Boğaziçi'nde akademisyenlerin nöbeti 250'nci günde

Boğaziçi Üniversitesi'nde her gün akademisyenlerin rektörü protesto ettikleri eylem 250'nci gününde.

Fotoğraf: Can Candan
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri bugün itibarıyla protestoların 250'nci gününü geride bıraktı. 

Bugün yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bugün 10 Eylül Cuma. Nöbetimizin 167., direnişimizin 250. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

Atanmış yönetim geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi tarihinin en sönük ve renksiz mezuniyet törenini gerçekleştirdi. Kurumumuzun 154. mezuniyet dönemi genel töreninin 5 Eylül 2021 günü sanal ortamda, katılıma ve yoruma tamamen kapalı bir YouTube bant yayını olarak yapılması tercih edildi. Atanmış Rektör Naci İnci konuşması için ayrılan süreyi kapalı otoriter rejimlerin devlet televizyonlarında yayınlanan resmî törenlerini andırır bir kurguyla, boş bir salonda, tek başına, herhangi bir iletişime imkan vermeyen bir şekilde kullandı. Akademisyen, öğrenci ve mezunların yüzde 90’dan fazlasının güvenoyunu almadan bulunduğu mevkiye atanmış olan kayyım yönetim, güvensizliğini ve yetersizliğini bu ağır ve tek sesli performansla tekrar sergilemiş oldu. Öğrencilerin diplomalarının verildiği törenler ise söz konusu YouTube yayınını izleyen günlerde, Uçaksavar stadyumunda, atanmış yönetimin katılımı olmadan gerçekleştirildi. Açık havada düzenlenmelerine rağmen, atanmış yönetim bu törenlere mezunların aile ve yakınlarını dahil etmemeyi uygun gördü.

Öğrenciler ve yakınları ile her türlü karşılaşmayı asgariye indiren resmî tören protokollerine cevaben öğrenciler 8 Eylül günü kendi inisiyatifleri ve çabalarıyla Boğaziçi camiasının asla unutamayacağı, olağanüstü güzellikte bir Alternatif Mezuniyet töreni düzenlediler. Yüzlerce öğrencinin, mezunun, aile ve arkadaşlarının ve hocaların katılımıyla Güney Kampüs’te yüz yüze ve pandemi önlemleri alınarak gerçekleştirilen bu tören, heyecanı, kahkahaları, şarkıları, muzipliği ve rengarenk pankartlarıyla Boğaziçi’nin gerçek kimliğini gösterdi. Düzenleme kurulundan bir öğrencinin sözlerine atfen söyleyecek olursak, bu tören, alternatif bir mezuniyet düşleyenlerin kendilerini hak ettikleri gerçek bir mezuniyet şenliğinde buldukları bir kimliğe büründü. Açık, katılımcı, çoğulcu ve özgür bir ortamda gerçekleşen bu etkinlik, fikirlerin değerini, yaratıcı, kaynaştırıcı ve barıştırıcı potansiyelini hepimize hatırlatmış oldu. Açılış konuşmasını düzenleme ekibinden İmran Gökçe Şahin ve Doruk Tunaoğlu’nun yaptığı törende bu yılki mezunları temsilen Bilge Özmen ve Buse Giledereli; mezun bileşenleri temsilen Zeynep Akçakaya; hocaları temsilen de hukuksuzca görevlerine son verilen Can Candan ve Feyzi Erçin ile Sosyoloji Bölümünden Ayfer Bartu Candan söz aldılar. Birbirinden değerli bu konuşmaların hepsine bülten sınırları içerisinde yer vermemiz mümkün değil. Ayfer Bartu Candan’ın 8 aylık direnişimizin ruhunu yansıtan sözleriyle yetinelim:
 
2 Ocak'tan itibaren imkânsız görünende ısrar ettik, kayyıma kayyım dedik, tabelasını astık, kabul etmedik, direndik ve direniyoruz. Ne hocalarımızdan ne CİTÖK'ten ne İstanbul Sözleşmesi'nden ne de üniversitemizden vazgeçmeyeceğiz ve o güne kadar da kayyıma kayyım demeye devam edeceğiz. Bu üniversiteyi bedeli ne olursa olsun savunacağız. Boyun eğmeyeceğiz. Sizler de var olun, yolunuz açık olsun, çok güzelsiniz ve birlikte çok güzeliz: İşini hakkıyla yapan, mütevazı, zarif, başarılı ve güleç insanlar. Diğerlerine de dert olsun!
 
Yeni öğretim yılının başlamasına birkaç hafta kalmışken atanmış yönetimin pandemi koşullarında derslerin nasıl yürütüleceğine dair halen hiçbir ciddi hazırlık yapmamış olduğunu gözlemliyoruz. Pandeminin seyrinin belirsizliğini sürdürdüğü bu koşullarda söz konusu hazırlıkların tüm detaylarıyla aylar öncesinden yapılması gerekirdi. Ancak onun yerine kamu kaynakları kampüsümüzü tepeden tırnağa güvenlik kameralarıyla donatılmak için kullanıldı. Hepimiz kampüste öğrencilerimizle beraber olmayı, derslerimizi yüz yüze vermeyi çok özledik. Bizim önceliğimiz öğrencilerimizin sağlıklı bir ortamda nitelikli bir eğitim almaya devam etmeleri. Oysa üniversitenin altyapısına dair teknik verileri bile henüz toparlayamayan yönetim, derslerin yüz yüze mi çevrimiçi mi yapılacağı konusunda tam bir kararsızlık içinde ve sorumluluk almaktan kaçınıyor. Talebimiz, kamu sağlığını tehdit eden bu koşullar altında yönetimin gerekli sorumluluğu göstererek uzman görüşlerini dikkate almaları ve şayet varsa, yaptıkları planlamaları Boğaziçi Üniversitesi kamusuyla paylaşmalarıdır.
 
Üniversitemizdeki tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürleri bir an önce görevine atanmalıdır. Atanmış Rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz.
Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar:
Kabul Etmiyoruz Vazgeçmiyoruz!" (HABER MERKEZİ)