Boğaziçililerden imara tepki: Amaç belki de hukuksuz hukuk fakültesine bina yapmak

Boğaziçi Üniversitesi ve çevresindeki bazı arazilerin imara açılmasına akademisyenlerden tepki gecikmedi: "Amaç belki de hukuksuz hukuk fakültesine bina yapmaktır."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile Boğaziçi Üniversitesi’nin doğal SİT alanı statüsünün 7 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak değiştirilmesine Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri tepki gösterdi. 

Fizik Bölümü'nde 48 yıldır hocalık yapan Emeritus Profesör Alpar Sevgen ve Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Lale Akarun Gazete Duvar’a konuştu.

'EKİP 2019 YILINDAN BELLİYMİŞ'

Prof Dr. Alpar Sevgen’e göre Güney Kampüsü'nün SİT statüsünün değiştirilmesine giden yolda ilk adım Melih Bulu’nun atanmasından daha önce başlamış olabilir. Prof. Sevgen, ‘’Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği dışında 'BURA' adında bir oluşum var. Siyasal İslam ve AKP renkli bir kuruluş.  Bu kuruluşa dahil olmak için Boğaziçi mezunu olmanız gerekmiyor. 2019 BURA toplantısında çekilen fotoğrafa baktığınızda en ön sırada Melih Bulu ve yardımcıları Naci İnci ve Fazıl Önder Sönmez’i görebilirsiniz. Sanki 2019’da başlamış bu hazırlıklar. Fetih operasyonu mu diyelim bilemiyorum ama ekip belliymiş’’ dedi.

‘KULÜBE DAHİ YAPILAMAZ STATÜSÜNDEN ÇIKARIP BİNA YAPILABİLİR STATÜSÜNE GETİRİYORSUN’

Prof. Sevgen sözlerini şu şekilde sürdürdü: ‘’Tarihi Güney Kampüs, insanların doyamadığı bir yer, burada kulübe bile yapamazsınız. Ancak şimdi bu tarihi mekanın SİT statüsü değiştirildi. Peki bir gerekçesi var mı? 160 yıllık kampüsün SİT durumu neden değiştirildi? Rektörden izahı yok, YÖK ‘ten izahı yok, Cumhurbaşkanı’ndan izahı yok. Ben yaptım oldu anlayışı ile karşı karşıyayız. Yani kulübe dahi yapılamaz statüden çıkartıyorsunuz, her türlü bina yapılabilir, devredilebilir, satılabilir hale getiriyorsunuz. Bir komisyon kuruluyor bunun değerlendirmesini yapacak. Bu değerlendirmeyi kim yapacak? Rektörün kendisi, iki yardımcısı ve bir de Osmanlı Ocaklı genel sekreter. Daha geçen gün genel sekreterin görevlendirilmesi kanuna aykırıdır diye oy birliği ile mahkeme yürütmeyi durdurma karar verdi. Görevlendirilmesi durdurulan bu kişi Boğaziçi’nin devri, kiralanması ve satışı komisyonunda yer alıyor. Üniversitede seçilmiş üyelerin çoğunlukta olduğu ve üniversitenin en üst akademik ve idari kurulları Senatoya ve Üniversite Yönetim Kurulu'na da bilgi verilmiyor, bunlar niye yapılıyor, hangi amaca hizmet ediyor’’

‘AMAÇ, KATARLILARA AVM DEĞİL, BELKİ DE HUKUKSUZ HUKUK FAKÜLTESİNE BİNA YAPMAKTIR’

Alpar Sevgen

Boğaziçi Üniversite’sinin arazisi ile ilgili her türlü rivayetin olduğunu belirten Prof. Sevgen, ‘’Rezidans mı yapılacak, AVM mi yapılacak, Katarlılara mı satılacak? Hepsi olabilir ama pek çok hocamızın da paylaştığı görüş şu: Bir hukuksuz Hukuk Fakültesi kuruldu. Hukuksuz bir dekan atandı, adrese teslim kadrolar verildi ve bu duruma karşı açtığımız davalar halen sürüyor. Belki onlara güzel manzaralı bir yer verilmek isteniyordur. Güney kampüste verilecek 1 cm kare dahi yok, bölümler, ofisler, sınıflar zaten sıkışmış durumda. Amaç Katarlılara AVM değil, belki de hukuksuz hukuk fakültesine yani bu kişilere bina yapmaktır. Tahminimiz bu yönde. Ama hocalara bilgi verilmiş değil. Naci İnci’ye senatoda soruluyor ama cevap yok. O biliyor mu? Bence o da bilmiyor olabilir’’ dedi.

