Çağdaş Hukukçular Derneği: Bizim adaletimiz Emine Şenyaşar’dır

ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile avukat Barkın Timtik hakkında verilen hapis cezalarının bozulmasının ardından devam eden davanın duruşmasına Türkiye'den ve dünyadan çok sayıda avukat katıldı.

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik (Fotoğraflar: Arşiv)
Google Haberlere Abone ol

DUVAR – Yargıtay 18’inci Ceza Dairesi’nin 15 Eylül 2020'de Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik’e İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen cezalar için bozma kararı vermesi sonrası başlayan yargılamanın üçüncü duruşması başladı.

Duruşmaya Avrupa'dan 25 avukat ve Türkiye'den çok sayıda avukat, baro başkanları ve siyasetçi katıldı.

Duruşmada savcı, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD Üyesi Avukat Barkın Timtik’in tutukluk halinin devam etmesini talep etti. Savcı, dosyaya dün öğleden sonra atandığını söyledi.

Duruşmaya katılan baro başkanlarının açıklamaları şöyle:

'SİYASAL GÜÇ MÜDAHALE ETTİ'

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Bugün burada bulunanların çok büyük bir bölümü avukat. Pek çok baro başkanı burada. Bu dava avukatlığa karşı açılmış, yargının avukatlık pratiğini tartıştığı bir dava. İlk celse verilen tahliye kararında suç vasfı değişebilir denildi, bunlar avukat, avukatın tutuklanabilmesi için çok özel koşulların olması gerekir dedi. Yüksek Mahkeme kararlarına atıf yapıldı. Bir yargıca ne yapılmış olabilir ne devreye girmiş olabilir de ilk kararından saatler sonra dönebilir. 'Yaptığınızı temizleyeceksiniz' deyip karardan döndürdüler. Siyasal güç müdahale etti. Yargılama o gün bitti. Bize bizim dışımızda kimse avukatlık yapmayı öğretmesin. Her sanığın yanında avukat olmalı deyip yargının kurucu unsurlarından bu mesleği tanıyıp yola devam etmelisiniz. Siz nasıl karar verirseniz verin biz yine bildiğimiz avukatlığı yapacağız. Sizin kararınız sadece yargının bakış açısını ortaya koyacak.

Mehmet Durakoğlu (Fotoğraf: Arşiv)


'ALÇAK BİR TARZ İÇİNDELER'

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel: Bir avukatlık tarzını gölgede, sinik bir tarzı bize dayatmak istiyorlar. Soma Davasında neden avukatlık yaptığını soracak kadar alçakça bir tarz içindeler. Bu dosyada savunmalar alınmadı, mikrofonlar kapatıldı. Gölgede kalmayı kabul etmeyen insanlardır avukatlar. Konfüçyüs, güneşi görmek istiyorsanız gölgeden çıkın demişti. Bizden susmak biat etmemiz isteniyorsa hep söylediğimiz gibi susmayacağız biat etmeyeceğiz teslim olmayacağız.

Özkan Yücel 


'SELÇUK BEY BİZİ SAVUNUYORDU'

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren: Bazen biz sanık kürsüsündeydik, Selçuk Bey bizi savunuyordu. Bugün yer değiştirdik. Tahir Elçi ile yargılanırken avukatları müvekkilimiz bize söz bırakmadı derdi. Selçuk Bey de öyle bir avukat. Diyarbakır Barosu’nun yarısı Selçuk Bey ve arkadaşlarından CMK eğitimi almıştır.

Nahit Eren


'HUKUKA ZERRE KADAR UMUDUMUZ KALSIN'

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan: Bundan önceki hukuksuzlukları özetledik. Bütün Türkiye biliyor bu hukuksuzlukları. Sizlerden de talebimiz adil yargılanmanın sağlanması. Duruşmanın başlangıcında çok büyük bir beklentiye girmemizi anladık. Savcılık makamı mütalaasında hiçbir neden belirtmedi tutukluluğun devamını isterken. 5 yıldır tutuklama nedenleri ortada yokken 2 avukat tutuklu. En azından tutuklama nedenleri tartışılsın ki bizim hukuka zerre kadar umudumuz kalsın.

 Erinç Sağkan


'BU SUÇSA BİZDE EŞLİK ETTİK'

Adana Barosu Başkanı Semih Gökayaz: Bu davada avukatlığını yapılış şekli yargılanıyor. Biz yıllarca Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşlarını yıllarca şehrimize davet edip onlar nasıl bu işi yapıyorsa öğrenmek istedik. Eğer bu pratik suçsa biz de eşlik ettik ama sanık olmayı başaramadık.

