Cumartesi Anneleri: Neden Galatasaray'a çıktık?

Cumartesi Anneleri 850'nci hafta açıklamalarında haklarında açılan davanın pazartesi günü görülecek 2'nci duruşmasına çağrı yaptı ve 850 hafta önce neden Galatasaray Meydanı'na çıktıklarını anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumartesi Anneleri ve aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişi hakkında açılan davanın ikinci duruşması pazartesi günü görülecek. Cumartesi Anneleri bu hafta yaptıkları açıklamada hükümet yetkililerine seslenerek neden kayıplarının akıbetini öğrenemediklerini sordu. Pazartesi günü görülecek duruşmaya katılım çağrısı yapan Cumartesi Anneleri, mücadelelerinden geri adım atmayacaklarını söyledi.

'SON ÇARE OLARAK KAMUOYUNUN KARŞISINA ÇIKTIK'

"Bu topraklarda binlerce insan gözaltında kaybedildi veya siyasi cinayetlere kurban gitti" diyen Cumartesi Anneleri 850'nci hafta açıklamalarında şu açıklamalarda bulundu: "Bu insanlığa karşı suçların devletle ilişkisi TBMM ve Başbakanlık tarafından hazırlanan araştırma raporlarında da yer aldı. İnsanlar, evlerinden, iş yerlerinden, kafelerden, sokaklardan tanıklar önünde gözaltına alındılar. Onlardan bir daha haber alınamadı ya da günler, aylar, yıllar sonra “kimliği meçhul kişi” olarak kayıtlara geçirilmiş toprak altındaki bedenlerine ulaşıldı."

Tüm engellemelere rağmen kayıplarının akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceklerini söyleyen Cumartesi Anneleri neden sokağa çıktıklarını şu sözlerle anlattı: "Aileler kaybedilen sevdiklerini ararken başvurdukları tüm kurumlarda inkarla karşılaştılar. Yaptıkları bütün hukuki girişimler cezasızlıkla sonuçlandı. Yargı suskun kalarak, davaları sürüncemede bırakarak, zamanaşımını devreye sokarak bu inkâr ve cezasızlık sürecinin bir parçası oldu. Bu koşullarda biz kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak sesimizi duyurmak, yaşananları anlatmak ve taleplerimizi görünür kılmak için son çare olarak 27 Mayıs 1995 tarihinde kamuoyunun karşısına çıktık.

Ellerimizde kaybedilen sevdiklerimizin fotoğrafları ve onların mezarlarına bırakamadığımız karanfiller ile her cumartesi İstanbul’un en işlek noktası olan Galatasaray’da buluştuk. Anayasal hakkımızı kullanarak kamuoyu huzurunda devleti yönetenlere sorduk: Kayıplarımız nerede? Onları kaybedenler neden korunuyor? Haklarımızı korumakla görevli yargı neden hep susuyor? Devlet neden hukuk normları içinde hareket etmiyor?"

'TARAF SÖZLEŞMELER AYAKLAR ALTINA ALINDI'

700'ncü hafta açıklamalarında polis saldırısına uğrayan Cumartesi Anneleri bu süreci de şöyle anlattı: "699 hafta boyunca gözaltında kaybetmelerle ilgili gerçekte yaşananlarla iktidar sahiplerinin topluma göstermek istedikleri arasındaki farkı anlattık. 699 hafta boyunca aynı gün ve saatte, aynı yerde buluşarak Galatasaray Meydanı'nı barışçıl buluşmalarımızın kurucu unsuru haline getirdik. Gözaltında kaybetmeler konusunda toplumun belleğini canlı tuttuk. Bir hafıza mekanına dönüştürdüğümüz Galatasaray Meydanı’nı kentin kolektif hafızasına kaydettik. 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk icraatlarından biri Cumartesi Anneleri'ne Galatasaray’ı yasaklamak oldu. 25 Ağustos 2018 tarihinde Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta buluşması ağır polis şiddeti ile engellendi. 47 kişi gözaltına alındı. O günden beri ağır silahlı polislerce kuşatılan Galatasaray Meydanı, polis karakoluna dönüştürüldü ve tüm topluma kapatıldı. Bütün bunlar Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ayaklar altına alınarak yapıldı."

'BU DAVA KİMSE KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMESİN DİYE AÇILDI'

Cumartesi Anneleri sanık olarak yargılandıkları dava için de şunları söyledi: "700. haftanın üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçtikten sonra da anayasal haklarını kullanarak insanlığa karşı işlenmiş bir suça ve bu suçun cezasız bırakılmasına itiraz ettikleri için 25 Ağustos 2018 tarihinde gözaltına alınan 46 kişi hakkında dava açıldı. Davanın ikinci duruşması 12 Temmuz 2021 Pazartesi günü 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Hatırlatmak isteriz ki; bu dava hiç kimse kendisini güven içinde hissetmesin diye açılmış bir davadır. Vatandaşa davadır. “Anayasa, mevcut yasalar ve hukuk sizi koruyamaz" mesajıdır.  Topluma “bizi sınırlayan hiçbir güç yok, biz istersek her şey mümkün. Her an her şey olabilir!” korkusu yaymaya yöneliktir."

 'ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ KULLANMAKTA ISRAR EDİYORUZ'

"Çağrımız vicdan sahibi herkesedir" diyen Cumartesi Anneleri son olarak şöyle devam etti: "Yargının iktidar tarafından hak talep edenleri cezalandırma aracına dönüştürülmesine dur diyelim. Keyfiliği reddettiğimizi, bizi insan ve vatandaş kılan hak ve özgürlüklerimizi kullanmakta ısrar edeceğimizi bu yargılama vesilesiyle bir kez daha deklare edelim. Çağlayan’da Cumartesi Anneleri ile birlikte “insanız, haklarımız var!” diyelim. Kaç yıl geçerse geçsin; kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 151 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz." (HABER MERKEZİ)