Bolu’da zehirlenen köylüler: Haberler asılsız, göç yok

Bolu'nun Yuva köyündekiler, yaşanan zehirlenmelerin ardından köyden göç başladığına dair yayınlanan haberlere tepki gösterdi. Köylüler, “Göç yok” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Ahin Aslan

BOLU - Bolu'da, geçtiğimiz ay, şebeke suyundan zehirlendiği şüphesiyle 141 kişi hastaneye kaldırılırken bir kişi de hayatını kaybetti. Köyde yaşanan zehirlenmelerin kaynağı aradan yaklaşık bir ay geçmesine rağmen henüz ortaya çıkarılamadı.

Birkaç gün önce medyada, zehirlenmeler sonrası köylülerin, köyü terk ettiğine dair haberler yer aldı. Köylüler, “Yuva köyünde oturanlar, evlerini terk etti” şeklinde çıkan haberlerin asılsız olduğunu söyleyerek tepki gösterdi. 

DERE VE SONDAJ KUYULARININ KULLANIMI KISITLANDI

Merkeze bağlı Yuva köyünde 16 Temmuz itibariyle şebeke suyundan zehirlendiği şüphesiyle 141 kişi hastaneye kaldırıldı, bir kişi ise yaşamını yitirdi. Hastaneye sevk edilen çocuklarda kanlı ishal, akut böbrek yetmezliği, trombosit ve hemoglobin değerlerinde düşüklük gibi sıkıntılar görüldü. Altı çocuk hastada ise Hemolotik Üremik Sendromu (HÜS) saptandı. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri ise köyde bulunan su deposu ve depoya su sağlayan kaynaklardan numune alarak inceleme çalışmaları başlattı.

Ayrıca yetkililer köyde bulunan su depolarında temizlik ve klorlama çalışması yaptı ve köye su, 21 gün sonra yeniden verilmeye başlandı. Ancak şebeke suyunun içme suyu olarak kullanılmaması istendi. İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi aldığı kararla, Devlet Su İşleri 5. Bölge Müdürlüğü’nün Çaydurt Deresi’nden aldığı numune sonuçlarında standartların üzerinde ‘mikrobiyolojik kirlenme’ tespit etmesi nedeniyle dere suyunun ikinci bir duyuruya kadar her türlü kullanımını kısıtladı.

Yuva köyünde yaşayanlar, zehirlenmelerin nedeninin bir an önce yetkililer tarafından açıklanmasını istiyor. 

‘KİMSENİN GÖÇ ETTİĞİ YOK’

Zehirlenme vakalarının üzerinden 35 gün geçmesine rağmen yetkililer tarafından zehirlenmelerin sebebi ile ilgili net bir açıklama yapılmadı. Köyde yaşayanlar bazı haber sitelerinde yer alan, “Şebeke suyunu kullanma konusunda tedirginlik yaşayan köylüler, yaylalarda ve şehir merkezlerinde bulunan evlerine gitti” şeklindeki haberlere tepki gösterdi.

Konuyla ilgili çıkan haberlerin yalan olduğunu vurgulayan Serhat Çakıroğlu, “İl Özel İdaresi tarafından gelen suları dağıtıyorum. Suları dağıtırken bütün evleri geziyorum. Herkes kendi evinde. Kimsenin göç ettiği yok. Zehirlenmenin kaynağını açıklasınlar. Başka insanlar gelip göç olduğunu söyledi. Hatta kamyon varsa onu göstermemizi istediler. O yalan haber. Evinde olmayan da ya işe gidiyor ya da hastanede çocuğunun başında bekliyor. Köyde yaşamıyor olsak o habere inanırız” dedi.

‘HERKES KULLANIYOR AMA HEPSİ HASTALANMIYOR’

Yuva köyünde annesi ve babasıyla yaşayan ve ismini vermek istemeyen bir köylü, yaylada evi olan kişilerin önceki yıllarda da yaz aylarını yaylada geçirdiğini ancak zehirlenme olayı nedeniyle köyden çıkamadıklarını belirtti: “30 yıldır bu köyde yaşıyorum. Şebeke suyunu neredeyse köyün tamamı kullanıyor ama herkes hastalığa yakalanmadı. Zehirlenmeler su nedeniyle olduysa, nasıl bazı kişileri etkileyip bazı kişileri etkilemedi? Aynı suyu herkes kullanıyor ama hepsi hastalanmıyor. Bu mantığa uymuyor.”

‘BAYRAM YEMEĞİ VERİLDİ’

Köyde kesilen kurban etlerinden tüketmeyen ve hazır içme suyu kullandığı halde zehirlendiğini söyleyen köylü, “Ben kimsenin etinden yemedim, kimse de benim kurban etimden yemedi. Ama ben zehirlendim. Kurban kesmeyenlere verdik, onlarda zehirlenen olmadı. Bayram yemeği verildi meydanda. Orada yemek yemeye gelmeyenler dahi zehirlendi. Kurban eti mi, içme suyu mu, kimse ne olduğunu anlayamadı. Şebeke suyunu çoğu ev kullanıyor. Sudan olduğunu düşünüyorum ama suyun neyden etkilendiğini bilmiyorum” diye konuştu.

‘DEVLET HASTANESİ HASTALARI KABUL ETMEDİ’

Hastanede tedavi gören 13 yaşındaki kızının yanında refakatçi olduğu sırada belirtilerin kendisinde de ortaya çıktığını ve tedavi için 19 Temmuz’da devlet hastanesine gittiğini ifade eden Emine Ayca, hastane yetkilileri tarafından kendilerine “Biz bu belirtilerle gelen hastaları almama kararı aldık. Üniversite hastanesinde şansınızı deneyin” denildiğini söyledi.

‘İTFAİYE 'SUYUN ÜCRETLİ' OLDUĞUNU SÖYLEDİ’

Bolu Belediyesi’nden su desteği istediklerini ancak belediyenin kendilerine “Su ücretli, 3 tonu 380 lira” şeklinde yanıt verdiğini öne süren Ayca, “21 gün boyunca su yoktu. Duş alamadık günlerce. Suyu kaynatıp kullanabildik. Bulaşıkları yıkıyoruz ama deterjan kalıyor üzerinde. Artık deterjandan hastalık kapacak noktaya gelmiştik. Bolu Belediyesi’nin itfaiyesinden su istedik. İtfaiye de suyun ücretli olduğunu, ‘3 tonunun 380 lira olduğunu’ söylediler veya ‘su tankı varsa doldururuz’ dediler. Ama bizde tank veya depo yok ki” ifadelerini kullandı.

‘HERKES SU KESİNTİSİNİN NEDENİNİ MERAK ETMİYOR’

Ayca, şebeke suyunun renginin bayram öncesi değiştiğini anlattı. Kurban Bayramı öncesinde tarlaların ilaçlandığını, bayramdan bir gün önce yaşanan kesintinin ardından suyun renginin bulanık olduğunu ve kötü koktuğunu ifade eden Ayca, “Herkes su kesintisinin nedenini merak ediyor. Onun araştırılmasını istiyoruz. İnsanlar her sene kurban atıklarını çevreye atıyordu. Yeni bir şey değil bu. Dikkat edilmesi gerekenler kimyasal ve zirai maddeler. Örneğin, köyün etrafında fabrikalar var, kamyonlar ve tırlar geçiyor. Bazı fabrikalar filtresiz. Dumanları, çatılarımızdaki kiremitlerin rengini değiştirdi” diye konuştu.