekleri tartışmamız ve konuşmamız gerekiyor" dedi.

Güllü, "Bir avuç azgın azınlığın talebi ile siyasi rant hedeflenen bu süreçte cahiliye dönemine son hızla gitmeye çalışan zihniyete teknolojinin geldiği nokta ile vatandaş algısı tarafından cevabı verilmektedir. Kadınlar hiç olmadığı kadar haklarının farkındadır" diyerek sözlerini şu şekilde tamamladı: "Kimse korkmasın, kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu ülkede, medeni, çağdaş ve laik cumhuriyeti sahiplenmiş kadınlar var."

‘BİREYSEL SİLAHLANMA YASAKLANMALI’

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Dağaşan cinayetine ilişkin şunları söyledi:

"Tülay arkadaşımız 2024’ün ilk günlerinde ateşli silahla öldürüldü. 2023’te öldürülen kadınların yüzde 55’i ateşli silahlarla öldürülmüştü. 2023 yılında öldürülen kadınların büyük çoğunluğu yakınlarındaki erkekler tarafından katledildi. Maalesef ki Tülay arkadaşımız da boşandığı erkek tarafından öldürüldü. Burada aslında bireysel silahlanmanın yasaklanması, boşanma süreçlerinin titizlikle ele alınması gerektiğini görüyoruz. Hatta boşanmadan sonra dahi bu ısrarlı takibin ve şiddetin sürdüğünü görüyoruz. Bu anlamıyla da etkin bir şiddeti izleme mekanizmasının devreye sokulması gerekiyor. Kadınların başvurularının dikkate alınması gerekiyor. Fakat ne yazık ki, ne 6284 sayılı kadınları şiddetten koruyacak olan kanun etkin uygulanıyor ne de kadınlar gerçek anlamda dikkate alınıyor."

‘MEDENİ HAKLARIMIZ TARTIŞMAYA AÇILIYOR’

Kadınların kararlarına saygı duyulmadığını belirten Ataselim, medeni kanun tartışmalarını hatırlattı:

"Tülay arkadaşımız, basın mensubuydu. Fakat görüyoruz ki kadınlar hangi meslekten olursa olsun bu şiddetin hedefiler. O namlu hepimize dönüyor. Bu gerçeği görmek gerekir. Sadece şiddete uğrayan kadınlar yönüyle değil, failler açısından da farklı meslek gruplarından farklı eğitim düzeylerinden erkeklerin kadınları öldürdüğünü, kadınların kararlarına saygı duymadığını görüyoruz. Bu anlamda eşitlikçi politikalar üretilmesi gerekirken, modern medeni haklarımız tartışmaya açılıyor. Dün ve bugün Adalet Bakanlığı, Medeni Kanun Çalıştayı gerçekleştiriyor ve aile arabuluculuğunu gündeme getireceklerini ifade ediyorlar. Bu demektir ki şiddet uygulayan faille şiddete uğrayan kadınının arasını bulmaya çalışacaklar. ‘Yuvalar yıkılmasın’ diye bunu yaptıklarını ileri süreceklerdir. Fakat eşitliğin olmadığı durumda bir arabuluculuğun söz konusu olması, kadınların haklarının ikincil plana atılacağını ortaya koyuyor."

6284 sayılı kanunu etkin uygulamayanlarla ilgili soruşturma süreçlerinin etkin yürümesi ve yaptırımı olması gerektiğini ifade eden Ataselim, "Sadece Medeni Kanun’un tartışmaya açılması değil bir tür anayasal işleyişin tartışmaya açıldığı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının dikkate alınmadığı bir tabloda; şiddet uygulayan failler ne yaparlarsa yapsınlar bir yaptırımı olmayacak rahatlığı içeresine giriyorlar’’ dedi.

Ataselim, "Temel bir yaklaşımı yerinden oynatırsanız, anayasal işleyiş bakımından bundan en çok zarar gören kadınlar olacaktır. Bu nedenle kadın düşmanı bir düzenlemeye asla geçit vermeyeceğimizi, Medeni Kanunu’na dokundurtmayacağımızı, kadın cinayetlerini durdurmak için 6284 sayılı kanunun etkin mücadelesini sürdüreceğimizi ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtelim" diyerek sözlerini tamamladı.