Boğaziçi davasında tutuklu yargılanan öğrencilere tahliye

Melih Bulu'nun rektörlüğünü protesto ettikleri için tutuklanan iki Boğaziçili öğrencinin duruşmasına kitlesel katılım oldu. Öğrenciler ve öğretim üyeleri ayrı ayrı basın açıklaması yaptı. Tutuklu öğrenci Doğu Demirtaş, "Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum" dedi. Öğrencilerin tutuklanmasına gerekçe olarak gösterildikten sonra kayıtlara 'kayıp' olarak geçen resim mahkeme salonunda ortaya çıktı. Mahkeme, savcılığın tutukluluklarının devamını istediği iki öğrenciyi tahliye etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan eylemlerde tutuklanan iki Boğaziçili öğrenci Doğu Demirtaş ve Selahattin Uğuzeş bugün hakim karşısına çıktı.

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi adliye önünde toplanan öğrenci ve öğretim üyelerinin basın açıklaması yapmak istemesine polis izin vermedi. Milletvekillerinin çabasıyla birlikte öğrenciler polis ablukasında basın açıklaması yaptı.

Boğaziçili öğrencilerin duruşması için çağlayan Adliyesi'ne çok sayıda kişi gitti.

'ARKADAŞLARIMIZ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN'

Boğaziçi eylemlerini destekleyen herkese teşekkür edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bu tutuklamalar hukuksuzdur, arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Mücadelemiz her türlü baskı girişimine rağmen devam ediyor. Cumhurbaşkanı'na 'Yüreğimiz yetiyor' demiştik. Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın. Bugün o mektupta dediklerimizi aynen tekrarlıyoruz. Size kulluk etmiyoruz. Hukuksuzca tutukladığınız her arkadaşımızı alacağız. Mücadelemizi durduracak kudretiniz olmadığı gibi demokratik hakkımızı gasp eden ucuz siyasetinizin arkasına sığınamazsınız. Sanmayın ki hukuk reformunuzla ezilenleri safınıza katabilirsiniz. Safımız emekçilerin ve ezilenlerin safıdır. Demokratik hak ve özgürlükleri gasp edilenlerin yanındayız. Tüm kayyımları gönderene, tüm arkadaşlarımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Yüreğimiz yetiyor!"

ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİ 

- Boğaziçi direnişi sırasında gözaltına alınan tutuklanan bütün arkadaşlarımız serbest bırakılsın

- Tüm kayyumlar istifa etsin

- LGBTİ+'lara nefrete son verilsin. Kulübümüz tekrar açılsın

- Polis kampüsten derhal çıkarılsın

AKADEMİSYENLER: ÖĞRENCİLERİMİZİ SERBEST BIRAKIN

Melih Bulu'yu rektörlük binası önünde her gün sırtlarını dönerek protesto eden öğretim üyeleri de adliye önünde açıklama yaptı. Akademisyen Zeynep Gambetti'nin okuduğu açıklamada şöyle dendi: 

ÖĞRENCİLERİMİZİN YANINDAYIZ: Bugün burada Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan gayrimeşru rektör atamasını protesto ettikleri için 29 Ocak’ta gözaltına alınan ve sonrasında tutuklu ve tutuksuz yargılanmakta olan 7 öğrencimizin duruşmasına destek vermek için bulunuyoruz. 30 Ocak’tan bu yana 2 öğrencimiz Metris Cezaevi’nde tutuklu, 2’si de ev hapsinde olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumdalar. Kamuoyuna öğrencilerimizin yanında olduğumuzu bir defa daha ilan etmek isteriz.

KABUL ETMİYORUZ: Boğaziçi Üniversitesi hocaları olarak 4 Ocak’tan beri "Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz" diyoruz. Dayanağımız özgürlükçü ve katılımcı geleneğimizi açıklayan Boğaziçi Üniversitesi Temel İlkeleridir.  Yeni rektörlük, YÖK ve bağlı olduğu siyaset anlayışı ise, üniversitemizin evrensel, çoğulcu ve demokratik ilkelerini geçersiz kılmayı hedeflemektedir. Bu hedefe uygun olarak muhalefeti ve her tür toplumsal meseleyi bir asayiş sorunu olarak tanımlayıp, güvenlikçi politikalar uygulamaktadır. 

