Bulgaristan seçimleri

Radev’in galibiyeti Bulgaristan’ın içine girdiği seçim girdabından çıkma ihtimalini güçlendirdi. Bakalım Bulgar “komşularımız” bu kez basiretle hareket edebilecekler mi?

Google Haberlere Abone ol

BULGARİSTAN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNİN GALİBİ CUMHURBAŞKANI RADEV

Bu pazar günü Bulgaristan’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yapıldı. 14 Kasım’da gerçekleşen birinci turda hiçbir adayın yüzde 50+1 oy elde edememesi ve seçime katılanların oranının seçmen sayısının yüzde 40’ını aşamaması nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalmıştı. Sandık çıkış sonuçlarına göre seçimi ikinci turda mevcut Cumhurbaşkanı Rumen Radev oyların yüzde 66’sını alarak kazandı. Rakibi Anastas Gerdzhikov’un oyları ise yüzde 32’de kaldı.

BAŞKANLI PARLAMENTER SİSTEM

Bulgaristan “Başkanlı Parlamenter Sistem” olarak adlandırılan bir sistemle yönetiliyor. Bu sistemde yürütme gücü esas olarak, yetkisini parlamentodan alan başbakan ve onun kurduğu hükümete ait. Ancak halk tarafından doğrudan seçilen cumhurbaşkanı da temsilî konumuna rağmen önemli yetkilere sahip. Bulgaristan Anayasası’na göre cumhurbaşkanı ulusun birliğini ve devleti temsil ediyor, ayrıca denge-denetleme bağlamında parlamentonun yanı sıra önemli yetki ve sorumluklar da üstleniyor. Cumhurbaşkanının konumu kriz dönemlerinde özellikle önem kazanıyor.

Bulgaristan’daki anayasal düzen, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denen antidemokratik rejime geçilmeden önce bizde uygulanan yapıya benziyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski sistemdeki “iki başlılığı” zaaf olarak göstererek, tüm gücün tek elde toplanmasını istemişti. İstediğini fazlasıyla elde etti. Varılan yer ortada.

Bulgaristan’daki iki başlılık, bugünkü ucubeliği savunanların gözünden bakıldığında bizim eski sistemdekinden çok daha derin. Zira cumhurbaşkanı ve başbakan ayrı partilerden geliyorlar. Bulgaristan’da uzun yıllar iktidarın nimetlerinden yararlanan Boyko Borisov’un istifasından sonra ülke bu yıl Radev’in atadığı teknokrat hükümetler tarafından yönetildi ve sonuncusu 14 Kasım’da olmak üzere üç kez parlamento seçimleri yapıldı. Demokratik olgunlukla ve teamüllere saygılı davranıldığında cumhurbaşkanına verilen yetkilerin yararlı yanları burada ortaya çıkıyor. Başbakan tek adam gibi hareket edemiyor, cumhurbaşkanının müdahale etmesiyle yürütme dengelenebiliyor ve denetlenebiliyor. Oysa, elinde benzer yetkiler bulunmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir zamanlar beraber yürüdükleri Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ne denetleyebildi ne de dengeleyebildi. Bu yüzden “Çankaya Noteri” olarak suçlanmaktan kurtulamadı.

HÖH İKİNCİ TURDA SEÇMENİNİ SERBEST BIRAKTI

Pazar günü gerçekleşen seçimlerin galibi mevcut Cumhurbaşkanı Rumen Radev Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ve eski Başbakan Boyko Borisov’a muhalif, yolsuzluk karşıtı yeni siyasi oluşumlar tarafından desteklendi. Rakibi Sofya Üniversitesi Rektörü Anastas Gerdzhikov’u ise Borisov’un partisi GERB (Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar) partisi destekledi.

