CHP'li Balaban: Önemli olan oy alamadığımız bölgelerde çalışma yapmak

CHP Manisa İl Başkanlığı görevinden istifa ederek milletvekili aday adayı olan Semih Balaban'la güncel siyasi atmosferi konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Namık Alkan - Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı tarafından aralık ayı sonunda yapılan açıklamada, 40 il başkanı ve 39 ilçe başkanının 2023 yılında yapılacak seçimlerde milletvekili aday adayı olmak için istifa ettiği belirtildi. Ege Bölgesi'nde de İzmir başta olmak üzere birçok ilde il ve ilçe başkanları görevinden ayrılırken, milletvekilliği aday adaylığı için istifa eden isimlerden biri de CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban oldu.

2015 seçimlerinde CHP Şehzadeler İlçe Başkanı olan Balaban, 2017 yılından bu yana da CHP Manisa il başkanlığı görevini yürütüyordu. 25 Aralık günü görevinden istifa ederek milletvekili aday adayı olan Balaban ile Manisa yerelinin durumunu, seçmeni ve iç politikayı konuştuk.

'HİÇBİR ZAMAN MİLLETVEKİLİ ADAYI VEYA ADAY ADAYI OLMADIM'

İstifa kararını verirken motivasyonunuz neydi? Aklınızda eskiden de milletvekili olma fikri var mıydı?

Ben hiçbir zaman milletvekili adayı veya aday adayı olmadım. 2018 seçimlerinde de il başkanıydım. O dönemde de il başkanları Türkiye'nin değişik yerlerinden istifa ettiler ve milletvekili aday adayı oldular. Ama ben o zaman düşünmedim. Bu dönem yıllardır birlikte siyaset yaptığımız arkadaşlarımızın, tabanımızın, örgütümüzün öneri ve desteğiyle Ankara'da hem Manisa'nın hem partinin sesi olmak için arkadaşlarımızdan, tabandan aldığımız güç ve destekle aday adayı oldum. Bizler her şeyden önce tabana inanıyoruz. Siyasetin tabandan tavana doğru yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz.

Sözün, yetkinin ve kararın tabanda olması gerektiğine inanarak bir örgütsel bütünlükle siyaseti temel felsefe ilke edindik. Ben her zaman şuna inandım; Cumhuriyet Halk Partisi'nde örgütlü mücadele yaptığınızda çok daha başarılı olursunuz. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi'nden gelip geçeceğiz Cumhuriyet Halk Partisi okyanusunda bir damdayız. Cumhuriyet Halk Partisi kurumsal olarak 100 yıldır kalıcı bir kimliğe sahip ve 100 yıl da geçse 200 yıl da geçse bu kimliği bu kurumsallığı devam edecektir. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi'nde toplumsal dönüşüm için siyaseti hedefliyoruz. Mutlaka görevimiz esnasında onlarca yüzlerce insana dokunduk. Denizyıldızı misali onları kurtardık. Ama bu sorunu çözmüyor.

Sorunun çözümü sistem değişikliğinde. AKP'nin 20 yılda ülkeyi getirdiği yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklara son vererek bunun yerine toplumsal eşitliğe dayalı sosyal ve ekonomik adaletin egemen olduğu, liyakate ve adalete dayalı bir toplumsal düzeni kurmak benim için en önemli görevlerden biridir. Bu mücadelenin bir parçası olmak için aday olduk. İnsan tek başına hiçbir şey yapamaz. Ama örgütlü mücadelede her şeyi yapabilir. Toplumsal düzeni CHP öncülüğünde pozitif anlamda değiştirebildiğimiz kadar değiştireceğiz. Yani sosyal ekonomik adaletin egemen olduğu toplumsal eşitlik temelinde, liyakate ve adalete dayalı bir ülke yaratmak için o kadroların içinde yer almak amacıyla milletvekili aday adayı oldum.

'PARLAMENTODA EĞİTİMCİLERE İHTİYAÇ VAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM'

Eğer seçilirseniz düzeni değiştirmek için mi mücadele edeceksiniz? Yani hedefleriniz neler?

