Bu bir seçim midir? Ve Turgut Haskan niçin gözaltında?

Turgut Haskan Bozcaada’da bir bahçeden gül koparıp arkadaşına 'bunu sevgiline ver' demiş… Alın size fırsat. İşte şimdi onu bu suçtan adil biçimde yargılayabilirsiniz. Gerisi boş, bomboş bir çaba...

Google Haberlere Abone ol

Orhan Gazi Ertekin*

Çanakkale’de seçim sürecinin en aktif çalışanlarından birisi olan emekli öğretmen Turgut Haskan önceki gün sabah 06.00 civarında evi basılarak gözaltına alındı. Aktif seçim çalışması yapan 24 kişiye dönük bir operasyonun hedeflerinden birisiydi Turgut Hoca. Bu “garip” tesadüf başlıktaki gözaltı ve seçime dair her iki soruyu da aynı noktaya yöneltiyor ve adil bir sonuca varmak için birlikte cevaplanması gerekiyor. Turgut Haskan’ın gözaltına alındığı bir seçim gerçekten bir seçim midir? Ve bu nasıl bir seçimdir? Ortada bir seçim gerçekten var mıdır? Türkiye’nin bu sorgulamayı yapması gerekiyor acilen. Çünkü Turgut Hoca'ya yapılanlar Türkiye’de giderek yaygınlaşıyor ve  bir seçimin zaten çok kısıtlı olan imkanlarının tümden lağvedilmek istendiğini gösteriyor.  

Garip tesadüfler sadece aktif ve tam zamanlı seçim çalışanı Turgut Haskan’ın gözaltına alınması ile sınırlı değil. Türkiye’de “operasyon sezonları” ile “seçim süreçleri”nin ve onunla da seçim propagandalarının üst üste gelmesine dair o bildik geleneğin ülkenin her yerine yayıldığına da şahit oluyoruz.

Biz şimdi bu meseleyi yarım asırdan fazladır demokrasi mücadelesinin içinde olan Turgut Hoca üzerinden takip edelim…

TURGUT HASKAN KİMDİR?

Turgut Haskan 73 yaşında. 55 yıldır Türkiye’de demokrasi mücadelesinin içinde. 12 Mart'ta da 12 Eylül'de de gözaltına alındı. Yargılandı. Gözaltının ne demek olduğunu çok iyi biliyor. 1960’ların sonunda Çanakkale Bayramiç’ten başlatılan devrimci gençlik yürüyüşünü yapanlardan birisi. 12 Eylül darbe döneminde her gün kaba dayak ve işkencenin yapıldığı Mamak Cezaevi'nde kaldı. Salıverildikten sonra susmayı ve bir köşeye çekilmeyi hiç düşünmedi. Uzun yıllar öğretmenlik yaptı. Artık emekli ve emekliler sendikası üyesi. 1990’larda ÖDP’nin kuruluşunda da yer aldı. 2000’lerde Yeşil Sol Parti'nin kuruluşunda da… HDP Çanakkale İl Yönetimi'nde aynı zamanda. Kısacası Turgut Haskan geçtiği her yerden örgütlü olarak geçmiş, yaptığı her şeyi herkesin önünde yapmış, herkes onu tanıyor ve özellikle kolluk güçleri her yaptığını gözlemiş, takip etmiş, kayıt altına almış ve akabinde de her dönemde güç sahipleri onu yargılamak için ellerinden geleni yapmış. Fakat onu yargılamaya çalışan tüm o güçler geçip giderken Turgut Haskan’ın kararlılıkla yoluna devam etmesi tüm o geçmiş yargılamaların nasıl da kağıttan hükümler olduğunu apaçık ortaya koymuş… O yargılanırken yargılayanları yargıladı ve bugün yaşayan şey onun mahkumiyet hükmü oldu. Belli ki Turgut Hoca, bütün o muktedirlerin boyunlarına diktatörlük hükümlerini asarak bugünlere geldi. Ve onun gerçek yargısı sıradakilerle devam ediyor…

Turgut Haskan

YAPILANLAR HUKUKİ Mİ?

