‘Büyüklerin dünyasında kaybettiğimiz hayal gücünü ve saf sevgiyi yeniden bulabilir miyiz?’

Küçük Prens'in sahne uyarlaması İstanbul izleyicisi ile buluştu. Broadway Entertainment Grup Yapımcı ve Organizatörü Pavel Pesek, neden Küçük Prens'i seçtiğini ve nasıl yorumladığını anlattı.

Google Haberlere Abone ol

Dans, müzik, projeksiyon ve akrobasinin bir araya geldiği, dünyada birçok ülkeyi gezen ‘Küçük Prens’ gösterisi, Haliç Kongre Merkezi’nde 7’den 70’e izleyiciyle buluştu ve buluşmaya da devam ediyor. Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery’nin, dünyada 140 milyondan fazla satan, 488 farklı dil ve lehçeyle en çok dile çevrilen hikaye kitabı olan ‘Küçük Prens’in sahne uyarlaması Fransızca olarak, Türkçe alt yazılı sahneleniyor. Broadway Entertainment Group’un yapımını üstlendiği ve dünya genelinde ilgi gören gösteri, İstanbul prömiyerinde kapalı gişe oynadı. Haliç Kongre Merkezi’nde 1 Aralık’a kadar sahnelenecek gösteri, 10 günde, 14 kez sanatseverlerle buluşmuş olacak. Yönetmen Anne Tournie’nin çalışmasıyla şekillenen gösteriyle ilgili merak ettiklerimizi, Broadway Entertainment Grup Yapımcı ve Organizatörü Pavel Pesek anlattı.

ÇOCUKLUĞA ÖZLEM!

Eser hem büyüklere hem de küçüklere hitap eden bir iş. Sizlerde en çok uyandırdığı duygu ne?

Küçük Prens benim için derin bir anlam katmanına sahip bir eser. Hem yetişkinler hem de çocuklar için farklı pencereler açıyor. Çocukken okuduğumda hayal gücümde bir şölen yaratmıştı; yıldızlar, gezegenler ve bir tilkinin dostluğu gibi, masalsı detaylar bana saf bir mutluluk hissi vermişti. Ancak yetişkinliğimde yeniden okuduğumda, alt metinlerin derinliği karşısında hayranlık duydum. En çok uyandırdığı duygu ise bağ kurma diyebilirim. Eserdeki tilkiyle Küçük Prens’in dostluğu, evcilleştirme kavramı üzerinden insanın başkalarıyla kurduğu anlamlı bağları düşündürüyor. Bir diğer his ise özlem... Çocukluğun kaygısız, saf dünyasına duyulan bir özlem. Gösteriyi her şehirde yeniden sahneye aldığımızda kendime şu soruyu soruyorum: “Sahi, büyüklerin dünyasında kaybettiğimiz o hayal gücünü ve saf sevgiyi yeniden bulabilir miyiz?” Bu yüzden Küçük Prens’in büyüklere ve küçüklere aynı anda hitap etmesi bana kalırsa onun gerçek sihri. Herkes, o küçücük kitabın satır aralarında kendini bulabilir. Saint-Exupéry şöyle yazmıştı: “Tüm yetişkinler bir zamanlar çocuktu, ama çok azı bunu hatırlar.” Biz, her gösteride olduğu gibi Haliç Kongre Merkezi’ni ziyaret eden ve Küçük Prens deneyimi yaşayan tüm yetişkinlerin bunu hatırlayacağının farkındayız.

İSTANBUL’DA OLMAKTAN ÇOK MUTLUYUZ

Bu gösteri dünyanın birçok ülkesini ziyaret etti. Sahnede ya da gösteride eklediğiniz ya da çıkardığınız bölüm ya da bölümler oldu mu? En ilginç geri dönüşü hangi ülkede aldınız ve neden?

Küçük Prens eserini gerçekten derinden seviyoruz, bu nedenle esere sadık kaldık. İçeriğinin tamamını uyarlamak ve tüm yönleriyle sevenleri ile buluşturmak ve en iyi şekilde sunmak bizim için önemliydi. Bu nedenle çıkardığımız ya da eklediğimiz herhangi bir bölüm yok. Her şehirde müthiş bir izleyici kitlesi ile buluşuyor Küçük Prens, çok güzel bir sevgi seli ile karşılaşıyoruz. Hikaye evrensel bir nitelik taşıdığı için, bu gösteriyi dünyanın her yerinde sahnelemeyi umuyoruz. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’da, bu gösteriyi ilk kez sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Haliç Kongre Merkezi bize bu gösteriyi 30 binin üzerinde izleyiciyle buluşturma şansı sağlıyor. İstanbul’un en güzel bölgelerinden birinde bu kadar yoğun ilgi gördüğümüz için çok mutluyum. 1 Aralık’a kadar da Küçük Prens gösterisi devam edeceği için daha yüzlerce, binlerce izleyici ile karşılaşacak olmanın heyecanını yaşıyorum.