Ben bir eğitimciyim. Bir ülkenin dönüşümünde eğitim çok önemli rol oynar. 1980 öncesi sol-sosyalist hareketin bu kadar güçlü olmasının en temel noktası öğretmen hareketiydi. Rahmetli annem de Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesiydi. TÖB-DER'in gücü her şehri değiştirip dönüştürüyordu. Her köyü değiştirip dönüştürüyordu. Yani eğitim bir dönüşümde olmazsa olmaz bir olgudur. Ben de bir eğitimci olarak Türkiye'deki eğitimdeki büyük sorunların çözümünün bir parçası olmak için ve eğitimde toplumsal hedefe ulaşmak için aday adayı oldum. En önemlisi Manisa'da yıllardır parlamentoya bir eğitimci gitmedi. Bu makus talihi değiştirmek için eğitimci kimliğimle de aday adayı oldum. Parlamentonun da eğitimcilere ihtiyacı var diye düşündüm.

'İL BAŞKANLIĞI DÖNEMİMİZDE HEP SAHADA OLDUK'

Manisa büyük bir şehir ve birçok ilçeye sahip. Farklı nüfus kategorilerinin olduğu bir bölge. Bu sahada nasıl bir çalışma yürütmeyi planlıyorsunuz?

Beş yıl boyunca yani il başkanlığı dönemimizde hep sahada olduk. Somut örnek verecek olursak, ikinci il başkanlığı döneminde Demirci ilçesi Manisa'nın en uzak ilçesidir ve uzaklığı 192 kilometredir, biz 19 defa buraya gittik. Sıfır oy aldığımız köylere ağırlık verdik. Önemli olan zayıf olduğunuz, CHP'nin oy alamadığı bölgelerde çalışma yapmaktır. Çünkü sayın genel başkanımızın da talimatı, güçlü bölgelerden çok CHP'nin oy alamadığı CHP'nin zayıf olduğu bölgelerde çalışmak. Demirci, Gördes, Köklübaşı, Kula, Selendi gibi bölgelerde partimizin bir gücü var ama diğer bölgelere nazaran güçsüz durumdayız. Buralarda sürekli hem esnaf çalışması hem üye çalışması hem kırsal alanda köy çalışması yaptık. Nerede bir sorun varsa onlara eğildik. Milletvekili aday adaylığı döneminde de bireysel olarak çalışacağız. Aday olduktan sonra da örgütsel toplu bir çalışmayı birlikte örgütümüzde gerçekleştireceğiz. Milletvekili aday adayı olmak bireyseldir ama aday olduktan sonra partinin emrindesiniz. Aday olduktan sonra da örgütlü çalışmayı en iyi şekilde yapacağız.

'MANİSA'DAKİ EN TEMEL SORUN İŞSİZLİK'

Manisa'da göze çarpan en temel sorunlar sizce neler?

Manisa'da en temel sorun üniversite mezunlarının işsiz olmasıdır. Bu yıllardır uygulanan yanlış eğitim politikasının, yanlış okullaşma politikasının bir sonucudur. Bizde yıllardır mesleki eğitime, teknik eğitime, ara eleman eğitimine önem verilmedi. İnsanlar üniversiteli oldu. Üniversiteli işsiz o kadar çok ki siz onlara farklı bir alanda iş sunduğunuzda da haklı olarak "Ben 4 yıl üniversitede okudum, 4 yıl boşuna mı dirsek çürüttüm" diyor. İş konusunda bir rezervleri oluyor. O anlamda Manisa'da ve tüm Türkiye'de en büyük sorunların başında üniversiteli işsiz sorunu geliyor. Bugün her üç üniversite mezunundan biri işsiz ve önümüzdeki 5 yıl dolmadan göreceksiniz bu eğitim anlayışı ile bu eğitim politikalarıyla her iki üniversite mezunundan biri işsiz olacak. “Ev gençleri” diye bir kavram oluşmak üzere. Bir de doğal olarak hayat pahalılığı, ekonomik kriz, esnafın durumu, üreticinin emeğinin karşılığını alamama durumu da temel sorunlar arasında.

Kentinizde de Celal Bayar Üniversitesi'nde okuyan 50 bine yakın öğrenci var. Yani üniversiteler sizce daha çok 'işsiz' mi yetiştiriyor? İş bulamayan öğrencilerden size gelip müracaat edenler oldu mu?

Burada iş talepleri, işsizlik çığlıkları var. Yalnızca iş için değil değişik taleplerle gelen gençlerimiz de var. Her türlü sorunda bize geliyor insanlar. Ama en temel sorun dediğim gibi üniversite mezunu işsizler.

'FİRMALAR MHP BELEDİYELERİ DÖNEMİNDE GİRDİLER'

Biliyorsunuz özellikle Alaşehir ve Salihli ilçelerinde JES’lerle tarım alanları işgal ediliyor. Yine Salihli'de iki bölge çöp ve biyogaz tesisine karşı halkın direnişine tanık oldu. Sizin bu meselelere karşı yaklaşımınız nedir? Vekil olduğunuzda bunlarla ilgili bir çalışmanız olacak mı?

