Candan İşcan: Bir kitapta ilk dikkati çeken şey kapak

Bir süredir kitap kapağı tasarımı ve oyun illüstrasyonu yapan Candan İşcan'la kapak tasarımını, tasarımın sanatla ilişkisini ve beslendiği kaynakları konuştuk. İşcan, "Kapak kitapla ilgili bir ipucu niteliğinde, farklı arka plan rengi bile bir kapakta tüm duyguyu değiştirebiliyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 1987 yılında Ankara doğan Candan İşcan, lisans ve yüksek lisans eğitimini İ.D. Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde tamamlar. 2013 yılında İstanbul’a taşınır. NTV Tarih Dergisi’nde görsel yönetmen olarak çalışmaya başlar. “5 ay sonra, yaptığımız Gezi Parkı olayları özel sayısı sebebiyle dergi kapatıldı ve yolumuza bağımsız olarak devam ettik” diyen ve 3 sene kadar dergide çalışmaya devam eden İşcan, aynı zamanda freelance olarak farklı sektörlerden işler almaya başlar. Kitap kapağı sektörüne de bu yıllarda girer. Bir yandan atölyesinde kendi sanat çalışmalarımı yürütürken, 2015 yılında Mamut Art Project’e katılır. 2019 yılında ilk kişisel sergisini açar. Şu anda freelance olarak kitap kapağı tasarımı ve oyun illüstrasyonu yapan İşcan, bir yandan da Aralık 2020’de yapacağı ikinci kişisel sergisi için çalışıyor.

Candan İşcan

Her kitap tasarım süreci bir yolculuktur da aslında... Nasıl gelişiyor süreç? Bu süreçte değişen ve dönüşen şey ne oluyor?

Kitap kapağı tasarımı süreci elbette ki metin ile başlıyor. Tasarımcının işi, yazarın metnine en iyi şekilde eşlik edecek, okuyucuda merak uyandırıp, sayfaları karıştırmasına sebep olacak görsel ifadeye ulaşmak. Metin ile yeterince sağlam bir ilişki kurulduğunda, görsel fikirler ortaya çıkabiliyor. Bu noktadan sonra, teknik ve materyal seçimi, renk paleti belirleme vb. gibi süreçler başlıyor. Bu süreçte tasarımcının algısı çok önemli ve aslında karşılaştığımız tüm olgular bu algıyı değiştirip, dönüştürüyor. Kapağını yapmak üzere okuduğum her kitap, yaptığım her araştırma, öncelikle beni ve algımı değiştiriyor. Bende olan değişim ve dönüşüm de yaptığım tüm işlere yansıyor.

Tasarım, özü itibariyle görsel sanatların bütün öğelerinin de bir sonucu nihayetinde... Özellikle resim, fotoğraf ve grafik bu ilişkinin en gözdeleri... Sanat geçmişi ve tasarımcı arasındaki bağlamı nasıl yorumluyorsunuz? Gelenek ve sanat anlayışı tasarımcıya nasıl katkı sağlıyor?

Tasarım yaparken, görsel sanatların hangi öğelerinin kullanılacağına tasarımcı karar verir. Tasarımcının, eğitimle başlayan sanat geçmişi, hangi gelenek ve sanat anlayışından geldiği, verdiği kararı temelden etkiler. Her tasarımcının zamanla zihinsel bir görsel kütüphanesi oluşur. Karşılaştığınız her sanat eseri, her görsel ifade biçimi bu kütüphaneyi genişletir. Tasarımcı, karşısına çıkan tasarım problemlerine çözüm üretirken sürekli bu kütüphaneyi kullanır. Sanat geleneğine dair fikre sahip olmak, yapılan tasarımı veya sanat eserini konumlandırmak ve anlamlandırmak için hem tasarımcıya/sanatçıya hem okura/izleyiciye referans noktaları sunar. Dolayısıyla, hem tasarım hem de tasarımın algılanış sürecine önemli katkı sağlar.

'İÇİNDE OLDUĞUMUZ ÇAĞ, GÖRSEL ULAŞILABİLİRLİĞİN TAVAN YAPTIĞI BİR ÇAĞ'

İmge, denilen olgu, çağa ve o çağın insanlarına göre yeni yeni anlamlar kazanabiliyor. Siz, dünyadaki yeni gelişmeler ve yerli okur nezdinde bu hususu nasıl açıklıyorsunuz? Bir fikir somut bir tasarıya bürünürken, dönemsel kriterleriniz oluyor mu?