Şimdi Turgut Hoca yeniden gözaltında. Bilmem kaçıncı defadır ve bilmem kaçıncı muktedirin öfkesini yatıştırmak üzere kendisini sorgulayanlara aynı nezaket, aynı olgunluk ama aynı kararlılıkla cevap vermeye devam ediyor. Bununla beraber ona neden hukuki prosedürlerin uygulanmadığını sormak bizim en tabii yurttaşlık sorumluluğumuz. Örneğin iki gün boyunca gözaltında tutulması geçerli hukuka göre oldukça sorunlu. Nitekim Turgut Haskan Çanakkale’de bilinen bir insan. Bu anlamda her arandığında davete icabet eden, evi basılarak gözaltı yapılmasını gerektirecek hiçbir gerekçe yok. Gözaltı, arama ve el koyma kararlarına ilişkin evrakların ciddi hiçbir gerekçe içermeden matbu biçimde hazırlanmış olduğu da görülüyor. Dahası Sulh Ceza Hakimliği'nce düzenlenen “arama ve el koyma kararı”na bakıldığında “HDK içerisinde faaliyet gösterdikleri tespit edilen…” ibaresiyle makul şüpheyi de aşan bir “hüküm” kurulmuş olduğu anlaşılıyor.

“Tespit edilen” ifadesi sonraki yargılamayı tamamen devre dışı bırakmaya yönelik iken bu tespitin neye dayandığına dair bir gerekçe yazma sorumluluğu da hissedilmemiş hakimlikçe. Oysa kanun pek açık: Makul ve açıklanabilir bir “sanı” gerekir deniliyor kanunda ve Sulh Ceza Hakimliği'nin de bunu gerekçelendirmesi zorunludur. “Sanı” ifadesi sonraki yargılamalara yer açar ve verilen arama ve el koyma kararının sadece bir tür “tedbir” olduğunu ve kovuşturmaya değil soruşturmaya dair bulunduğunu ortaya koyar. Bu sözcüğün yerini “tespit edilmiştir” ibaresiyle değiştirirseniz sonraki yargılamayı da mahkemeleri de yok saymış olursunuz…

Tüm bu sorunlar sadece Turgut Haskan yönünden değil biz tüm yurttaşlar açısından son derece önemli ve hayatidir. Yasalar ve kurumlar bizim özgürlüğümüz ile Turgut Hoca'nın özgürlüğünü birleştiren en temel yurttaşlık bağımızdır. O çiğnendiğinde yurttaşlığımız da çiğnenmiştir… Kaldı ki tüm bu süreçlerin bir de halen devam eden seçim süreci ile ilgisi sorunu daha da derinleştiriyor kuşkusuz.

'VARDIR CANIM BİR SUÇU…'

Şimdi tüm bunlara karşılık “Vardır canım bir suçu…” diyenler her daim olacaktır. Bu ihtimalin çok şüphe götürür olduğunu onlar da kendi tecrübelerinden biliyorlar kuşkusuz. “Türkiye dersi”ni almayan kaldı mı bu ülkede? Turgut Hoca'nın adaletsizliklerle mücadelesine dair bütün o hayatı hepimiz için bir ders değil mi? Ama korku ile karışık bir iktidar seviciliği “dosyada boncuk arayanları” hukuktan ve adaletten uzaklaştırırken utançlarını saklamak için “vardır bir suçu…” diye sayıklamayı ferahlatıcı buluyorlardır. Şurası açık halbuki: Ortadaki hukuki metinlerden Turgut Hoca için bir suçu bulunamamış. El konulanlar ise her yerde satılan kitaplar. Hatırlatalım bir kez daha: 12 Mart ve 12 Eylül darbecileri de bir suç bulamamışlardı. Boşa kürek çektiler. Turgut Hoca belli ki üç günlük gözaltından sonra serbest bırakılacak. Seçim çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek. Ama bugünün muktedirlerini de 12 Mart ve 12 Eylülcülerin sepetine atacak. Haa illa onu yargılamak istiyorsanız hadi gelin size ihbar edeyim: Turgut Haskan Bozcaada’da bir bahçeden bir gül koparıp bir arkadaşına “bunu sevgiline ver” demiş… Alın size bir fırsat. İşte şimdi onu bu suçtan adil biçimde yargılayabilirsiniz. Gerisi bizim haklarımız ve yurttaşlığımız ile oynadığınız boş, bomboş bir çaba…

*Emekli Hakim