Çok zorlamayın, kıracaksınız!

Şirketler, bankalar ve hatta bireysel yatırımcı baskı altına alınarak, yüzlerce değişen ve yenilenen regülasyonlarla ve üzerine de örtülü müdahaleler ile kurumuş bir döviz piyasası yaratıldı.

Google Haberlere Abone ol

İris Cibre*

Armudun sapı, üzümün çöpü; 

"Kur yükselince de, değer kaybetmeyince de, çok dalgalanınca da şikayet ediyorsunuz, siz de hiç bir şeyi beğenmiyorsunuz." 

Evet, bu armudun sapı var, şu üzümün çöpü var, bu balığın kılçığı var… 

Neden mi?

Çünkü, armudun sapı mide ağrıtır, üzümün çöpünü hazmedemezsin, balığın kılçığı boğazına batar yutamazsın.

Öncelikle kur yükselince neler oluyor ona bakalım;

Ülkemizde kur geçişkenliği bir süre boyunca artmıştı, güvensizlik nedeniyle enflasyon beklentileri de hızla yükselmiş bu da aynı hızla fiyatlara yansıyordu. Sadece 3 ayda, 2021 Kasım-2022 Ocak döneminde enflasyon yüzde 30 yükselmişti.

Kasım ve 20 Aralık 2021 döneminde de kur yüzde 91 yükselmişti. Ardından KKM kararı geldi ve seneyi 13.19 TL seviyesinde kapatıverdik.

Kurdaki bu hareket hemen fiyatlara yansıdı. Enflasyonun hızla yukarı gitmesine neden oldu

Bilindiği üzere ara malının ithalattaki payı yüzde 80.3, yani üreticilerin büyük oranda ithal kalemi bulunmakta. Bu durumun enflasyona etkisi yadsınamaz. Enerji ithalatımız ise cabası.

Tüm bu nedenlerle kurun hızla yükselmesini, doğal olarak, sevmiyoruz.

Ya volatiliteye ne demeli? 

30 kuruş yukarı, 30 kuruş aşağı fiyat hareketlerinde de yine en çok reel sektör sıkıntı çeker. Bugün 18.50 kur ile ithal ettiğini yarın 18 TL ve sonraki gün 18.80 ile ithal etmek durumunda kalınca, maliyet hesaplamaları da şaşıverir. Bu yüzden ithalatçı ve üretici satış fiyatlarını çok daha yüksek kur üzerinden maliyetlendirerek belirler. Bu da ne demek? Evet, bildiniz; enflasyon! 

Yüksek volatilite gerçekleşen enstrümanda eninde sonunda değer kaybı kaçınılmazdır.

Son bir iki aydır stabil gidiyoruz fakat öncesinde gerçekleşmiş yüksek volatilitenin etkileri ve ekonomimizdeki geleceğin belirsizliği hala devam ediyor. Bu belirsizliği dün Sn. Cumhurbaşkanı'nın açıklamasında da görmek mümkün…

Sn. İbrahim Turan da dün, bu yazıyı yazdığım saatlerde, Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamasına vurgu yapmıştı.

Bu yüzden kurda yüksek volatiliteyi de sevmiyoruz.

Ama stabil kuru seviyoruz - muyuz? 

Güçlü bir ekonominin göstergelerinden biri de kur seviyesindeki stabilitedir. Bu yüzden ekonomimizde stabil bir kur görmekten normal şartlarda tabii ki memnun oluruz.

Nedir bu normal şartlar? 