İçinde olduğumuz çağ, görsel ulaşılabilirliğin tavan yaptığı bir çağ. Sosyal medya ve webde beslenebileceğimiz çok fazla kaynak var. Güncel sanatı ve tasarım trendlerini takip ediyor olmak bir fikri tasarım haline getirme sürecinde farklı kriterleri benimsemenize sebep oluyor. Diğer yandan, dünyada ve yerelde algılayış biçimimizi etkileyen birçok toplumsal ve siyasi gelişme oluyor. Bu gelişmelere imgeler eşlik ediyor, bazı imgeler sembollere dönüşüyor ve yeni anlamlar kazanıyor. Artık saçı uçuşan kırmızı elbiseli bir kadın imgesi bize bambaşka anlamlar ifade edebiliyor. Bu da aslında bahsettiğim görsel kütüphanemize eklenen yeni bir eleman oluyor.

Bir tasarımcı nelerden beslenir? Zihninizi diri tutan, beslendiğiniz kaynaklar nelerdir?

Grafik romanlar, sanat ve tasarım kitapları, başka tasarımcı ve sanatçıların yaptığı işler beni en çok besleyen şeyler arasında. Yerel ve dünya genelinde güncel sanatı yakından takip etmeye çalışıyorum. İstanbul’da düzenli olarak sanat etkinliklerine ve sergilere gidiyorum. Sergi gezmek, sanatla uğraşmak ve iç içe olmak hem mesleki hem bireysel anlamda bana çok şey katıyor. Sosyal medya üzerinden birçok güncel sanatçı, tasarımcı ve tasarım ofisi takip ediyorum. Plastik sanatlar yanında sinema ve müzikle de yakından ilgiliyim. Son zamanlarda çığır açan müzik videolarına denk geliyorum, çok kafa açıcılar. Ayrıca başka tasarımcılarla bir arada ve iletişimde olmak, fikir alışverişi yapmak, iş yapış süreçlerine tanık olmak da çok besleyici.

'GÖRÜNÜRLÜK ADINA KAPAK TASARIMININ ROLÜ BÜYÜK'

Gerek yayınevi, gerekse de yazar açısından bakıldığında, kitabın “görünürlüğü”yle ilgili temel değerlendirmelerden biri de o kitabın kapağıdır. Bu durum size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

Sorumluluğu fazlaca hissediyorum diyebilirim. Kitapçıların stantlarında özellikle bir kitap aramıyor ve göz gezdiriyorsanız, bir kitapta ilk dikkati çeken şey kapak oluyor. Kapak aynı zamanda da kitapla ilgili bir ipucu niteliğinde. Farklı arka plan rengi bile bir kapakta tüm duyguyu değiştirebiliyor. Bu nedenle görünürlük adına kapak tasarımının rolü büyük. Bu da bir sorumluluk getiriyor. Diğer yandan, özellikle telifi düşen kitap kapaklarında, birçok yayınevi aynı kitabı bastığı için, ayrışmalarındaki en büyük etken yine kapak tasarımı oluyor (çevirmene ek olarak). Böyle durumlar bana kalırsa işe tatlı bir heyecan katıyor. Kitaplar basıldıktan sonra başka tasarımcıların nasıl kapaklar yaptığını görmek de eğlenceli oluyor.

“Yaptığım şu kitap kapağı, kariyerimde dönük noktası oldu” dediğiniz bir çalışma var mı?

Hayır, yok. Ama Sabahattin Ali, Kafka ve Stefan Zweig serilerini yaparken çok keyif almıştım.

Günleriniz nasıl geçiyor? Hazırladığınız yeni çalışmalardan bahsetmek ister misiniz?

Günlerimin çoğunluğunu Kızıltoprak’taki atölyemde geçiriyorum. Haftanın her günü çalışıyorum aslında. Bu sıralar vaktimin çoğunu oyun illüstrasyonu ve kitap kapağı tasarımına ayırıyorum. Bunun yanında Aralık 2020’de olacak sergim için yağlı boya ve monobaskı teknikleriyle işler üretiyorum. Günün ilk yarısını grafik tasarım işlerime, akşamüstlerindeyse resim ve baskı çalışmalarıma ayırıyorum. Kalan zamanlarda, pandemi sebebiyle fazla seçenek de kalmadığından, sahilde ya da evde vakit geçiriyorum. Yaptığım çalışmalara www.candaniscan.com adresinden ulaşabilirsiniz.