Çevrimiçi istismar, Instagram yasaklarıyla engellenir mi?
Silikon Vadisi, kârlarını çocuklar üzerinden maksimize etmeyi bir yana bırakıp çocukların güvenliği konusunda artık önemli bir sorumluluk üstlenmek zorunda. Çocuklarda bağımlılık yaratabilecek ürün reklamlarını devre dışı bırakmaları, çocukların zihinsel sağlığı açısından sosyal medyanın tehlikelerini ortadan kaldırmaları ve çocuklara yönelik hedefli reklamları yasaklamaları gerekiyor.
Elisabeth Kübler-Ross ve David Kessler’in birlikte kaleme aldığı Yaşam Dersleri adlı kitaptan not aldığım bir kesit, çalışma masamın bir köşesinde durur hep:
“Başından sonuna kadar hayat bir okuldur. Her kişiye özgü sınavlar ve zorlu mücadelelerle tanımlanır. Öğrenmemiz mümkün olan her şeyi öğrendiğimizde ve öğretebileceğimiz mümkün olan her şeyi öğrettiğimizde eve geri döneriz.”
Bir süredir dijital medya karşısında çocuk haklarının korunması ve güçlendirilmesi konusunda hayat bize çok şey öğretiyor. Çocuklar da, ebeveynler de bu konuda çok zorlu mücadelelerden geçiyor. Kimisi siber uşaklaştırmayla tanışıyor, kimisi çıplaklaştırma teknolojisi yüzünden şantaja maruz kalıyor, kimisi ekranla bilinçsiz şekilde haşır neşir olmasından dolayı zihinsel yetilerinde ciddi bir gerileme yaşıyor.
Henüz öğreneceğimiz her şeyi öğrenmiş, öğretebileceğimiz her şeyi de öğretebilmiş sayılmayız.
Öncelikle de çocukların sosyal medya ve dijital teknoloji araçlarını kullanmalarının çerçevesinin hükümetler değil ebeveynlerin sorumluluğunda olduğunu düşündüğümüzde, bu hayat okulunda daha öğrenecek ve öğretecek çok şey olduğunu da anımsıyoruz.
Google ve Meta’nın Instagram’daki reklamları bizzat çocukları hedefleyen bir hale getirmek üzere kısa süre önce gizli bir anlaşmaya vardıkları anlaşıldı.
Financial Times başta olmak üzere Batı medyası bu konuyu bir süredir yakın markaja almış durumda. Çevrimiçi reklam platformları olarak Silikon Vadisi’nin normal şartlarda iki çetin rakibinin böyle bir işbirliği içerisine girmesi de hayli ilginç aslında.
Buna göre, Google, 13-17 yaş aralığındaki YouTube kullanıcılarını hedeflemek üzere Meta için bir pazarlama projesi üzerinde çalışıyor. Oysa, 18 yaş altındakileri hedefleyen -ve hatta demografiyi bile dikkate alarak geliştirilen- kişisel reklamlar, Google’ın kendi işleyiş kurallarına göre yasak.
Meta daha önce de çocukları Instagram’a çekmek üzere bir YouTube kampanyası yürütmüş, hatta bu konuda Facebook’un eş kurucusu Mark Zuckerberg Ocak ayında ABD Kongresi önünde bir savunma yapmak zorunda kalmıştı. Zuckerberg, bu kampanya sonucunda cinsel sömürü ve istismara maruz kalan çocukların ailelerinden de özür dilemişti. Dolayısıyla herkes ne yaptığının ve yaptıklarının nasıl sonuçlar doğuracağının farkındaydı.
Google ve Meta, geçen yılın sonlarına doğru bu konudaki görüşmelerine başlamışlar. Google, reklam gelirlerini artırmak isterken, Meta da TikTok gibi hızla büyüyen rakiplerine karşı çocukların dikkatini çekip onları kendi pazarında tutmanın yollarını ararken hem de...
Bunun için iki şirket, Fransız reklam devi Publicis’in ABD’deki iştirakı Spark Foundry ile çalışmış ve bu yılın Şubat-Nisan döneminde Kanada’da bir pilot pazarlama programını başlatmış. Bunu da ortaya çıkaran yine Financial Times’ın azimle yürüttüğü araştırmacı gazetecilik başarısı…
Program o kadar başarılı olmuş ki Mayıs ayında da ABD’de denenmeye başlanmış. Şirketler de bunu uluslararası pazarlara doğru genişletmeye ve Facebook gibi diğer Meta uygulamalarını da sürece angaje etmeye karar vermişler.
Ancak pilot programlar haliyle ilk başta küçük ölçekliymiş. Google ise onları Meta ile daha kapsamlı bir ilişki geliştirerek, YouTube ve diğer platformlar üzerinden daha çarpıcı marka reklamlarını da içerecek şekilde daha kârlı bir fırsata dönüştürmek istemiş. Financial Times konunun üzerine gidince, Google, bu iddialar karşısında soruşturma başlattığını açıkladı. Proje şimdilik iptal edilmiş.
