Çin Tayvan’ı topraklarının ayrılmaz parçası sayıyor

Çin zamana oynuyor. Kendini yükselen, ABD’yi ise gerileyen güç olarak gören Çin zamanın lehine çalıştığına inanıyor. Esasen askeri güçler dengesi de Çin’in ABD’yi karşısına alması için uygun değil.

Google Haberlere Abone ol

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin aralarında Güney Kore ve Japonya’nın da bulunduğu beş ülkeyi kapsayan Uzak-Doğu ziyareti Tayvan nedeniyle baştan itibaren tartışmalıydı. Zira, Tayvan’ı topraklarının ayrılmaz parçası sayan Çin, üst düzey yabancı devlet temsilcilerinin, özellikle de Tayvan’ın hamisi ABD temsilcilerinin adayı ziyaret etmelerini, toprak bütünlüğüne yöneltilmiş ciddi bir tecavüz olarak görüyor.

Pelosi’nin Nisan ayında Covid’e yakalanması nedeniyle ertelemek zorunda kaldığı ziyaretin açıklanan resmi programında, Nisan ayındakinden farklı olarak Çin’den gelen şiddetli muhalefet nedeniyle bu ülkenin adı yer almadı. Ancak bunun taktiksel nedenlerle yapıldığı kısa sürede anlaşıldı. Uzun topuklu beyaz pabuçları ve pembe elbisesi ile pek de sert görüntü vermeyen 82 yaşındaki Bayan Pelosi, Pekin’den gelen tehditlere aldırmadan milyonların internette izlediği bir rotadan uçarak havaalanı ışıklarının söndürüldüğü Taipei’ye iniverdi.

Tayvan’ı en yüksek ABD temsilcisi olarak en son 25 yıl önce yine Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Newt Gingrich ziyaret etmişti. O ziyaret de ABD-Çin ilişkilerinde büyük fırtınalar koparmıştı. Ancak o zamanki Çin’le şimdiki Çin arasında dağlar kadar fark var. Bugünkü Çin artık her alanda ABD’nin rakibi konumunda. Bu yüzden Demokrat partili Pelosi’nin Çin’e aldırmadan Tayvan’ı ziyaret etmesinin etkisi çok daha şiddetli hissedilecek.

PELOSİ'NİN ZİYARETİNE PENTAGON DA KARŞI ÇIKTI 

Pelosi’nin Tayvan ziyaretine sadece Çin değil, Pentagon da karşıydı. ABD basınında da ziyareti eleştiren çok sayıda yazı çıktı. Biden ziyaret öncesi askeri cenahın ziyarete karşı olduğunu kamuoyu ile paylaşmıştı. Ancak kendisinin veya yönetiminin ziyarete karşı olduğu konusunda ağzından herhangi bir söz çıkmadı. Aksine ABD hiyerarşisinde üçüncü sırada bulunan Temsilciler Meclisi Başkanı’nın kendi kararlarını kendisinin aldığını, buna saygı duyulması gerektiğini sözcüleri aracılığıyla açıkladı.

Bunun iki nedeni var. Birinci neden ABD’deki katı güçler ayrılığı. Yürütmeyi temsil eden ABD Başkanı, yasamayı temsil eden Temsilciler Başkanı’na talimat verecek konumda değil. Yapabileceği, yönetimin elindeki tüm bilgi ve verileri sunarak yasama temsilcisinin kararını en dengeli ve iyi şekilde almasını sağlamak. Nitekim bunun yapıldığı var sayılıyor.

İkinci neden ise iç ve dış siyasi gerçekler. ABD’de Kasım ayında Senato üçte bir yenileme seçimleri yapılacak. Senato’da ancak Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in oyuyla Demokratlar üstünlük sağlayabilirken, Demokrat Pelosi’nin içeriye de siyasi mesaj niteliğindeki bu ziyaretine Biden’ın açıktan karşı çıkması beklenemezdi. Pelosi’nin Çin’e karşı tavrı sayesinde Biden da risk almadan dolaylı olarak seçimler öncesi kazançlı çıkacak. Zira Çin’e diklenmek ABD’de oya tahvil edilebiliyor. Bunu herkesten önce halkın nabzını daha iyi tutabilen Trump kavramıştı. ABD’deki işsiz mavi yakalılar başlarına gelen ekonomik sorunların temelinde Çin’i görüyorlar. Çin karşıtı sert söylemleri Trump’a bir hayli oy getirdi, bu yadsınamaz. Başta Çin’e karşı Trump’tan daha uzlaşmacı bir politika izleyeceği düşünülen Biden da iktidar koltuğuna oturduktan sonra bu nedenle sertleşmek zorunda kaldı.

Pelosi Tayvan’a giderken mutlaka aklının bir köşesinde ABD ara seçimleri vardı. Ama yiğidin hakkını yememek lazım. 82 yaşındaki Pelosi her zaman Çin’e karşı kararlı tutumuyla tanınan bir siyasetçi profili çizdi. Bakmayın o naif görüntüsüne, Pelosi Tienanmen katliamından hemen sonra 30 yıl önce o meydanda katliamı protesto etmek için pankart açmış bir politikacı. Uzun politik kariyerini Tayvan’ın egemenlik haklarını savunarak taçlandırmak istemesi hiç de yadırganmamalı.