‘BOĞAZİÇİ’NE AİT OLMAYAN ARAZİLER DE VAR’

AK Parti’nin torba yasayı sevdiğini belirten Prof. Sevgen, ‘’O bir maddenin yanına 50 tane daha madde koyup, geçirmek istediğinizi de o maddeler arasında geçiriyorsunuz. Buradaki durum da budur. Güney kampüsü korunmuş bir alan olmaktan çıkarıp, bina yapılabilir hale getiriyorsunuz ama Boğaziçi’ne ait olmayan araziler de bu imar planına dahil. O arazilerde toplumda isimleri bilinen önemli kişilerin villaları var. Orada boş arazi yok, hepsinin sahibi var. Kimin gidip malını elinden alacaksınız? Karman çorman bir şeyler çıkarınca bu da arada kaynar diye mi düşündüler acaba?’’ dedi.

‘TBMM’NİN BU DURUMA EL KOYMASI GEREKİYOR’

Prof. Sevgen sözlerini şu şekilde bitirdi: ‘’200 üniversite var ama uluslararası standartta birkaç üniversiteniz var. Boğaziçi Üniversitesi de ‘burada hoca varmış, burada bina değil üniversite varmış’ diyebileceğiniz güzide bir kurum. Şimdi yüzde 95 güvensizlik oyuna rağmen tepeden inme kişiler getiriyorsunuz, arazinin statüsünü değiştiriyorsunuz. İşgale mi uğruyoruz? Kim ne yapmak istiyor? TBMM’nin artık bu duruma el koyması gerekiyor. Meclisten bunu yapmasını bekliyoruz. Göz göre göre güzelim üniversite ne hale getiriliyor. Partilerden bağımsız olarak AKP’linin çocuğu da Saadet Parti’linin, HDP’linin, CHP’linin, İyi Parti’linin  çocuğu da burada kardeş kardeş okuyor. Kimsenin inancına, siyasi görüşüne karışmıyoruz. Boğaziçine karşı tavır bir cezalandırma sistemi şeklinde ilerliyor ancak seçilmiş Cumhurbaşkanı bizim de Cumhurbaşkanımız, bu tarafı dinlemesinde de büyük hayır var.’’

‘TARİHİ DOKU GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ ZARARLAR GÖRME TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA GELMİŞTİR’

Lale Akarun

Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Lale Akarun da konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:

"Boğaziçi Üniversitesi’nin planlara dahil edilen arazileri Boğaziçi Öngörünüm bölgesinde olup 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu uyarınca yapılaşma yasağı vardır. 2960 sayılı Kanunun 3. Maddesinde, “Boğaziçi alanında yer alan kültürel ve tarihi değerler ve doğal güzellikler muhafaza edilir ve doğal yapı korunur” denilmektedir. Söz konusu alan, 158 senedir kampüs alanı niteliğinde olup, içinde pek çok tescilli tarihi yapı barındırmaktadır. Bu alanın, kampüs alanı olarak, içindeki tarihi ve kültürel değerler ile birlikte muhafazasında yüksek kamu yararı vardır.

Askıya çıkartılmış olan, İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Yakın Çevresi Doğal Sit Alanının, Bakanlık Makamının 27.08.2021 tarihli ve 1618521 sayılı Olur’u ile “Doğal Sit- Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit- Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescili işlemi, hem 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa aykırı bir işlemdir, hem de üniversite kampüsü olarak kamu yararına kullanılan bu araziyi, Boğaziçi Kanununun sağladığı koruma statüsünün zedelenmesine açık hale getirmekte, tüm Boğaziçi bölgesindeki koruma altındaki alanlar için de emsal oluşturma tehlikesini içermektedir. Önerilen düzenlemeyle daha önce Birinci Dereceden Kültür Varlığı olarak tanımlanmış olan Boğaziçi Üniversitesi kampüs alanının koruma derecesi düşürülmüş, buradaki doğal ve tarihi doku geri dönülmez zararlar görme tehlikesiyle karşı karşıya getirilmiştir."

‘KARARLAR ÜNİVERSİTE İÇİNDEN DEĞİL DIŞINDAN GELİYOR’

Boğaziçi mezunlarının dilekçe ile itiraz etmeye gittiğini, öğretim üyelerinin de bugün karara itiraz edeceğini belirten Prof. Akarun, sözlerini şöyle bitirdi: ‘’Boğaziçi Üniversitesi arazisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tâbi yeni düzenlemeyle “Nitelikli” ve “Sürdürülebilir” koruma alanı tescil işlemine itiraz ediyoruz. İtirazlarımız kabul edilmezse, hukuki yollardan kampüsümüzün korunması için girişimlerde bulunacağız.

Üniversite içinde maalesef mevcut yönetim üniversitenin öğretim üyeleri, yönetim kurulu ve Senatosu ile görüş alışverişinde bulunup karar almıyor. Şu anda Üniversitenin en yüksek idari personelini görevden alıp geçici görevlendirmeyle üniversite dışından bu konuda tecrübesi ve liyakati olmayan bir siyasetçi yakınını vekaleten atamış durumda. Mahkeme bu atamanın yürütmesini durdurdu; ona rağmen rektör bu yetkisiz kişiyi bu konularda yetkili komisyonlara koyuyor. Bu açıdan, kararlar üniversite içinden değil, dışından geliyor diyebiliriz."