  • Cari fazla ya da çok düşük cari açık
  • Sağlıklı bir enflasyon artışı,
  • Güçlü rezerv
  • Doğrudan yabancı yatırımlar
  • Finansal yabancı yatırımlar
  • Sağlıklı bir büyüme 
  • Yatırım yapılabilir kredi notları

Dilerseniz tek tek bu normal şartlardaki konumumuza bakalım;

  • Çok yüksek cari açığımız var, dış ticaret açığımız sene sonunda 100 Milyar USD üzerine çıkacak gibi görünüyor. 9 Aylık dış ticaret açığı 83 Milyar USD, 8 aylık cari açık ise 39.7 Milyar USD'a ulaştı. Bu açığın yüzde 71'ini Net Hata Noksan kalemi ile finanse ettik, kalanını da rezervlerle. Dolayısıyla cari dengede sağlıktan bahsetmemiz mümkün değil.
  • Hepimizin şüphe ile baktığı TÜİK datalarına göre dahi yıllık enflasyon yüzde 83.45. Dolayısı ile burada da sağlıklı bir fiyat artış hızından bahsedemiyoruz
  • TCMB swap hariç net rezervler eksi 58.4 Milyar USD, Net Uluslararası Rezerv 11.6 Milyar USD, Net döviz pozisyonu ise Eksi 64.5 Milyar USD iken, herhangi bir kur atağına karşılık güçlü bir rezervimiz olduğunu söylemek mümkün değil. İthalatımız ile de rekor kırarken rezervlerimizdeki bu durum büyük kırılganlık yaratıyor
  • Yabancının döviz getirip getirmediğini ise Doğrudan ve Portföy yatırımları kaleminden rahatlıkla görebiliyoruz. Ocak-Ağustos döneminde Doğrudan 3.6 Milyar USD gelirken Portföy yatırımlarından 11.25 Milyar USD çıkmış. Dolayısıyla ülkeden yabancı yatırımcının hızla çıktığını görüyoruz.
  • Büyüme oranlarımız tatmin edici. Tabii rakama bakarsak. Gelir dağılımındaki adaletsizlik her yönden açıkça görülüyor. İş gücünün geliri hızla sermayeye transfer oluyor. Enflasyon datalarındaki muamma ve nüfusa sığınmacıları eklemeden kişi başı gelir hesaplanması ise, rakamlarda bize bir illüzyon mu gösteriliyor şüphesi doğuruyor. Peki, biz yine de süper büyüdüğümüzü var sayalım, Türkiye 2.Çeyrekte yüzde 7.6 büyüdü, 2022 yıllık tahmin ise yüzde 5.2 büyüme yönünde
  • Son olarak Rating kuruluşlarının ülke ekonomisi hakkındaki görüş ve ölçümüne geldik. 3 önemli Rating kuruluşunun ortak görüşü; "gevşek para ve maliye politikaları, seçime yaklaşılırken kamu açıklarının artması endişesi (ki biz bu durumu 2023 bütçesinde gördük bile), bilanço içi ve dışı döviz yükümlülüklerindeki artış ve rezervlerdeki durum dolayısıyla kırılganlık"

Verdikleri notlar ise yüksek spekülatif seviyesi.

Tüm bu detaylar ile görüldüğü üzere normal şartlarda kurun stabil olmasına neden olacak şartlar gelişmiş değil.

Bu stabilite zorla oluşturuluyor. Şirketler, bankalar ve hatta bireysel yatırımcı baskı altına alınarak, yüzlerce değişen ve yenilenen regülasyonlarla ve üzerine de örtülü müdahaleler ile kurumuş bir döviz piyasası yaratıldı. 

İşte biz bu zorlamaya da karşıyız…

Beklediğimiz; enflasyon hedeflenerek, vatandaşın tümünün geliri gözetilerek, refaha ermiş bir ekonomi doğrultusunda hareket edilmesi.

Günü kurtaracak kararlar, bize yarına miras. Üstelik reddi miras da yapılamıyor.

Öde öde bitmez… 

Armudun sapı, üzümün çöpü, balığın kılçığı; tamamı boğazımıza dizildi… 

Çok değerli üstad rahmetli Nasrullah Ayan'ın dillerimize yerleşmiş sözü aklıma geldi;

Çok zorlamayın, kıracaksınız… 

*Finansal Piyasalar Uzmanı