Türk azınlığının partisi HÖH’ün (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Gerdzhikov’a örtülü olarak destek verdiği iddia edilse de seçim sonuçları bu iddiayı haklı çıkarmadı. Birinci turda HÖH adayı ve partinin genel başkanı Mustafa Karadayı’nın yüzde 10’a yakın oy alarak üçüncü olması nedeniyle, Gerdzhikov’un HÖH seçmenlerinin desteğini alıp almayacağı önemliydi.

Özellikle Türkiye’den atılan oyların sayıca düşmesi, HÖH seçmeninin Gerdzhikov’a itibar etmediğini gösterdi.

HÖH’ün konumu bizdeki HDP’ye benzetilebilir. Sistem partilerinden hiçbiri HÖH’le beraber gözükmek istemezler ama iktidar ve muhalefetin her ikisi de işlerine geldiği zaman örtülü olarak desteğini almaya çalışırlar. HÖH, parti bürolarına, parti mensuplarına aşırı sağdan sık sık saldırılar yapılsa da, her daim sağcı ve şoven basının hedefinde olsa da, bizim HDP’den çok daha şanslı sayılır. Zira, HÖH’ün belediye başkanları keyfi kararlarla tutuklanmazlar, yerlerine kayyım atanmaz. HÖH milletvekilleri hakkında fezleke düzenlenmez, dokunulmazlıkları kaldırılmaz. Bu yüzden Bulgaristan, Demokrasi Zirvesi’ne davetli, Türkiye değil.

ERDOĞAN HÖH LİDERİ AHMET DOĞAN’I SİLMEYE ÇALIŞTI

HÖH Jivkov rejiminin saldırılarına karşı direnen bir grup Türk azınlık mensubu tarafından 1990’da kurulan bir oluşum. Ancak baştan itibaren bir azınlık partisi olarak değil, Bulgaristan partisi olarak hareket etti. Türkiye ile ilişkilerinde dikkatli ve mesafeli bir tuttum izledi. Bunda partinin uzun yıllar liderliğini yapan Ahmet Doğan’ın büyük payı var. Balkanlardaki Türk siyasi partilerinin lider kadroları her zaman hizalarını Ankara’dan alırken, Ahmet Doğan Bulgaristan siyasetçisi kimliği ile hareket etti, diğerlerinden farklı olarak Ankara’nın nimetlerinden uzak durdu. HÖH de Bulgaristan’ın geneli için siyaset yaptı. HÖH bu yüzden kimi zaman ülkenin üçüncü, kimi zaman dördüncü büyük partisi olarak Bulgaristan siyasi hayatında önemli bir yer tutabildi.

Felsefe doktoru olan ve seküler bir yaşam tarzına sahip Ahmet Doğan’ın Türkiye ile yıldızı AKP döneminde bir türlü barışmadı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Doğan’ın rakiplerini destekleyerek onu siyaset sahnesinden silmek istediği Bulgaristan’ı takip edenler tarafından çok iyi bilinir. Ancak önce Kasım Dal’a, daha sonra Lütfü Mestan’a verilen açık destek Ahmet Doğan efsanesini yıkmaya yetmedi. Bu iki isim de marjinalleşirken, partinin onursal başkanı olarak sahnedeki yerini koruyan Doğan’ın etkisi halen devam ediyor.

HÖH’ün Türkiye ile ilişkilerinde dikkatli bir tutum izlemesi, şoven duyguların yaygın olduğu Bulgaristan’da siyasi etkisini sürdürmesi bakımından önem taşıyor. Bu nedenle, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda HÖH’ün açık bir tutum almaması ve Türkiye’deki HÖH seçmeninin blok halinde bir adayı desteklememesi doğru olmuştur.

