Çiftçiler Ankara'da: Kefillerle birbirimizi vuracağız

Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçlarının son yapılandırma günü yaklaşan üreticiler yine Ankara’da seslerini duyurmaya çalıştı. Bir çiftçi, "Kefillerle birbirimizi vuracağız" diyerek dert yandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ankara'ya gelerek Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği önünde toplanana çiftçiler, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle para kazanamadıklarını, borçları nedeniyle de geçinemediklerini söyledi. Çiftçiler, Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Bankası ve özel bankalara olan borçlarının 5 eşit taksite bölünerek faizlerinin silinmesini istedi.

Amasya’da çiftçilik yaparak geçimini sağlayan 75 yaşındaki Fahri Kara, 200 bin lira borcu nedeniyle 2 dönüm serasını sattığını söyledi. Borcun sadece faizini kapatabildiğini belirten Kara, “Anamdan doğalı çiftçilikle uğraşıyorum. Ne ana var ne baba var. Aylık yok. Hiçbir şey yok. Girdiler çok fazla, nasıl satacaksın? Bir domatesin fidesi 7 lira olursa masrafı ancak karşılayabiliyorsun. 150 bin lira masrafım oldu bu sene. Kazandığım 80 bin lira. İki dönüm tarla sattım, kurulu serayı verdim onun yüzünden” diye konuştu.

Bursa’dan gelen çiftçi Sami Yıldız ise “Tarım Kredi mağduruyuz. Ziraat Bankası mağduruyuz. Faizlerimiz yükseldikçe yükseldi. Borçlarımızı ödeyemiyoruz. Bu altıncı gelişim benim buraya. 14 bin lira kredi çektim Tarım Kredi’den, 8 bin lira kefilliğimden kesildi. Benden 5,5 (bin) lira daha istiyorlar şu an. Geri kalan 17 bin lirayı da 3’e bölecekler. Bir torba gübre 250 lira. Yem 180 lira” dedi.

'ZARAR, ZARAR, ZARAR. ALDIĞIM MAHSÜL GÜBRE PARASINI ÖDEMEDİ'

Hayvancılıkla uğraştığını söyleyen çiftçi, yem fiyatları nedeniyle hayvanlarını sattığını, Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcunu 3 yıldan beri ödeyemediğini söyledi. Yıldız, “Talebimiz; faizler silinsin, ana paramız ödeyebileceğimiz şeklide bölünsün. Biz borcumuzu inkar etmiyoruz. Ekme durumumuz kalmadı artık. Ben her sene 100 dönüm arazi ekiyorum. Ama ekmeyeceğim bundan sonra. Nasıl ekeyim. Zarar, zarar, zarar. Aldığım mahsul gübre parasını ödemedi” diye konuştu.

Sivas Yıldızeli ilçesinden Ankara’ya gelen Mahmut Akkaya da “Gübreyi alıyoruz yüksek fiyatla. Mazotu alıyoruz yüksek fiyatla. Taban fiyattan esnafa vermiş, insafına kalmış durumdayız. Şu anda da esnaf fiyatı tekrar aşağı çekmiş durumda. Gübre yükselirken mazot yükselirken bizim mahsullerimizin fiyatı düşüyor. Biz ektikten, biçtikten sonra çalışarak kaybeden kesimiz. Traktörümü borcum olduğundan satamıyorum. Borcumu kapatamıyorum” dedi.

'AİLELER BİRBİRİYLE HUSUMETLİ OLACAK'

Bir yıl sonra 60 bin liralık borcunun 160 bin liraya çıktığını belirten Akkaya, “Yatırdığımız paralar buharlaştı, uçtu gitti. Borcumuz halen yükseliyor. Kefillerle birbirimizi vuracağız. Cinayet çıkacak. Aileler birbiriyle husumetli olacak. Fedakarlık yapılacaksa biz çiftçiler yapalım. Ama bu gölün suyunu kurutmayalım. Bu kambur, artık daha kamburlaşmıyor, gitmiyor” diye konuştu.

Traktörünün yedieminde bir yıldır bağlı olduğunu, geri almak için ödeyecek gücü olmadığını belirten Akkaya, “Gübreyi aklımdan geçirmiyorum bile, çünkü alacak güç yok. Yüzde yüz Mevla’dan verim olsa hasatta, maliyet girdilerinin yüksekliğinden dolayı para kazanmak mümkün değil. Zaten çalışırken kaybediyoruz” dedi.

'BEN REİSE GÖNÜL VERMİŞ BİRİSİYİM AMA REİS SESİMİZİ DUYMADI'

Çiftçiler adına açıklama yapan Ömer Sarı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslerini duyurmaya geldiklerini belirterek şunları söyledi:

“Ankara’ya geliş sebebimiz neydi?  Çiftçilerin girdi maliyetleri. Ürünlerin satılmaması. Çiftçilerin, Ziraat Bankası’na, Tarım Kredi Kooperatifi’ne, diğer özel bankalara olan borçlarından dolayı burada hükümetimize, iktidara, yetkililere, Sayın Cumhurbaşkanı’na sesimizi duyurmaya geldik. Biz iktidarı yıpratıyormuşuz gibi bir algı oluştu. Ben Reis’e gönül vermiş kişilerden biriyim ama Reis bizim sesimizi duymadı.

Çiftçilerimizin girdi maliyetleri o kadar pahalı ki bugün üre gübresinin tonu 7 bin lira. Biz çiftçi olarak Sayın Cumhurbaşkanı’ndan borçların 5 yıla yapılandırılıp, faizin tümünün silinip 5 yıla ertelenmesini istiyoruz.” (ANKA)