Bizim her şeyden önce çevreye önem ve değer veren bir parti programımız var. Ama biz özellikle körü körüne bu JES'lere karşı çıkmıyoruz. Diyoruz ki bunu en son teknoloji ile yapın. O çıkarttığınız suyu 500 metrede toprağa, doğaya bırakmayın. 2 bin metrede rejeksiyon yapın, çıkardığınız yere geri gönderin. O zaman ciddi bir sorun olmaz. Ama burada bu işi yapan firmalar kâr hırsıyla, giderlerini azaltmak hırsıyla bunları yapmıyorlar. Tamamen vahşi bir kapitalizm anlayışıyla bunları gerçekleştiriyorlar. Bilimden, teknolojiden uzaklar. Biz buna karşıyız. Siz gerçek anlamda bunu yaptığınızda o suyu tekrar çıktığı noktaya verdiğinizde bunlar ciddi bir sorun olmaktan çıkar. Biz her konuda çevreye duyarlı olsak da bazı gerçekleri kabul ediyoruz. Bilim ve teknoloji ışığında bunlar yapılacaksa evet diyoruz ama yağma düzeniyle yapılacaksa da 'Yağma yok' diyoruz.

Manisa'da durum çok kötü ancak bizden daha kötüsü Aydın'da. Sultanhisar'da Buharkent'te alan kalmamış. Manisa'da da bu şekilde yapılıyor. Biz doğayı hiçe sayan vahşi bir kapitalizm anlayışıyla yapılmasına izin vermiyoruz. Mesela Sarıgöl'e bir türlü giremediler. Orada hem partimizin direnişi hem de halkın direnişi şirketleri engelledi.

Sarıgöl'e giremeyen şirketler Alaşehir'e, Salihli'ye nasıl girdi?

Alaşehir'e, Salihli’ye MHP’li belediyeler döneminde girdiler. Özellikle de MHP'li belediyelerden çok ciddi destek gördüler. Bizim belediyemiz döneminde başlayan bir şey değil. Bu MHP'li belediyeler döneminde söz konusu oldu. O dönem MHP bunlara izin vermiş, CHP de bunu feshedemiyor. Ama bu konuda bizim başkanımız Ahmet Öküzcüoğlu çok duyarlı ve yenilerinin açılmasına onay vermiyor. Adeta direniyor.

'GÖNLÜMÜZDEN GEÇEN KILIÇDAROĞLU'NUN ADAY OLMASI'

Altılı Masa çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin ortak adaylık ve aday konusunda düşünceleriniz neler?

Altılı Masa, Türkiye’yi AKP-MHP blokundan kurtaracak en önemli alternatiftir. Altılı Masa'da her parti sorumluluğunun bilincinde. Bu konuda hiçbir partinin Altılı Masa'da sorun çıkaracağını düşünmüyorum. Sorun çıkaran kaybeder, sorun çözen kazanır. Mütevazi olan, olaylara sorun çıkarıcı değil de sorun çözücü yaklaşan, fedakarlık yapan kazanır. O nedenle Altılı Masa'daki siyasi parti liderlerinin bu konuyu sorunsal boyuta taşıyacağını düşünmüyorum. Bizim, CHP olarak, tabii ki gönlümüzden geçen genel başkanımızın cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Anasının ak sütü gibi helaldir. Kendisi bütün bu masanın da ittifakın da baş mimarıdır. Bu anlamda devleti de liyakat içinde herkese eşit mesafede yöneteceğinden en küçük bir şüphemiz yoktur. Şunu da yine belirteyim; Recep Tayyip Erdoğan sadece AKP'lilerin ve MHP'lilerin cumhurbaşkanıdır. Halkın tamamını temsil etmemektedir. Ama sayın genel başkanımız cumhurbaşkanı olduğunda 85 milyonun cumhurbaşkanı olacaktır. AKP'lilerin ve MHP'lilerin de saygı duyduğu, onların da teveccühünü kazanan bir cumhurbaşkanı olacaktır. Çünkü insan ayrımı, parti ayrımı yapmamaktadır. Biz AK Parti-MHP seçmenine karşı değiliz. Biz AK Parti'nin MHP'nin uyguladığı yanlış politikalara karşıyız. Onları kucaklayıcı bir dil AKP-MHP blokunun çatlamasında en önemli olgulardan biri olacaktır.