BULGARİSTAN TÜRKİYE’NİN SEÇİMLERE MÜDAHALESİNDEN RAHATSIZ

Bulgaristan buna rağmen, birinci turdan sonra Sofya Büyükelçisi Aylin Sekizkök’ü Dışişlerine çağırarak Türkiye’nin seçimlere müdahale ettiği gerekçesiyle protestoda bulundu. Protestoya dayandırılan gerekçeler, resmi makamların Türkiye’de yaşayan çifte vatandaşlığa sahip Bulgaristan vatandaşlarına oy kullanma çağrısı yapması, Türkiye’deki sandıklarda HÖH adayı Mustafa Karadayı lehine yoğun oy çıkması, Bulgarcayı artık iyi konuşamayan Türkiye’deki seçmenin karmaşık oy pusulasını okuyamamasına rağmen bir-iki dakikada oyunu atıp çıkmasıydı. Açık ifade edilmeyen bir başka gerekçede de HÖH adayı Karadayı’nın seçim gününden çok az önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından huzura kabul edilmesi olabilir. Ahmet Doğan bunu hiç yapmamıştı. Türkiye, Sofya’da yapılan protestoya karşı, Ankara’daki Bulgaristan Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına davet ederek karşı protestoda bulundu. Kavgalı olduğumuz komşularımıza bir yenisi (eski yeni!) eklendi.

Bulgaristan seçimlerinde Türkiye’nin aktif tutum alması yeni bir durum değil. Yeni olan bu kez Bulgaristan’ın rahatsız olması. Örneğin Kasım Dal’ın HÖH’e karşı kurduğu “Şeref ve Hürriyet Partisi” 2013 yılında seçimlere girerken bu partinin propaganda malzemeleri Türkiye’de üretilmiş, resmi araçlarla Bulgaristan’a taşınmış, devlet görevlileri ve milletvekilleri Kasım Dal’a açık destek vermişlerdi. Sonuçta Kasım Dal yüzde bir oranında oy alabildi.

Erdoğan’ın Bulgaristan Türkleri üzerinde ne kadar etkili olduğu da bu vesileyle anlaşılmış oldu. Bulgaristan o zaman HÖH’ün altını oyacağı için bu açık müdahaleye sesini çıkarmamıştı. Bu kez HÖH’ün birlik içinde hareket etmesi ve alternatifinin olmaması Bulgar makamlarını rahatsız etti anlaşılan.

HÖH OLASI KOALİSYONUN DIŞINDA KALACAK

Bulgaristan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu sırasında üçüncü kez parlamento seçimleri de yapıldı. Bu seçimlerde teknokrat hükümette bakan olarak görevli Harvard eğitimli iki iş adamı Kiril Petkov ve Asen Vasiliev tarafından daha iki ay önce kurulan “Değişim Sürüyor” adlı yeni parti yolsuzluklarla mücadele ve reform sözüyle oyların dörtte birini alarak birinci çıktı. Yolsuzlukla suçlanan eski Başbakan Boyko Borisov’ın GERB partisi kan kaybederek yüzde 23 oyla ikinci sıraya geriledi. “Hak ve Özgürlükler Hareketi” (HÖH) yüzde 13 oyla üçüncü sıradaki yerini korudu. “Değişim Sürüyor” hariç tutulacak olursa, oyunu artırabilen yegâne parti HÖH oldu.

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yüzde 10 oy oranıyla dördüncü gelirken, bir önceki seçimin galibi komedyen Slavi Trifanov’un “Böyle Bir Halk Var” Partisi bu kez aynı başarıyı gösteremeyerek yüzde 9 oyla beşinci sıraya düştü.

Rumen Radev’in cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısından sonra onu destekleyen “Değişim Sürüyor”, Bulgaristan Sosyalist Partisi, “Böyle Bir Halk Var” Partisinin yanlarına, Borisov karşıtı bir başka partiyi alarak Kiril Petkov’un başbakanlığında bir koalisyon hükümeti kurma şansları arttı.

Radev’in galibiyeti Bulgaristan’ın içine girdiği seçim girdabından çıkma ihtimalini güçlendirdi. Bakalım Bulgar “komşularımız” bu kez basiretle hareket edebilecekler mi? Ancak her ihtimalde HÖH’e yine geleneksel muhalefet rolü düşecek.

*Emekli Büyükelçi