CHP'den Soylu-Gül atışmasına yorum: Ergenler gibi klavye kavgasına tutuşuyorlar

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün arasındaki atışma için "Sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi, birbirleriyle klavye kavgasına tutuşuyorlar" dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, parti merkezinde basın toplantısı düzenledi. Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Faik Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül arasındaki polemiği eleştirdi. 

Partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Sözcü Öztrak, Gelecek Partiki Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile gazeteci Orhan Uğuroğlu'na yapılan saldırılara dikkat çekerek, "Bugün, 21. yüzyılda adalet terazisi kırılan Türkiye’de, çeteler ülkenin başkentine inmiş durumda. Çeteler gazetecilere, siyasetçilere pusu kurup saldırıyor" dedi. Öztrak şöyle devam etti:

'KARA MİZAH ÜLKESİNE DÖNDÜ'

"Peki, ülkede bunlar olurken, kendini devlet zanneden hükümetin başı ne yapıyor? Hiçbir şey… Lütfedip, bu hain saldırıları kınayamıyor bile… Hükümetin küçük ortağı ne yapıyor? Küçük ortak, saldırılarla araya mesafe koymak yerine, Karar Gazetesindeki başka gazetecileri hedefe koyuyor. Partilileri ise soruşturmayı yürüten savcıları tehdit ediyor, istikamet çiziyor. Peki, çeteler başkentte kol gezerken, soruşturmayı yürüten savcılar tehdit edilirken, İçişleri Bakanı ile Adalet Bakanı ne yapıyor? Onlar işi gücü bırakmış, sosyal medya üzerinden ergen çocuklar gibi, birbirleriyle “klavye kavgasına” tutuşuyorlar. Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde böyle bir garabet, görülmedi, yaşanmadı. Bu hükümet elinde ülkemiz bir kara mizah ülkesine döndü.

'ALT MAHKEME BERBEROĞLU KARARINA UYMALI'

Adalet Bakanının, ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ dediği gün, hukukta normlar hiyerarşisini alt üst eden, ‘Anayasa mahkemeler tarafından nasıl ihlal edilir’ adlı tiyatroda, yeni bir perde açıldı. Anayasa Mahkemesi, arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, alt mahkeme tarafından ihlal edildiğine, geçtiğimiz yıl eylül ayında karar vermiş, ‘bunu düzeltin’ demişti. Alt mahkemeler, yüksek mahkemenin aldığı bu kararı tanımamış, Anayasa’yı ihlal etmişlerdi. Yüksek Mahkeme, dün bir kez daha ihlal kararını oy birliğiyle yineledi. Mahkemeye bir kere daha ‘bu işi düzelt’ dedi. Adalet Bakanı da ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararı bağlayıcıdır’ dedi. Şimdi Türkiye, Adalet Bakanının iddia ettiği gibi bir hukuk devleti ise, yapılacak bellidir. Alt mahkeme Yüksek Mahkemenin kararına uymalı, yedi ay boyunca gasbedilen millet iradesi kurtarılmalı, milletin vekilinin, milletin sesini duyurma hakkı geri verilmelidir. Bu ülkede 2014’ten bu yana yaşadıklarımız, bize şu gerçeği açıkça gösterdi. Yasaların ve anayasanın askıda olduğu yerde, ekmek de askıda olur.

'CUMHUR İTTİFAKI, ÇAMUR İTTİFAKI OLDU'

Biz ‘aşı yok’ diyoruz. Onlar çıkıyor ‘zillet’ diyor. Biz ‘işsizlik’ diyoruz. Onlar çıkıyor ‘illet’ diyor. Biz ‘millet aç’ diyoruz. Onlar çıkıyor, her konuda iftira atıyor. Milletin derdine derman olamayan Cumhur İttifakı, Çamur İttifakı oldu. On parmağında on kara, sağa sola sürerek, beceriksizliğini saklayacağını zannediyor. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan, cumhurun başkanı olmak yerine, partisinin genel başkanlığını tercih eden Erdoğan, kendisinin sarayından sanal olarak katıldığı ama partililerinin sosyal mesafe tanımadığı kongrelerinde ağzına geldiği gibi konuşuyor. Başta CHP olmak üzere, muhalefete her türlü hakareti ediyor. Biz, Türkiye’yi siyasetsiz siyaset ülkesi haline getirmek isteyen, bu çarpık, kutuplaştırıcı zihniyeti, adaptan yoksun söylemi reddediyoruz.  Cevap vermeye dahi değer bulmuyoruz.

 

'AŞI AK PARTİ ÜYELERİNE ULAŞTI MI?'

Bu arada, AK Parti il kongrelerinde korona korkusu diye bir şey yok. Kongrelerde, sosyal mesafenin esamesi okunmuyor. İnsan manzaraya bakınca; vatandaşa ulaşmayan aşılar, acaba AK Parti üyelerine ulaştı mı diye düşünmeden de edemiyor. AK Parti kongrelerinde bulaşmayan virüs, ne hikmetse, lokantada, kafede, kahvehanede bulaşmaya devam ediyor. Lokantalar, kafeler, kahvehaneler başta olmak üzere, birçok işyeri hala kapalı… Bunları Saray kapattı. Esnaf perişan, esnaf çaresiz… Geçtiğimiz yıl, sarayın çıkardığı genelgelerle, yeme-içme ve eğlence mekânları kapatılmıştı. Lokantalar, restoranlar geçen yıl 117 gün kapalı kaldı. Açık olduğu dönemde de zaman kısıtlaması nedeniyle, çok az çalıştılar. Saray, yasak koydu ama esnafın yasaklar nedeniyle, kaybettiği hasılatı telafi etmedi.  Tüm dünyanın yaptığı gibi, bütçeden gelir desteği vermedi. Devlete yapılacak vergi, prim, kira ödemelerini silmek yerine, faiziyle erteledi. Destek yerine devlet bankaları eliyle faizli kredi verdi. Şimdi Sarayın kapattığı bu işyerlerine, kamu bankalarının icra tebligatları gelmeye başladı. (HABER MERKEZİ)