Biz Altılı Masa kimi gösterirse amasız, fakatsız destekleriz. Gönlümüz Kemal Bey'den yana bu çok açık. Ama kim çıkarsa tüm gücümüzle sonuna kadar çalışacağız

'HDP 6 MİLYONDAN OY ALMIŞ MEŞRU BİR PARTİDİR'

Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı'nın dışında kalan bir seçmen kitlesi de var. HDP'nin de içerisinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı var. HDP'nin tek başına aday çıkaracağı da gündeme geldi. Sizin bu konuda düşünceleriniz nedir?

HDP 6 milyondan fazla seçmenin oyunu almış meşru bir partidir. Bunun üzerine konuşmaya hiç gerek yok. Ayrı bir ittifak oluşturdular. O da en doğal haklarıdır. O konuda da bir şey demek haddimize değil. Ama seçim ikinci tura kalır ise HDP’nin en önemli kilit partilerden biri olacağını herkes söylüyor. 'Adayımızı müjdeleyeceğiz' diye açıklama yaptılar. Biz şimdi HDP'ye istikamet çizmek durumunda değiliz. HDP ve bileşenleri istediği gibi karar alabilirler. Bizim o konuda bir şey söylememiz hadsizlik olur.

'AKP'NİN 2015'TEKİ GİBİ KİTLE TABANI YOK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kaybetse de koltuğunu bırakmayacağı yönünde tabanda tartışmalar da söz konusu. Önümüzdeki günlerde 7 Haziran -1 Kasım seçimleri arasında olduğu gibi kaotik bir ortam yaşanabilir mi?

Öyle bir gerginlik beklemiyorum. Normal seçimler kesinlikle yapılır. AKP için 'İstanbul'da kaybetse İstanbul'u bırakmaz' da deniyordu. Nasıl bıraktıysa burada da demokratik bir şekilde AKP tasfiye edilir. Özellikle de altını çizeyim; 2015'te AKP'nin hâlâ güçlü bir kitle desteği ve tabanı vardı. Ama şu an AKP'de o kitle tabanı yok. Sadece AKP'ye çıkar ilişkisi ile bağlı olanlar ve sadece AKP'yi bir siyasi motif olarak görüp o siyasi ideolojisine körü körüne bağlı olanlar var. AKP'deki o eski masumane, temiz kitle desteği yok. Biz AKP'ye her oy veren seçmene kötü gözle bakamayız. Onlar da değişik nedenlerden dolayı AKP'ye oy vermiştir. Biz onları yok sayamayız. Şimdi sevinerek söylüyorum AKP'nin o eski kitlesi kalmamış durumdadır.

'KARŞILIĞINI HEP BERABER ALACAĞIZ DİYE UMUYORUM'

Manisa'da Kürt illerinden gelen seçmenler de yoğunlukta. Mevsimlik tarım işçilerinin de yoğun olduğu bir bölge. Siz CHP olarak toplumun tüm kesimlerinden oy alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Tabii ki yaşamda ne ekerseniz onu biçersiniz. Emek en yüce değerdir. Ne kadar emek harcadıysanız o kadar oy alırsınız. Benim bu bölgede 47 yıllık bir emeğim var. 13 yaşından beri ben sol, sosyal demokrat toplumsal mücadelenin içinde bir insanım. İnsan ayırmadan herkese dokundum. Hiçbir zaman insanların etnik, dini, siyasi kökenine bakmadım. Gücüm neye yetiyorsa yardımcı olmaya çalıştım. İnsanları kategorize etmedim ve her insana insan gözüyle baktım. Biz niye solcuyuz? Bizim için dünyada dil, din, ırk ayrımı yoktur. İyi şeyler ektik bunun karşılığını da hep beraber alacağız diye umuyorum.

Biz il başkanı olduğumuzda bir tane belediyemiz yoktu. Şimdi üçü büyük olmak üzere Manisa'da 4 tane belediyemiz var. Bu anlamda da biz iyi şeyler yaptık halkımızın da hangi görüşten olursa olsun bize teveccüh göstereceğini düşünüyoruz. Ama tabii ki son kararı halkımız verecek. Önce bu konuda halkımıza teşekkür borçluyuz. Halkımızı hiçbir zaman kategorize etmeden onlara her zaman gücümüz yettiğince sahip çıktık. İnsanlarla ilgilenirsiniz ama sorunu çözemeyebilirsiniz. Önemli olan o insanı bir değer olarak görüp o insanlarla ilgilenmektir.