TAYVAN DÜNYANIN EN SICAK ÇATIŞMA NOKTALARININ BAŞINDA GELİYOR  

Gazete Duvar’da yazdığım yazılarda yeri geldiğince Tayvan sorununa dikkat çekmeye çalışıyorum. Tayvan’da kontrolsüz bir kriz çıkarsa sonu nereye varır kestirmek çok zor olur. Giderek güçlenen ve iddiası artan Çin Tayvan’ı “ana vatana ilhak etmek” için adeta gün sayıyor.  Bu konuda iki tarih söz konusu: Birincisi ÇKP’nin Çin’de iktidara gelişinin yüzüncü yıldönümü olan 2049 yılı. Çin’in dünyanın en büyük silahlı kuvvetlerine sahip olmayı hedeflediği bu tarihten önce Tayvan’ın anavatana katılmasının Çin liderliği tarafından istendiği genel kabul gören bir husus.

Ancak Tayvan için asıl kritik tarih dilimi Xi Jinping’in iktidar süresi. Mao’dan sonra ülkenin başına geçen en güçlü lider olan Xi, tarihe adını Çin’i dünyanın en güçlü askeri, ekonomik ve teknolojik ülkesi yapmak kadar Tayvan’la birleşmeyi sağlayan lider olarak da yazdırmak istiyor. Liderliğinin önündeki yasal zaman sınırları kalkmış olsa da ortalama bir ömür düşünüldüğünde önünde 2049 yılına kadar uzanan geniş bir zaman dilimi olmadığı aşikâr.

Tayvan saygın bir Asya demokrasisi ve dünyaya yarı iletkenler gibi yaşamsal teknolojik ürünler sağlayan gelişmiş bir ekonomi olarak kolay lokma değil. İktidardaki Bayan Tsai İng-wen, Hong Kong’da olan bitenlerden sonra Çin’e karşı özellikle dik bir tutum sergileyerek benzer bir birleşmeyi kabul etmeyeceğini açık açık ilan ettikten sonra Xi daha önceki Çin liderliklerinden daha şahin bir tutum takınmış ve birleşme için gerekirse askeri seçeneklerin de masada olduğunu açıklamıştı.

Çin’in artan askeri tacizleri ve uyguladığı ambargolar Tayvan’ı boğuyor. Çin’in giderek agresifleşen tutumu karşısında ABD’de kimi uzmanlar Çin’le nükleer bir savaşı göze almamak için Tayvan’ın feda edilebileceğinden bahsetmeye başlamışlardı.

ABD STRATEJİK MUĞLAKLIK POLİTİKASINDAN AYRILIYOR MU?  

ABD’nin Tayvan’la Japonya ve Güney Kore gibi askeri müttefiklik ilişkisi yok. İki ülke arasında ABD’yi yükümlülük altında bırakacak bir savunma ve işbirliği anlaşması bulunmuyor. ABD’nin Tayvan konusunda benimsediği “stratejik muğlaklık” politikası bir kriz zamanında ABD’nin Tayvan’ın askeri bakımdan yardımına gelip gelmeyeceğini açıkta bırakıyor. Ancak Biden daha birkaç ay önce ABD’nin bir saldırı halinde Tayvan’ı askeri olarak savunmaya hazır olduğunu açıklayarak belirsizliği dağıtmaya çalışmıştı. Hint-Pasifik bölgesinde Japonya, Avustralya, Hindistan ve ABD’den oluşan QUAD işbirliğinin artması, Avustralya, ingiltere ve ABD’den oluşan AUKUS ittifakının kurulması, Güney Çin Denizi’nde Çin yayılmacılığına karşı ABD’nin müttefikleriyle beraber deniz ticaret yollarını açık tutmak için düzenli donanma devriyeleri gezdirmesi nedeniyle Tayvan’ın etrafındaki sular zaten sıcaktı. Buna bir de Ukrayna krizinin yarattığı uluslararası kamplaşmayı eklemek gerekiyor. Pelosi’nin ziyareti bu zemin üzerinde gerçekleşti.

TAYVAN UKRAYNA'YA BENZEMEZ 

Ukrayna krizi ile Tayvan krizi arasında çok sayıda benzerlik ve paralellik kurmak mümkün. Çin kendi vatanının ayrılmaz parçası olarak gördüğü Tayvan’ın Batıya yakınlaşmasını asla kabul etmediği gibi, Ukrayna’dan farklı olarak Tayvan’ın bağımsız bir ülke olma statüsünü 1970’lerden bu yana kararlı bir şekilde yok etti. Bir zamanlar BM Güvenlik Konseyi üyesi olan Çin Cumhuriyeti (Tayvan) şu anda BM sistemi dışında yer alıyor ve sadece çoğu küçük ada devletinden oluşan 13 önemsiz ülke tarafından tanınıyor.