'ZIT TANIK İFADELERİ VE USÜLSÜZLÜKLER GÖRDÜK'

Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun: Şunu söylemek isterim, avukatlar hakkında da yargılama yapılabilir. Ama bu davada birbirine zıt tanık ifadeleri ve çeşitli usulsüzlükler gördük. Bundan 3 yıl 1 gün önce tahliye edilmiş meslektaşlarım salıverilmelidir.

'ANNEM BU İYİ BİR İNSAN DEDİ' 

Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses: Burada benden önceki meslektaşların beyanlarına katılıyorum. Dün anneme Selçuk Kozağaçlı'nın fotoğrafını gösterdim. Bu iyi bir insan onun avukatlığını yap, dedi. Annem de avukatların beyanlarına katılıyor. Ben de bu yüzden buradayım.

'DOSYANIN ÜZERİNE GÖLGE DÜŞTÜ'

Şanlıurfa Baro Başkanı Velat İzol: Ben avukat kamuoyunun bir parçası olarak bu dosyanın üzerinde gölge düştüğünü görüyorum. Burada avukatlık mesleği yargılanıyor. Meslektaşlarımızı serbest bırakın.

'EBRU TİMTİK'İ SAYGIYLA ANIYORUM'

Van Barosu Başkan Yardımcısı Hamza Çiftçi: Avukatlık Kanunu en başta meslek onurunu korumayı ilke sayar. Yargıtay kararını meslek onurunu ayaklar altına almak isterken biz ise buna karşı durmak için buradayız. Adil bir yargılama yapılmadı, bu uğurda Ebru Timtik canını verdi. Onu saygıyla anıyorum.

KOZAĞAÇLI: İNSANIN ÖMRÜNÜ UZATAN SÖZLER

Baro başkanlarının açıklamasından sonra Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı savunma yaptı. Kozağaçlı'nın savunması şöyle: “Tamamı seçilmiş Türkiye avukatlarının yüzde 90’ını temsil eden başkanları bize iltifatta bulundular, teşekkür ederiz. Biz avukatlığı sizin anladığınız gibi anlıyoruz dediler, ben bununla yatarım beni tutuklu tutmayı düşünüyorsanız. Benden sonraki avukatlara bizden söz edileceği zaman ne şekilde söz edileceğini biliyorum. Siz her ne hüküm kurarsanız kurun bugün duyduğum sözler insanın ömrünü uzatan sözlerdi.

'TAHLİYE TALEP ETMEYECEĞİM'

Venezuella'dan Filipinler'e kadar avukatlık mesleğimi sürdürdüm. 3 adet Uluslararası avukatlık kurumunda yönetim kurulundayım. Şimdi onlar da burada, ayaklarına sağlık. Tahliye talep etmeyeceğim. Benim talebim tutuklama gerekçelerini yazmanız, bize bildirmenizdir. CMK maddelerini klişe şekilde yazılmasın. Bu dosyada sorgular bitti dediniz, bitmedi. Böyle yargılama olmaz. Birleşen dosya yönünden beyanlarımız ve savunmamız alınmadı. Sorgu almadan devam edemezsiniz. Mutlak bozma nedenidir. Sizi bu yükten kurtarayım. Suçlamaları reddediyorum. Teknik anlamda usul yerine gelsin. Usul hukukunu sizin anladığınız şekilde tartışamayız, bu çok tehlikeli. Dediniz ki sorgular bitti, bitikten sonra delillerin ikamesine geçilir. Ben oradayım, savcı ne aşamada siz ne aşamadasınız bilmiyorum. Kanunda sorgulardan sonra delillerin tartışılmasına geçilir diyor 206. madde. Ben bu aşamadayım. Siz ne aşamadasınız bilmiyorum. Bir delilden bahsediyorsunuz. Ben diyorum ki poliste yok, savcıda yok, emanette yok. Yazı yazarsınız delil getirilir dosyaya bıçaksa bıçak silahsa silah. Ben size yalan söylüyorsunuz diyorum. Deliller emanette, savcılıkta, kollukta yok diyorum. Beni avutmak için ne yapmalısınız. Delilleri getirmeniz, tartışmamız ve bilirkişi incelemesi yapmalısınız. Dijitaller yok diyorum. Var diyemezsiniz. Burada takdir hakkınız yok. Var deyip getirmeye kalkışabilirsiniz ama sizden önce 7,5 yıl bulamadılar. Ne olacak şimdi, takdir hakkıdır var mı diyeceksiniz? Sanığa delili gösterememek utanç verici.

Selçuk Kozağaçlı (Fotoğraf: Arşiv)

'BU ADAM 141 DOSYADA TANIK'

Bu sanatı icra ediyorum. Polisin kuyruğunun ne zaman yakalandığını çok iyi anlarım. Bu dosyada böyle oldu ve sizin bunu görmezlikten geleceğinize güveniyorlar sadece. Tanığın kendi el yazısından okuyorum: 2011’de annemi ve kız kardeşimi öldürmeye çalıştım paranoyadan. Bizim hakkımızda verdiği ifade 2012. Tanık kendi ifadesinde olmayan insanları gördüğünün tespit edildiğini, Bakırköy’de yatak olmadığı için yatırılamadığını söylüyor. Kollarını jiletle kesme, canavar sanıp gardiyana sanma, 140 küsür suç. Bu tanık ifade veriyor hakkımda. Bakırköy Akıl Hastanesi’ne bir müzekkere yazılmaz mı? Benim dışımda örgüt üyesi dediği kişiler kimler? Babası, Gülben Ergen, Tarkan. Bunun ifadesiyle beni tutuklu tutup karar vermeye çalışıyorsunuz. Bu adam 141 dosyada tanık. Bundan iyisini bulmayan polisin maaşımdan kesmezler mi? Benim hakkımda ifade vermesinden 11 ay ve 14 ay önce bunları söylemiş bir tanık. Şişli Belediyesi önünden alınanlar Ramazan Çelik, Kahgil Yazar, Merve Demirel, Mehmet Tunçay ve Salih Diknel ile isimlerini öğrenemediğimiz iki kişi. Salih Diknel gözüne aldığı darbeden dolayı kötü durumda olduğu bilgisi verildi.

SEYYAR HEYET: Burada bir meslektaşınızın gıyabında konuştuğumuzu düşünmeyin. Biz Akın Gürlek hakkında bütün kurumlara başvurduk. Yüzüne konuştuk, 3 kez anlattık. Herkese şunu söyledik, o bir yargıç değil. Avrupa Konseyi kendisi için seyyar heyet dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı kararımızı tanımayan hakimler yüzünden itibarımız sarsılıyor dedi. Biz esasa girmiyorsak sebebi uydurdukları delili tanımadığımız içindir. 160 gün boyunca 5 kere tutuk incelemesi yaptınız bana ve avukatıma sormadan. AYM bu konuda bir karar vermiş tabi diyor bir ihlal var ama ben ihlal kararı versem tutuk haliniz bitecek mi diyor? Tazminat davası açmayı tavsiye ediyor. 5 yılı geçen bir tutukluluk için ciddi bir sebebiniz olmalı. Siz beni hâlâ kaçma şüphesiyle tutukluyorsunuz böyle giderse 2 yıl daha tutacaksınız. 2017 yılında çalışma arkadaşlarım Barkın ve Şükriye ile birlikteyken ev basıldı. Amire gittim dedim ki beni neden almıyorsunuz. "Seni alınca çok yaygara kopuyor, sonra geleceğiz" dedi. 2 ay savcılığa dilekçe sundum, dosyayı takip ettim. Sonra beni de tutukladılar. Savcı Can Tuncay ifademi aldıktan sonra yakalama nedenlerini çürütünce "Bu sefer tutturamamışız kusura bakmayın" diye özür diledi. Avukatlarım buna şahitlik etti. Sonra tutuklamaya sevk etti. Bugüne kadar verilen tutuk devam gerekçelerinin çekirdeği budur işte. ÇHD 50 yıldır, HHB 30 yıldır varlıklarını sürdürüyor. Ben yüzlerce toplumsal davada avukatlık yaptım, 20 bin avukatın eğitimiyle ilgilendim. Biz bunu kabul etmeyiz. Dosyanızı 5 savcı, 38 kolluk hazırlamış.

