YAZARLAR

Bölücü pandomim, yıkıcı skeç

Dünyada pandomimi yasaklayan kaç ülke vardır? Ya da pandomimin hangi özelliği kamu düzeni ve güvenliğine tehdit içerebilir? Yasaklarda sınır tanımayınca iktidarlar da ne yapacaklarını, neleri nereye kadar sınırlayabileceklerini kestiremiyor ve baskı uyguladıkları toplumu nefessiz bırakacak düzeyde çıtayı yükseltme yoluna başvuruyorlar.

Mardin, Van, Siirt, Hakkâri, Muş, Kars ve Dersim yeni yıla toplantı ve gösteri yasaklarıyla başlayan kentler oldu. Hükümetin İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinde 25.07.2018’de yaptığı değişiklikten bu yana Kürt kentlerindeki valiliklerin ana uğraş alanlarından biri 15 günlük olacak şekilde toplantı ve gösteri yasaklarına karar vermek oluyor. Ajanslar için artık sıradan bir habere dönüşen bu uygulama bölgede de kanıksanmış olduğundan pek bir itirazla karşılaşmıyor. Diğer birçok kentte siyasi partiler seçim stantları açmış, bildirilerini dağıtmaya ve mitinglerini yapmaya başlamışken bu yasaklı kentler için seçim süreci bu nedenle henüz başlamış değil. Valiliklerse kimse denetlemediği ve itiraz etmediği için olacak kanundaki yetkiyi o kadar geniş yorumluyor ki, sadece miting değil, açlık grevi, oturma eylemi, stant, imza kampanyası, çadır kurma, bildiri dağıtmayı da yasak kapsamına alıyor.

SKEÇ, SİNEVİZYON, TİYATRO…

Yasaklarda sınır tanımayınca iktidarlar da artık ne yapacaklarını, neleri nereye kadar sınırlayabileceklerini kestiremiyor ve baskı uyguladıkları toplumu nefessiz bırakacak düzeyde çıtayı yükseltme yoluna başvuruyorlar. 1983 yılında yürürlüğe giren “Türkçeden Başka Dillerle Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun” böyle bir hevesin ürünüydü. Bu kanuna kalsa düşüncelerin Kürtçe açıklanması, yayılması ve yayınlanması yasaktı. Elbette kanun Kürtçe diye bir dilin varlığını dahi kabul etmediği için böyle demiyor, “Türk Devleti tarafından tanınmış bulunan devletlerin birinci resmî dilleri dışındaki herhangi bir dil” ifadesini kullanıyordu. 8 yıl boyunca yürürlükte tutulan kanuna göre Türk vatandaşlarının anadili Türkçe idi ve Türkçeden başka dillerin anadili olarak kullanılmasına ve yayılmasına yönelik her türlü faaliyette bulunulması yasaktı. Kürtçe şarkı dinlemek, bu dildeki kasetleri bulundurmak bu nedenle suçtu.

Kürtler için halen devam eden 12 Eylül darbesi, bu nedenle sınır tanımayan keyfilikleri 40 yıl sonra başka şekillerde önümüze getiriyor. Böyle olmasa Muş, Kars ve Hakkâri valilikleri geçen ay duyurdukları yasak kararlarında çerçeveyi iyice genişletip yukarıdaki yasaklara ek olarak dilek feneri uçurtmayı, konser, şenlik, tiyatro, skeç, sinevizyon, yamaç paraşütü ve pandomim yapmayı da yasaklar arasına koymazdı. Dünyada pandomimi yasaklayan kaç ülke vardır acaba? Ya da pandomimin hangi özelliği kamu düzeni ve güvenliğine tehdit içerebilir? Aynı sorular konser, skeç, yamaç paraşütü ve diğer etkinlikler için de geçerli ancak içinde bir sesin/sözün dahi olmadığı pandomim gibi bir sanatın olması ayrıca dikkat çekici, ayrıca gülünç. Elbette bu yasaklar sadece Ocak ayında ortaya çıkmadı, valilikler de kendi inisiyatifleriyle bu yasağı belirlemiyor. İl İdaresi Kanunu’ndaki değişikliğin yapıldığı tarihten bu yana yasağın uygulandığı hemen her ilde benzer şekilde yürütülüyor. Fakat kanıksandığı için dikkat çekmiyor, itiraz edilmiyor. Sinemacılardan tiyatroculara, pandomimcilerden şarkıcılara kimsenin yıllardır bu yasaklara ses etmemiş olması başka türlü izah edilemez.

YASAKLARIN DAYANAĞI

Valiliklerin neredeyse nefes almayı yasaklayacak bu kararlarının temel iki kanuni dayanağı bulunuyor. Biri 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, diğeri 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu. Bu iki kanunda da çok genel ve keyfi şekilde düzenlenmiş maddelerle valiliklere etkinlik-miting yasağı uygulama yetkisi veriliyor. 

İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin C fıkrasına 25.07.2018’de eklenen madde[1] ile valilere “kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu” hallerde çeşitli yetkiler tanındı. Ancak bu maddede bile belli birtakım şartlar sıralandı ve en temel şart da “kamu güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu haller” olarak belirlendi. Peki yasakların uygulandığı hangi ilde olağan hayatı durduracak düzeyde bir kamu güvenliği sorunu var ki pandomim veya skeçlere, yamaç paraşütüne dahi yasak getiriliyor?

Maddenin devamı ise yasağın, kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için uygulanabileceğini düzenliyor. Ancak uygulamada yasaklar tüm il geneli için, şüpheli olsun olmasın herkese uygulanıyor.

Etkinlik yasaklarının diğer dayanağı olan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun anti demokratik yapıya sahip iki maddesi bile esasında uygulamayı mevcut haliyle yürütmeye müsaade etmiyor. 90’ların OHAL döneminden kalma kanunun 17. maddesi[2] vali ve kaymakama bazı hallerde “belirli bir toplantıyı” erteleme veya yasaklama yetkisi veriyor. Yani yamaç paraşütü de dahil olmak üzere her toplantıyı değil (kaldı ki yamaç paraşütü bir toplantı da değil), “belirli” bir toplantıyı erteleme ya da yasaklama imkânı bulunuyor.

Kanunun uygulamaya dayanak olan 19. maddesi[3] de valilere “suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde” toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklama yetkisi veriyor. Dolayısıyla öncelikle suç işleneceğine dair açık bir tehlikenin olması gerekiyor. Ancak son 5 yıldır bölgede her an suç işleneceğine dair açık bir tehlikenin var olduğu varsayımıyla her türlü etkinliğin tekrarla yasaklandığı görülüyor.

'GÖSTERİ HAKKI İZİN ALMA ŞARTINA BAĞLANAMAZ'

Kanunun bir diğer ölçütü yasaklama kararlarının gerekçeli olması gerektiği. Yani valiliklerin şu an yaptığı gibi “millî güvenlik, kamu düzeni, Koronavirüs salgınının yayılmasının önlenmesi” gibi genel geçer ifadelerle değil, belirli bir etkinliği neden ertelediği veya yasakladığını kamuoyunun anlaması ve denetlemesine imkân verecek açıklıkta izah etmesi, gerekçelendirmesi gerekiyor. Dolayısıyla kanun, pandomim, yamaç paraşütü, sinevizyon, skeç, konser gibi etkinliklerin milli güvenliğe ne şekilde tehdit oluşturduğuna dair gerekçelendirmeyi valiliklerin hayal dünyasına terk etmiş değil.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi, her ne kadar CHP’nin iptali için başvuru yaptığı İl İdaresi Kanunu’nun 11/c maddesini Anayasa’ya uygun bulsa da[4] bu birbirini tekrar eden ve genel geçer ifadelerle gerekçelendirilen yasaklamaları hukuka uygun bulmuyor. AYM, toplantı ve gösteri hakkının "izin alınmadan" kullanılabilmesinin esas olduğunu, buna aykırı bir sınırlandırmanın Anayasa’ya aykırı olduğunu vurguluyor.[5]

Son 5 yıldır aralıksız şekilde uygulanan ve birçok kenti adeta nefessiz bırakmış bu yasakçı politikalar, itiraz edilmediğinde siyasi iktidarların yasaklamalarda sınır ve ölçü tanımadığının bir başka kanıtına dönüşmüş durumda. 80 darbesinden bu yana veya öncesinde Kürt kentlerinde pandomim gösterileri yapıldı mı bilmiyorum, ancak sessiz oynanan bir gösteriyi dahi yasaklatan siyasi aklın bu oyundan daha komik olduğuna kuşku bulunmuyor. 

NOTLAR:  

[1] İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin C fıkrası şöyle: Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir.

[2] Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. maddesi şöyle: Bölge valisi, vali veya kaymakam, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.

[3] Kanunun tam hali şöyle: Madde 19 - (Değişik 1. cümle: 26.03.2002 - 4748 S.K/Madde 6) Bölge valisi, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. (Değişik 2. cümle: 30.07.2003 - 4963 S.K/Madde 22)  Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir. Yasaklama kararı gerekçeli olarak verilir Kararın özeti yasaklamanın uygulanacağı yerlerde mutat vasıtalarla ilan edilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.

[4] Bkz; Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas: 2018/137, Karar Sayısı: 2020/86, Karar Tarihi: 30/06/2022

[5] “Cihan Tüzün Ve Diğerleri Başvurusu”, Karar Tarihi: 10/11/2022, Başvuru Numarası: 2019/13258


Hamza Aktan Kimdir?

Avukat. 2001-2016 yılları arasında Bianet, Birgün, Nokta ve İmc Tv gibi yayınlarda muhabirlik, editörlük ve haber müdürlüğü yaptı. Express, Birikim, Radikal gibi yayınlarda yazıları yayınlandı. 2012'de yayınlanan “Kürt Vatandaş” isimli kitabın yazarıdır. 2018'de avukatlık mesleğine başladı. Çalışma alanları arasında ceza hukuku, iş hukuku, idare hukuku, mülteci hukuku ve tazminat hukuku bulunuyor.