Boğaziçi'nde akademisyenlerin nöbeti 362'nci gününde

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlük binasına sırtlarını dönerek yaptıkları eylem 362'nci gününe girdi.

Fotoğraflar: Aslı Kalaycıoğlu
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 362'nci gününde Boğaziçili akademisyenler bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler ve Bulu'nun ardından rektörlüğe atanan Naci İnci'yi protesto ettiler.

Direnişin 52'nci haftasında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bugün 31 Aralık 2021, Cuma. Boğaziçi Üniversitesi’nde direnişin 52. haftasının sona eriyor. Bugün direnişin 362. günü.

Naci İnci’nin ilgili kurullarının hiçbiri muhatap alınmadan, kurum iradesi hiçe sayılarak şeffaf olmayan bir şekilde Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının yüz yirmi yedinci; 30 Temmuz günü gerçekleştirdiğimiz destek oylamasında akademisyenlerin yüzde 95 oranında rektör adaylığına karşı olduğu açıklanan İnci’nin rektör vekili iken Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tam zamanlı öğretim görevlisi Can Candan’ı görevden almasının yüz altmış beşinci, Candan’ın İnci’nin talimatıyla kampüse alınmayışının seksen ikinci, Matematik Bölümü tam zamanlı öğretim üyesi Mohan Ravichandran’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden dönem ortasında görevden alınmasının kırk altıncı günü !!!

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri haftanın her iş günü olduğu gibi bugün de #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz diyerek arkalarını 245. kez rektörlük binasına döndüler.

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz”, “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite” yazan dövizler, üzerinde "Can Candan Yalnız Değildir" ve “Kabul Etmiyoruz” “Vazgeçmiyoruz” yazan Can Candan fotoğrafları ve üzerinde “#BerkeyePeriteÖzgürlük”, “#MücadeleUmuttur” yazan, 87 gündür tutuklu olan öğrencileri Berke Gök ve Perit Özen’in fotoğraflarını taşıdılar.

Nöbet sonrası akademisyenler haftanın her son iş gününde olduğu gibi haftalık açıklamalarını okudular:

Bugün 31 Aralık Cuma. Nöbetimizin 245., direnişimizin 362. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

Üniversitemizin temel ilkelerini, kurumsal bütünlüğünü ve kamusal yükümlülüklerini korumak ve savunmak amacıyla sürdürdüğümüz direnişimiz önümüzdeki hafta birinci yılını tamamlıyor. 2021 yılının sona ermesine iki gün kala yine bir gece yarısı Resmî Gazete’den yapılan bir duyuruyla üniversitemizde bir Veri ve Yapay Zekâ Enstitüsü kurulduğunu öğrendik. Olumsuz bölüm görüşlerine rağmen alınan bu karar, ilgili alanlarda çalışan meslektaşlarımızın iradelerini, bilgi ve birikimlerini ve hâlihazırda yürüttükleri projeleri hiçe saymaktadır. Üniversitemizin 21 hocasının 5 senedir üzerinde çalıştıkları, Ulusal Yapay Zekâ Stratejisinde yer alan, Robotik ve Yapay Akıl Laboratuvarları projesinin yürütülmesi için gerekli destek verilmezken alınan bu karar senatomuzu da hiçe saymaktadır, çünkü bu yeni enstitü bir Senato kararı da alınmaksızın kurulmuştur. Gayrimeşru yönetim, üniversitemizin işleyişini ilgilendiren birçok konuda, Senato ve Üniversite Yönetim Kurulunu devre dışı bırakarak, tepeden inmeci, anti-demokratik bir yönetim anlayışını dayatıyor. Bu enstitünün kurulmasının amacının, üniversitemizde partizan kadrolaşma ve rektörlüğün kurul ve komisyonlarda hakimiyet tesis etme çabası olduğu çok açıktır. Tıpkı tepeden inme Hukuk ve İletişim Fakültelerinin kurulması ve üniversitemizin kendi işe alım prosedürlerini atlayarak dışarıdan öğretim üyeleri ve Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürü atamalarında amaçlandığı gibi.

Bu hafta, 16 Temmuz tarihinde hukuk dışı bir şekilde görevine son verilen Can Candan’ın üniversitemizle ilişkisinin kesilmesinin gerekçesi olarak sunulan soruşturmanın aslında yapılmamış olduğu ortaya çıktı. Bölge İdari Mahkemesinin konuya dair evrak talebine cevaben rektörlük, işine son verilmesinden 5 ay sonra Can Candan’a geriye dönük bir soruşturma başlattı. Bu hukuksuz uygulama bir skandaldır; dahası atanmış Rektör Naci İnci’nin yetkisini kötüye kullanmış olduğunun, kişisel hınç ve keyfiyetle hareket ettiğinin tescilidir.

Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen meslektaşlarımız Can Candan ve Mohan Ravichandran ile dersleri iptal edilen Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar'ın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini bir kez daha talep ediyoruz. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir.

Rektör koltuğunda oturan Naci İnci’nin şikâyeti üzerine gözaltına alınan öğrencilerimiz Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen 87 gündür cezaevinde. 6 Ekim’de kampüsteki protestolara katılan, Berke ve Perit’in de aralarında olduğu 14 öğrenci için 6 yıldan 32 yıla kadar hapis cezası istendi. 7 Ocak’taki duruşmada öğrencilerimizin yanında olacağız. Öğrencilerimize ve hocalarımıza yönelik tüm soruşturma ve davaların sona erdirilmesine dair talebimizi yineliyoruz. Öğrencilerimiz derhâl serbest bırakılmalıdır.

Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları ve enstitü müdürleri seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Mühendislik Fakültesi Dekanı, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürleri bir an önce görevlerine atanmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.

Mücadelemizin ikinci yılına girerken, 2022 yılında da aynı kararlılıkla üniversitemizi yılmadan savunmaya devam edeceğimizden kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın. Türkiye’de özgür, özerk ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,

Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)