Google’ın savunması şu şekilde: “18 yaş altındaki bireylere yönelik kişiselleştirilmiş reklamları yasaklıyoruz. Bu politikalar, teknik güvencelerimizle de desteklenmektedir ve düzgün bir şekilde uygulandıklarını da temin ederiz.” Buna göre, 18 yaş altında hiçbir kayıtlı YouTube kullanıcısının doğrudan şirket tarafından hedeflendiğine dair bir kanıt yok.
Ancak Google’ın da kurumsal açıklamasında kabul ettiği bir yasal boşluk var, zira “satış temsilcilerinin” çalıştıkları reklam ajanslarına bu 18 yaş altı yasağı delecek türden kampanyalar yürütmelerine destek olmamaları için ilave önlemler alacağını da söylüyor Google.
Meta-Google projesinde Spark Foundry, 2023 yılı başında, ortaklarından “Meta IG Connects” isimli bir reklam kampanyası için fikirler toplamaya başlamış. Spark, o sırada Meta’nın pazarlama veri bilimi ekibi adına çalışıyormuş ve Instagram’ı daha fazla “Z Kuşağı” tüketicinin kullanması için stratejiler araştırıyormuş. Demografik açıdan öncelikli hedef kitlesi de 13-15 yaş aralığındaki kesim.
Öte yandan, 2021 yılından beri kâğıt üzerinde çocuklara yönelik daha sıkı koruma tedbirlerini uygulamaya geçiren ve 18 yaş altındaki kişilere yaş, cinsiyet veya ilgi alanları temelinde reklam hedeflemesi yapılmasını engelleyeceğini beyan eden Google, bu politikayı “baypas” etmek için bir arka kapıyı açık bırakmış.
Websitesinde, “yaşı, cinsiyeti, geliri, vs tespit edilemeyen” kişilere yönelik olarak “bilinmeyen” grup diye bir seçenek sunan Google, bu şekilde kullanıcıların tüm kişisel bilgilerini elde eden bir veri setine erişmiş. Sonuç itibariyle, yaş sebebiyle Google araçlarını kullanamayan ve bu sebeple kendisini “bilinmeyen grup” adı altında kaydeden kullanıcıların içinde ağırlıklı olarak 18 yaş altı bireylerin olduğu görülmüş.
Dolayısıyla, reklamlar da bu “bilinmeyen” kategoriyi hedeflemeye başlamış. Özellikle 13-17 yaş aralığındaki bu kesimin TikTok ve Instagram’ı her gün yoğun şekilde kullanması ise, sürecin daha farklı bir boyuta kaymasına ve işbirliklerine giden yolu aralamış.
Dijital cihazlarda “push notification” denen bildirimlerin sınırlandırılması gerekiyor, çünkü bu bildirimler çocuk kullanıcıların cihazlarına anlık olarak gönderildikçe yeni içerikler, reklamlar, teklifler gibi alanlarda bilgiler veriliyor ve çocukları sömüren reklam pastasının dilimleri şeklinde reklamlar peşi sıra geliyor.
ABD Senatosu’nda iki hafta önce önemli iki yasa tasarısı, iki partinin de uzlaşısıyla kabul edildi: Çocukların Çevrimiçi Güvenliği Yasa Tasarısı (KOSA) ve Çocukların ve Ergenlerin Çevrimiçi Mahremiyetinin Korunması Yasa Tasarısı (COPPA 2.0). Türkiye’de halen bu konuda herhangi bir yasal hazırlık girişimi olmaması ise ayrı bir endişe kaynağı.
COPPA 2.0, çevrimiçi şirketlerin 13-16 yaş aralığındaki kullanıcılar hakkında onayları olmaksızın kişisel bilgi toplamasını kısıtlıyor. Hedefli reklamları yasaklıyor ve gerek ebeveynlerin gerekse çocukların kolaylıkla kullanabileceği ve kişisel bilgilerini hızlıca silebilecekleri bir düğme geliştirilmesi zorunluluğu getiriyor. Ayrıca bu yasa tasarısı neticesinde Federal Ticaret Komisyonu bünyesinde tamamen bu konulardan sorumlu bir Gençlere dair Pazarlama ve Mahremiyet Birimi kuruluyor.
KOSA ise, çevrimiçi platformlardan çocuklar konusunda daha özenli davranmalarını talep ediyor; sorumluluğu çocuklara yüklemek yerine çocuklar için en koruyucu ayarları kendiliğinden devreye sokmalarını şart koşuyor ve kişiselleştirilmiş algoritma önerilerine dahil edilmeme konusunda çocuklara seçenek veriyor.
