Çocuk yoksulluğunu bitirmek…
Çocuk yoksulluğuna son vermenin en önemli koşulu çocukların içinde büyüdükleri ailelerin maddi yoksunluğuna son vermek olmalı! Yeter ki, bunu yapmayı isteyin ve bir siyasi irade ortaya koyun.
Selin Sayek Böke*
Nazım Hikmet’in 1954’te, bir grup çocukla sohbetinde hüzünlenerek şöyle dediği rivayet edilir: “Bazı şehirler mutludur. İçinde mutlu çocuklar yaşadığı için. Fakat bazı şehirler hüzünlüdür, içinde çocuklar hüzünlü olduğu için.” Ülkemizde bir gün çocukların mutlu yaşadığı şehirler olacağına dair umudu ve inancını da ekleyerek…
Çocukların açlıkla, hastalıkla, yoklukla, yoksunlukla baş başa bırakılmasıdır hüzünlü olan. Kalkınma ve mutluluk ise hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi, her çocuğun kendi potansiyelini sonuna kadar gerçekleştirme özgürlüğüne ve imkanlarına sahip olmasıdır.
Açık ki, mutsuzluk da açlık da yoksulluk da kader değil. Bu ağır yaşam koşullarının tümü kurulu düzenin bir sonucu. Bugün Türkiye’de tek adam rejiminin yarattığı ve günden güne derinleşen ekonomik buhranın yıkıcı etkileri bu yaşadıklarımız. Sırtını Saray’a yaslamış bir avuç imtiyazlıyı saymazsak, ülkemizde buhranın bu sonuçlarından etkilenmeyen kimse yok; yoksulluk derinleşiyor. Ama her şeyden daha da öncelikli bir şey var; o da çocukların yoksulluğu…
Çocuk yoksulluğu, büyüklerin yoksulluğuna benzemiyor. Yoksulluk içinde büyüyen çocuğun geleceği de bu yoksulluğun içinde şekilleniyor. İçine doğduğumuz koşullar tüm hayatımızı belirliyor. Yoksulluklar ve yoksunluklar nesilden nesile devrediliyor, sosyal hareketlilik işlemiyor.
Tek adam rejiminin siyasi bir tercihle, bilerek ve isteyerek kurduğu düzenin sonucunda ortaya çıkan yoksulluk, yoksunluk ve açlıktan en çok etkilenenlerin en başında çocuklar geliyor. Milyonlarca çocuk sağlıklı gelişimleri için temel olan beslenme hakkından bile yoksun bırakılıyor. TÜİK’in son verisi dahi 2020 yılında ‘ciddi maddi yoksunluk içinde olan’ çocukların oranının yüzde 34’e çıktığını gösteriyor. Bu rakamın ardında, hayatını düzgün bir şekilde sürdürebilmek için gereken asgari ihtiyaçlardan mahrum bırakılmış milyonlarca çocuğun yaşadığı ağır gerçeklik gizli. Açığa çıkarmamız gereken ve çözmemiz gereken sorunlar, düzeni değiştirerek aydınlık yarınlara kavuşturmamız gereken çocuklar var…
2021 yılında Türkiye Aile Hekimliği Dergisi’nde yayınlanan bir çalışma araştırmaya katılan çocukların dörtte birinin çok düşük kilolu çıktığını, çocukların yaklaşık dörtte üçünün kansızlıkla mücadele ettiğini ortaya koyuyor. Çocuklar beslenemiyor… En temel hakları olan gıdaya erişemeyen çocuklar sağlık sorunlarıyla baş başa bırakılıyor.
Oysa çocukların başta beslenme hakkı olmak üzere eğitim, barınma, sağlık gibi en temel haklarının korunması siyasetin önceliklerinden olmalı!
Ülkemizin de kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi, yani üye 46 ülkenin iktidarları, 23 Şubat’ta önümüzdeki altı yılda (2022-27) uygulanacak “Çocuk Hakları Stratejisi”ni onayladı. Stratejinin uygulanmasında ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasında etkin rol oynayacak olan bakanlıklar, parlamenterler, sivil toplum kuruluş temsilcileri 7-8 Nisan tarihinde Roma’da toplandı.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Sosyal İşler, Sağlık ve Sürdürülebilir Kalkınma Komitesi Başkanı olarak katıldığım toplantılarda çocuk haklarının güvence altına alınması için altı öncelikli alanı kapsayan stratejinin ulusal düzeyde uygulanacak politikaları ve yol haritası tartışıldı.
Bu altı öncelikli alandan birisi “tüm çocuklar için eşit fırsatlar ve sosyal kapsayıcılık”. Hedef tüm çocukların eşit fırsatlarla gıdaya, eğitime, sağlığa erişebilmesi. Bir diğer deyişle, hedef çocuk yoksulluğunun ortadan kaldırılması. Hedef, güçlü sosyal devlet! İnsan olmaktan gelen bir hakla her çocuğun temel gereksinimlerine eşit fırsatlarla erişmesini güvence altına alan bir sosyal devlet…
ÇOCUK YOKSULLUĞUNU YÖNETMEK DEĞİL, BİTİRMEK İÇİN MÜCADELE
Şimdi bizlere düşen bu güçlü sosyal devleti kurmak. Strateji belgelerinde kalan birer iyi niyet beyanı olmanın ötesine taşıyacak siyasi iradeyi ortaya koymak! Tek adam rejiminin bu iradeyi göstermeyeceği açık. Yoksullukla mücadele etmeyi ve yoksulluğu bitirmeyi değil, yoksulluğu yönetmeyi tercih eden 20 yıllık AKP iktidarı insanları sosyal yardıma bağımlı kılan bir düzen kurdu, gerçek bir sosyal politika hayata geçirmedi. Rantçıya, yandaşına, faizciye milyarlarca lira kaynak aktaran tek adam rejimi sıra milyonlarca yoksul vatandaşa geldiğinde kaynakları kullanmaktan kaçındı; kaynak kullandığında da bunu bir tür yoksulluğu yönetme aracına çevirdi.
Biz ise Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemizde sosyal devleti daha güçlü, kalıcı ve kurumsal bir şekilde yeniden inşa etmek konusunda kararlıyız. Bugün yerel yönetimlerimizde var ettiğimiz sosyal politikalar ve iktidarımızda uygulayacağımızı açıkladığımız tüm projeler bu siyasi iradenin bir yansıması.
Çocuk yoksulluğunu bitirecek olan sağlıktan eğitime, hukuk sisteminden çalışma yaşamına kadar çocuk haklarının korunmasını içeren bütüncül bir sosyal devlet anlayışı olacak. “Bütüncül sosyal devlet anlayışı” önemli. Çocuk yoksulluğu hem maddi yoksunluk hem de beslenme, eğitim, barınma, sağlık bileşenlerinden oluşan çok boyutlu yoksulluk demek. Dolayısı ile bütüncül bir sosyal devlet anlayışı ile yoksulluğu yöneten değil bitiren düzen değişikliğini hayata geçirmek şart. Bir diğer deyişle, çocuklar aç kalmasın diyorsak o zaman emeğin sömürülmesine de itirazımız olmalı. Çocuklar aç kalmasın diyorsak o zaman hak temelli bir üretimi kurma hedefimiz de olmalı. Çocuklar aç kalmasın diyorsak kar güdüsüyle değil kamu yararı gözeterek kalkınma planlaması yapmalıyız.
Çünkü çocuk yoksulluğunun en önemli boyutu çocukların içinde doğdukları ve içinde büyüdükleri maddi yoksunluk ortamı. Bu nedenle çocuk yoksulluğuna son vermenin en önemli koşulu çocukların içinde büyüdükleri ailelerin maddi yoksunluğuna son vermek olmalı! Her hanenin bu ülkenin vatandaşı olmaktan gelen bir hakla, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde bir gelire sahip olmasını güvence altına almak… Bir diğer deyişle, sosyal devletin her ailenin sigortası olacak destekleri sağlayacağı bir program…
YOL HARİTASI AÇIK, İHTİYAÇ BELLİ
Bu nasıl yapılır?
Aile Destekleri Sigortası kurarsınız. Sistem, ayrım yapmaksızın tüm yurttaşları sosyal güvence altına almayı, maddi yoksunluğu ortadan kaldırmayı hedefler. Tam da bu nedenle çocuk yoksulluğuyla mücadelenin en etkin politika çerçevesini sunar. Çünkü, Aile Destekleri Sigortası hiç geliri olmayan veya asgari ücretin altında geliri olan tüm ailelerin gelirini en az asgari ücret düzeyine taşır. Üstelik ailede, eğitimde çocuk, engelli veya bakıma muhtaç yaşlı varsa daha yüksek bir gelir güvencesi sağlanır.