BARKIN TİMTİK: BENİ TAHLİYE ETMEK ZORUNDASINIZ

Selçuk Kozağaçlı'dan sonra savunmasını yapan avukat Barkın Timtik, şunları söyledi: “Tahliye talep etmeyeceğim. Kanuna göre beni tahliye etmek zorundasınız. Baro başkanlarına ve duruşmamız için gelenlere teşekkür ederim. Ebru Timtik benim ablamdı. Avukatlık mesleğinin onuru ve memleketimizde meydana gelen bütün adaletsizliklerin son bulması için 238 gün aç kaldı. Vicdan şahsi bir mesele Ebru Timtik’in yaşatılması vicdan meselesiydi de. Elbette kendi ettiğiniz yeminlere, anayasaya uygun davranamazsınız böyle bir beklentim yok. Elbette ki siyasi iktidarın baskısı altındasınız. Mesleki yeminlerinize ve ilkelerinize uymanızı beklemiyorum. Siz dosyaya atanınca yeni bir Akın Gürlek'le mi karşı karşıyayız diye merak ettim. Yine de tüm olanlara karşı her şeyden üstün hiç bitmeyen umudumuz var. Buradaki meslektaşlarıma, ablama karşı borçlu hissettiğim için konuşuyorum. Ben hukuk fakültesine isteyerek girdim ablam isteyerek girmemişti gazeteci olmak istiyordu. Avukatlığın adaletle ilgisi var sanıyordum. Halkın Hukuk Bürosu olmasaydı avukatlık yapamazdım. Öğrenciyken ölüm oruçları vardı, çok üzülüyordum. Devrimciler ölmesin diyordum. Bu konuya dair İstanbul Barosu’nun girişimleri vardı. Biz avukat olarak toplumsal meselelerde rol alabilmeyi buradan gördük. Ölüm oruçlarının bitirilmesi için 19 Aralık katliamı yapıldı. Katliam ben de korku yarattı. Bu korkuyu aşan tek şey direnişin bu katliama rağmen devam etmesiydi. Avukatlığa dair ne öğrendiysem Halkın Hukuk Bürosu’nda öğrendim. İlk önce yasal bütün olanakları zorlayan bir büro. Ama bununla yetinmeyiz. Biz gerektiğinde müvekkillerimizle dayak yiyoruz, tercih ettiğimiz için mi hayır. Sınırların dışına çıkarak gerekirse sokakta, gerekirse basın açıklaması yaparak hak arıyoruz. Biz insanlığımızdan çıkarılmak isteniyoruz. Bu ülkede hiçbir yasa tanınmıyor. Laiklik yazıyor Yargıtay’ı Diyanet İşleri Başkanı açıyor. Beni tahliye ettikten sonra hakkımda tekrar yakalama kararı verilirse kaçarım. Daha önce kaçtım yine kaçarım. Hukuksuzluğa uymak zorunda değilim, benim ablama borcum var. 7 Kasım’da Emine Şenyaşar’ın duruşması var bir AKP milletvekiline hakaret etti diye. Onun yanında olabilmek isterdim. Bizim adaletimiz Emine Şenyaşar’dır.

Barkın Timtik (Fotoğraf: Arşiv)


'TESLİM OLMADIK, OLMAYACAĞIZ'

Arkadaşlarının tahliye edilmesini isteyen avukat Özgür Yılmaz, “Burada olan baro başkanlarına ve avukat arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Burada olan yabancı meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Onların kartlarını alıyoruz, çok mutlu oluyoruz. Amaç Halkın Hukuk Bürosu’nu tasfiye etmekti. Biz ilk günden itibaren teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Bu dosyada delil diye belirtilen dijitaller var. Biz bunların getirilmesini talep ettik ediyoruz, dosyaya getirilmiyor. Ben bu dijitaller nedeniyle yapılan yargılamalarda 2000'li yıllarda avukatlık da yaptım. O zaman da getirilemedi. Hiç merak ettiniz mi? O ana dosyada ne oldu. İnsanlar tahliye oldular beraat ettiler. Bana Berk Ercan beyanları bedeniyle ceza verildi. Gerekçede duruşmada Berk Ercan'ın benim hakkımda o duruşmada öyle bir beyanı yok. Beni gözaltına alan polisler seni anayasal düzene muhalefetten yargılatacaktık aslında ama avukatlarla beraber yargılandın iyisin dedi. Anayasal düzene muhalefet suçlarından yargılanan müvekkillerimiz çoktan çıktı. Avukat olmak daha büyük bir tehlike olarak görüldü. Mahkeme Başkanı Özgür Yılmaz'ın beyanlarını kesti. Bana on üç yıl ceza verildi, bu dosyada da belki verilecek ama beyanlarımı almak istemiyorsunuz. Bizim Ebrumuza sözümüz var. Bu sözümüzü tutacağız adalet ve bağımsız ülke özlemimizi gerçekleştireceğiz. Arkadaşlarımı tahliye edin. Taleplerimizi yerine getirin” dedi.

Mahkeme, avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik'in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 17 Kasım'a ertelendi.