Dünyada genel anlamda unuttuğumuz değerler var. Dünya genel olarak maddiyatın peşinde ama Küçük Prens’in temsil ettiği değerler daha duyguya, sevgiye, doğaya yönelik güzel hisler. Bu eserle güzel hisleri en azından gelecek genç nesillere aşılamak gibi bir amacınız var mı?

Kesinlikle! Küçük Prens, modern dünyanın unuttuğu ya da arka plana attığı değerleri hatırlatmak için harika bir rehber. Sevgi, sadelik, doğayla uyum içinde yaşama ve insan ilişkilerinde derinlik gibi temel değerler, özellikle dijitalleşen ve hızlanan dünyada genç nesiller için daha da önemli hale geldi. Bu eserden ilham aldığınızda yavaşlamak, bir gülü koklamak, yıldızlara bakmak ya da bir dostla anlamlı bir bağ kurmak gibi ‘küçük’ şeylerin, aslında yaşamın en büyük zenginlikleri olduğunu görüyorsunuz. Küçük Prens’in sembolik dünyası, bir yol gösterici gibi. Onun karakterleri bize içimizde kaybettiğimiz o saflığı ve insanlığın temel değerlerini yeniden hatırlatıyor. Bu amacın bir parçası olmak hem bir sorumluluk hem de büyük bir mutluluk. Belki de Küçük Prens’in dediği gibi “İnsan ancak yüreğiyle doğruyu görebilir. En önemli şeyler gözle görülmez.” Gelecek nesillerin bu gerçeği unutmaması için elimizden geleni yapmalıyız.

SADELİĞİN VE DERİNLİĞİN GÜCÜ…

Performans sanatında sadece bir tiyatrodan ziyade modern dans, akrobasi, müzik gibi birçok faktörü bir araya getiren bir şova imza attınız.  80 yıllık köklü bir hikayeye bu dinamizmi katınca ne gibi bir sonuç aldınız?

Küçük Prens’in büyüsü, onun basit gibi görünen ama derin anlamlar taşıyan hikayesinde saklı. Sahneleme sürecinde dans, akrobasi, müzik ve mapping gibi çağdaş performans sanatlarını kullanarak, bu derinlikleri seyirciye görsel ve duygusal bir zenginlik içinde sunmayı hedefledik. Dans ve akrobasi, karakterlerin duygularını ve hikayenin akışını beden diliyle ifade etmenin en etkili yollarından biri. Küçük Prens’in yıldızlar arasında yaptığı yolculuk, bu elementlerle adeta bir hayal dünyasına dönüşüyor. Her hareket, bir duyguyu, bir mesajı görünür kılıyor; tıpkı tilkinin sabırla bekleyerek sevgiyi öğrenmesi gibi, beden diliyle de sabrı, sevgiyi ve bağ kurmayı anlatıyoruz. Müzik ise hikayenin ruhunu taşıyor. Her notada Küçük Prens’in masumiyetini, yalnızlığını ve merakını duyabiliyoruz. Müzik sayesinde seyirci sadece izlemiyor, hikayeyi yüreğinde hissediyor. Mapping teknolojisi ise hikayenin evrenselliğini ve zamansızlığını sahneye taşıyor. Gezegenler arası yolculuklar, yıldızların parıltısı ve Prens’in gezegeninde açan bir gül... Tüm bunları mapping ile görselleştirerek, hikayeyi izleyen herkesin kendi hayal dünyasında bir kapı aralamasını sağlıyoruz. Bu elementlerin birleşimi, hikayenin özünü modern bir anlatımla buluşturuyor. Küçük Prens, sadeliğin ve derinliğin gücünü temsil ederken, biz de bu mesajı çağdaş sanatın büyüleyici araçlarıyla seyirciye ulaştırıyoruz. Böylece, her yaştan izleyici hem görsel hem duygusal bir yolculuğa çıkıyor.