Temsilciler Meclisi’nde kabul edilip Başkan’ın da imzalamasının ardından yasalaşacak olan bu iki tasarıya göre, sosyal medya platformları, çocukları zararlı çevrimiçi içerikten korumak konusunda çok daha büyük bir özen göstermekle yükümlü kılınıyor; çocuklarda bağımlılık yaratabilecek ürün reklamlarını devre dışı bırakmaları, çocukların zihinsel sağlığı açısından sosyal medyanın tehlikelerini ortadan kaldırmaları ve çocuklara yönelik hedefli reklamları yasaklamaları isteniyor.
2022 yılından beri sürekli ABD gündeminde olan bu yasal süreç bize ayrıca bu zamana dek teknoloji şirketlerinin algoritmalarının nasıl çalıştığını ve bu algoritmaların çocukları nasıl etkilediğini de görmemiz açısından altın tepside sunulmuş bir fırsat. Örneğin 2022 yılında sadece ABD’de sosyal medya şirketleri çocuklar ve ergenleri hedefleyen reklamlardan 11 milyar dolar gelir elde etti.
Dolayısıyla, Silikon Vadisi, kârlarını çocuklar üzerinden maksimize etmeyi bir yana bırakıp çocukların güvenliği konusunda artık önemli bir sorumluluk üstlenmek zorunda.
Geçen sene ABD’deki 33 eyalet savcısı, 233 sayfalık bir dilekçe hazırlayarak Meta’ya dava açmış, çocuklara yönelik olarak onların dopamin düzeylerini artırmak suretiyle “manipülatif” uygulamalarda bulunmakla, çocukların psikolojisini bozmak pahasına onlar üzerinden gelir elde etmekle suçlamıştı.
Federal Ticaret Komisyonu da, mevcut gizlilik düzenlemelerine yeni bir güncelleme getirerek Meta’nın çocuk kullanıcılar üzerinden ciddi bir kâr elde etmeye çalıştığı gerekçesiyle şirketi yasaklamak üzere bir takım girişimlerde bulunuyor.
Öyle ki tüm bu restleşme ve kamuoyundaki eleştirel tutum, 2021 yılında Instagram’ın 13 yaşından küçüklere yönelik olarak “çocuk” versiyonunun başlatılması yönündeki planların rafa kalkmasına yol açtı.
Bir yandan da 2021 yılında Meta’dan ayrılan Frances Haugen isimli bir çalışanın Instagram üzerinden kız çocukların zihinsel sağlığının ciddi şekilde bozulduğuna, çocuklarda “beğenilme” arzusuyla yeme bozuklukları yaratıldığına dair şirket içi verilerini kamuoyuna sızdırması, işin tuzu biberi oldu.
Hayat baştan sona bir okul… Montaigne’in de dediği gibi, “eğitimli bir halkı herhangi bir tarafa yönlendirmek kolaydır, sürüklemek zordur, yönetmek basittir, köleleştirmek ise imkansızdır.” Hem örgün eğitimi hem de aile içi eğitimi kapsayan bu eğitim sürecinde, çocukları ilgilendiren tüm çağdaş sorunları ve risk faktörlerini göz önünde bulunduran bir bilinçlendirme gerekiyor. Bu açıdan Batı’da birçok farklı konu başlığında yıllardır devam eden yasal girişimler ve sosyal hareketler, Türkiye için de yol gösterici birer rehber niteliğinde.
Sosyal medya kullanımının en yoğun olduğu 15 ülke arasında yer alan, nüfusun yüzde 73’ünün sosyal medya kullandığı, 20 milyonun üzerinde Twitter (yeni ismiyle X), 57 milyonun üzerinde Instagram, 37 milyonun üzerinde de TikTok, 34 milyon Facebook kullanıcısının olduğu, Instagram kullanımında dünyada beşinci sırada olan Türkiye, bu konuyu ne kadar önemsiyor?
Bir gecede “ben yaptım oldu, çünkü yapabiliyorum” diyerek getirilen Instagram yasaklarıyla, YouTube içerik kısıtlamalarıyla mı çocukları koruyacağız, yoksa ABD’nin yaptığı gibi yıllardır sosyal medya şirketlerini çocuk dostu bir çerçeveye yerleştirmek adına atılan ciddi yasal adımları kendi bağlamımıza uyarlayarak mı?
İşte bütün mesele bu... Biz bu ülkenin çocuklarını ne kadar seviyor ve önemsiyoruz?
Menekşe Tokyay Kimdir?
Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.
Aklın kötümserliğini iradenin iyimserliğiyle telafi etmek 22 Eylül 2024
Elsa Niego’yu nasıl bilirdiniz? 15 Eylül 2024
Mengen Akreditasyonu yerine çocukların tokluk akreditasyonu 08 Eylül 2024
Çocuk yaşta evliliklerin sonrası sessizlik 01 Eylül 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI