Cumartesi Anneleri: Sadece suçu işleyenler değil devlet de sorumlu

Cumartesi Anneleri 810. hafta açıklamalarında gözaltında öldürülen Abdülmecit Baskın için adalet talep etti: "Gözaltında kaybetmelerden sadece bizzat suçu işleyenler değil devlet de sorumludur."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumartesi Anneleri kayıpları için 810'uncu kez adalet istedi. Gözaltında kaybetme suçlarının devletin sağladığı yetkiler ve olanaklar kullanılarak işlendiğini belirten Cumartesi Anneleri, "Dolayısıyla gözaltında kaybetmelerden sadece bizzat suçu işleyenler değil devlet de sorumludur" dedi. Cumartesi Anneleri 2 Ekim 1993'te gözaltında öldürülen Abdülmecit Baskın için de yetkililere seslendi.

'BÖYLE BİR İRADE OLMADAN...'

"Kaybetme davalarında adaletin ve gerçek bir yüzleşmenin sağlanması ancak kendini yargılayacak bir devlet iradesi ile mümkün olabilir" diyen Cumartesi Anneleri 810'uncu hafta açıklamalarında şunları söyledi: "Böyle bir irade olmadan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı mümkün olamayacağından gözaltında kaybetmeler gibi siyasi davalarda, adaletin gerçekleşmesini sağlayacak bir yargı pratiği ortaya konamaz."

ABDÜLMECİT BASKIN DOSYASI

Cumartesi Anneleri, gözaltında öldürülen Abdülmecit Baskın dosyasıyla ilgili de kamuoyuyla şu bilgileri paylaştı: "41 yaşında 3 çocuk babası olan AbdÜlmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Ekim 1993 tarihinde iş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı. 4 Ekim 1993 tarihinde, sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı cansız bedeni bir çiftçi tarafından Gölbaşı mevkinde bulundu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok yakın mesafedeki metruk bir binanın arkasıydı."

Peki dosyada nasıl bir yol izlendi!? Cumartesi Anneleri şöyle devam etti: "Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi. Dosya sürüncemede bırakıldı. Olaydan 18 yıl sonra, 26.03.2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın Emniyet, Savcılık, ve Hakimlik beyanlarındaki anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi. Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Mecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı."

DAVA AÇILDI AMA...

Açılan davada neler yaşandı? Cumartesi Anneleri davayla ilgili gelişmeleri şöyle anlattı: "Soruşturma sonrası 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde içlerinde Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı. Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundu. Ayrıca suçların, kimlerin talimatı ile, kimler tarafından ve nasıl işlendiği detayları ile kayıtlara geçti. Ancak kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019 tarihinde tüm sanıkların beraatleri ile sonuçlandı. Devlet içerisindeki güç odaklarının kavgası Hükümet lehine sonuçlanınca, birçok dava gibi bu davanın seyri de tümüyle değişti ve dava, gerçeklerin ortaya çıkarılarak, sorumluların cezalandırılması amacından; sanıkların yargı eliyle aklanması sürecine dönüştü. Abdülmecit Baskın’ın kimlerin talimatı ile gözaltına alındığı ve kimler tarafından sorgulandıktan sonra infaz edildiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıktır. Hukukun gereği olarak sanıklar insanlığa karşı suç kapsamında cezalandırılmalıdır. Aileler tarafından istinafa taşınan bu davada üst mahkemeyi yapacağı istinaf incelemesi neticesinde evrensel hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmesi için göreve çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Abdülmecit Baskın ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 111 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz." (HABER MERKEZİ)