Aile Destekleri Sigortası ailelerin ve çocuklarının sadece bugün yaşadığı maddi yoksunluğu gidermez, aynı zamanda eğitim, sağlık ve istihdama erişim imkanlarını da kapsayıcı bir anlayışla herkesin erişebileceği temel haklara dönüştürür. Kapsama alınan ailelerin çocuklarının eğitim harcamaları burs, ücretsiz yurt imkânı gibi araçlarla devlet tarafından karşılanır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri sonucunda başta çocuk bakımı olmak üzere bakım hizmetlerinin ağır yükünü taşıyan tüm kadınlar sosyal güvence altına alınmak zorunda. Aile Destekleri Sigortası’yla gebelikle birlikte başlatılacak olan çocuk destekleri çocukların da gelecek güvencesi olur. Çocuk desteklerinin sürdürülmesi, çocukların okula gönderilmesi şartına bağlanarak, kız çocuklarının eğitim oranlarının yükselmesini hedeflersiniz. Çünkü kız çocuklarının, geleceğin güçlü ve özgür bireyleri olabilmeleri en çok da eğitim imkanlarına erişmelerine bağlıdır.
Yeter ki, bunu yapmayı isteyin ve bir siyasi irade ortaya koyun.
Geçtiğimiz aralık ayında Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun detaylarıyla kamuoyuyla paylaştığı Aile Destekleri Sigortası programımız, işte bu iradeyi ortaya koyuyor. İktidarımızda, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Aile Destekleri Sigortası ile hak temelli güçlü sosyal devleti mutlaka kuracağız.
Bununla da sınırlı kalmayacak yapacaklarımız. Çocuk yoksulluğuyla mücadele için ve “Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek” hedefimizi gerçekleştirebilmek için çocukların beslenme, eğitim ve sağlık başta olmak üzere temel haklarının tümünü güvence altına almak gerekir.
Bu nedenle, 2018 yılında seçim bildirgemizde de ifade ettiğimiz gibi, öğrencilerin dengeli ve sağlıklı beslenmeleri amacıyla kahvaltı ve öğle yemeklerini ücretsiz karşılayacak bir sosyal devlet kuracağız. Bu nedenle çocukların beslenme hakkı için belediyelerimizin başlattığı seferberliği çok daha güçlü bir şekilde tüm ülkeye yayacağız. Bu nedenle çocukların eğitim hayatına erken uyum sağlaması, erken yaşlarındaki bilişsel ve fiziksel gelişimlerini sağlıklı bir şekilde sağlayabilmeleri için, bugün yine belediyelerimizin birçok mahallede yaptığı gibi, kreş sayısını hızla arttıracağız. Bu nedenle sağlık hizmetlerini her çocuk için ücretsiz yapacak, çocuk hastanelerini yaygınlaştıracağız. Bu nedenle sokakta yaşamak zorunda bırakılan, çalıştırılan ve dilendirilen tüm çocukları kurumsal koruma altına alacağız ve Çocuk Koruma Kanunu’nu Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların politika metinleri ve çerçeveleri doğrultusunda düzenleyeceğiz. Çünkü çocuk yoksulluğu ile mücadele bütüncül bir çerçeveyi gerektirir!
Yol haritası açık, ihtiyaç belli.
Yeter ki, bunu yapmayı isteyin ve bir irade ortaya koyun.
Biz bu iradeyi ortaya koyuyoruz.
Türkiye’nin bunu yapacak kaynağı, bizim de bu ihtiyacı karşılayacak politikalarımız ve uygulayacak siyasi irademiz var…
Türkiye’nin çocuk haklarını güvence altına almak ve çocuk yoksulluğuyla, açlıkla mücadele etmek için gerekli kaynakları var. Kaynakların ne için kullanılacağı ise siyasi bir tercih.
Bizim tercihimiz açık. Kararlıyız, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında kapsayıcı ve güçlü sosyal devleti inşa edeceğiz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye’yi mutlaka kuracağız.
Çocuk yoksulluğunu memleketimizden silip atmak zorundayız. Atacağız.
İçinde mutlu çocukların yaşadığı o mutlu ülkeyi kurabilmek için…
* CHP Genel Sekreteri