Buna karşılık Çin her ne kadar Tayvan’la birleşme için askeri seçeneklerin masada olduğunu söylese de, Rusya gibi askeri işgal eylemine tevessül edebilmesi gerçekçi değil.

Çin’in Tayvan’a saldırması Ukrayna krizinden farklı olarak sonu felaketle bitecek nükleer bir savaşı tetikleyebilir. Oysa ABD ve NATO Ukrayna’da nükleer bir savaşa yol açacak bir askeri müdahalede bulunmayacaklarını açık açık ilan ettiler. Tayvan’da ise durum hayli farklı. Tayvan, Kore, Japonya ve Filipinler’le beraber Batı Pasifik’te ABD için bir güvenlik şeridi oluşturuyor. Bu şeridin bir şekilde kırılması Vaşington’un gözünde Guam ve Hawaii başta olmak üzere Pasifik’te kendi güvenliğini doğrudan etkiyecek bir zaaf olarak görülüyor. Ayrıca Tayvan’ın Çin karşısında yalnız bırakılması Pasifik’teki en önemli müttefikleri Güney Kore ve Japonya nezdinde ABD’nin inanırlığını hiçe indirger.

ÇİN ZAMANA OYNUYOR

Çin bakımından durum farklı. Çin zamana oynuyor. Kendini yükselen, ABD’yi ise gerileyen güç olarak gören Çin zamanın lehine çalıştığına inanıyor. Esasen askeri güçler dengesi de Çin’in ABD’yi askeri bakımdan karşısına alması için uygun değil. Çin donanması gemi sayısı bakımından sayıca ABD’den büyük görünse de iş niteliğe geldiğinde ABD’nin elindeki donanma gemileri Çin’den çok daha üstün. Örneğin Çin’in elindeki vasat nitelikteki 3 uçak gemisine karşılık ABD’nin gelişmiş 11 uçak gemisi var. ABD’nin en büyük ve modern uçak gemisi Ronald Reagan şu anda Tayvan civarındaki sularda konuşlu. Bu geminin kardeşi Harry S. Truman ise Ukrayna krizi nedeniyle Akdeniz’de bulunuyor. ABD hava kuvvetleri, stratejik füzeler, nükleer başlıklar konusunda da Çin’den çok daha güçlü konumda. Çin, planlaması tutarsa ancak 2049 yılında ABD’yi askeri alanda yakalayabilecek.

Bu planlamanın da tutacağı kesin değil. Çin ekonomisi yavaşlamaya başladı. Bir zamanlar yüzde 9-10 oranında büyüyen Çin ekonomisi, Covid’in de etkisiyle bu yıl öngörülen yüzde 5,5 büyüme hedefini tutturamayacak. Çin’in önündeki sorunlardan en önemlilerinden biri de Çin nüfusunun hızla yaşlanması ve küçülme eğilimine girmesi. Tek çocuk politikasıyla demografik dengeleri bozulan Çin’de başlayan nüfusun durma ve azalma eğilimleri şimdi üç çocuğa izin verilmesine rağmen geri çevrilemiyor. Nüfustaki küçülme Çin ekonomisinin büyümesini olumsuz yönde etkileyecek.

ÇİN'İN YANITI, TAYVAN'IN MEMNUNİYETİ 

Çin’in tehditlerinin aksine Pelosi’nin Tayvan’a engellemeyle karşılaşmadan kolayca gidebilmesi, buradan Tayvan’ın egemenlik hakları ve demokrasisi konusunda güçlü mesajlar vermesi ve Cumhurbaşkanı Tsai tarafından ülkenin en yüksek sivil nişanıyla ödüllendirilmesi, Mao’dan sonra ilk kez üçüncü bir beş yıllık dönem için görevde kalmaya hazırlanan Çin lideri Xi Jinping bakımdan önemli bir kamuoyu yenilgisi oluşturuyor.  

Pelosi’nin cüretkâr eyleminin Çin tarafından yanıtsız bırakılması beklenemezdi. Nitekim ziyaretten hemen sonra Çin Tayvan karasularının başladığı 12 millik deniz sahası sınırlarındaki altı ayrı bölgede gerçek mühimmat kullanarak deniz, hava ve stratejik füze birlikleri tarafından askeri tatbikatlar yapacağını açıkladı. Hipersonik ve balistik füzelerin atıldığı, en modern uçakların ve gemilerin gerçek mühimmat kullanarak Tayvan’ın karasularını ve hava sahasını ihlal ettiği bu tatbikatlar yüzünden Tayvan’ın sivil havacılığının ve deniz taşımacılığının olumsuz etkilendiği bildiriliyor. Buna rağmen Taipei’deki Tsai Ing-wen iktidarı Pelosi’den aldığı destekten memnun. Tayvan kamuoyundan da aksi bir ses yükselmedi.

Pelosi’nin ziyareti Tayvan’ın etrafında olduğu kadar, başta Güney Çin Denizi olmak üzere Pasifik’te suların biraz daha ısınmasına yol açtı. Umalım Çin’in askeri tatbikatları sırasında daha büyük bir krizi tetikleyecek bir kazaya meydan verilmesin.   

(*) E. Büyükelçi