ÖĞRENCİLERİMİZİ BIRAKIN: Ortada bir asayiş sorunu yoktur. Üniversite bileşenlerinin, birlikte veya ayrı, Boğaziçi Üniversitesi’ne uygulanan politikaları eleştirme hakları anayasa ile güvence altına alınmıştır.  Öğrencilerimiz topluma suçlu ve zanlı olarak gösterilmektedir. Bu şekilde Türkiye genelinde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi'nde de zor ve baskıcı yöntemler meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.  Eleştiri ve protesto haktır. Bu haklarını kullanan öğrencilerimize yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. Öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını ve yarın başlayan yeni öğrenim dönemine daha fazla vakit kaybetmeden başlamalarını talep ediyoruz.

Duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP'li milletvekilleri Sera Kadıgil ve  Özgür Özel ile Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık takip etti. Kimlik tespitleri ve iddianamenin okunmasının ardından yargılama başladı.

İDDİANAMEDE İSLAMİ REFERANSLAR

Boğaziçili öğrencilerin "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme" suçunu işledikleri ileri sürülen iddianamede şu ifadeler yer aldı:

"- Şüpheliler Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş isimli şahısların Güney Kampüs Rektörlük binası karşısında bulunan taşınabilir pano üzerinde İslam Dininin kutsal saydığı Kabe fotoğrafı üzerine Şahmeran ibareli ve köşelerinde LGBTİ+ olarak tabir edilen topluluğu temsil eden amblemlerin asılı olduğu suça konu resmi astıklarının görüldüğü, amblemlerin yapıştırıldığı, dosya kapsamında yer alan görüntülerde bahse konu resmin bu haliyle bir süre yere de konularak sergilendiğinin anlaşıldığı

- Bahse konu resmin İslam dini literatüründe yasak ve haram olarak kabul edilen eşcinsellik ve benzeri cinsel yönelimlere dair imgeler ile İslam'ın tek yaratıcı olan Allah inancı ve tevhid inancına aykırı olan "Şahmeran" figürünün yine İslam'ın ve Müslümanların yeryüzündeki en kutsal mekan ve yapı olarak kabul ettiği Kabe'nin tasvir edildiği bir resim üzerine yapıştırılması suretiyle oluşturulması.

- Bu resmin kamuoyu tarafından yakından takip edilen ve gündem olan Boğaziçi Üniversitesi'ne yapılan rektör atamasına ilişkin gösteriler kapsamında alenen sergilenmesi de değerlendirildiğinde, gayri muayyen kişilere yönelik alenen yapılan soruşturmaya konu eylemlerin, "LGBTİ+" olarak anılan bir sosyal kesim ve Türk toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın sosyal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu..."

DOĞU DEMİRTAŞ: BARIŞÇIL EYLEM YAPTIK

Avukatlar iddianamenin iade edilmesini ve müvekillerinin derhal beraat etmesini talep etti. Sanık sandalyesine ilk olarak tutuklu Boğaziçili öğrenci Doğu Demirtaş çıktı. Demirtaş yaptığı savunmada, "Hiçbir kesim ya da kitleyi nefrete sevke etmek gibi bir niyet etmedim. Polis bize gaz ve plastik mermiyle saldırdığı için barışçıl bir eylem yapmak istedik ve eylemi sergiyle devam ettirmeye karar verdik. Dava konusu resim anonim bir eser. Hiçbir kesim ve kişiyi aşağılamak, kin ve nefrete sevk etmek gibi bir amacım yok. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum” dedi. 

'LGBTİ BAYRAĞINI GÜVENLİK ASTI'

 Mahkeme başkanı 'LGBT üyeliğin var mı?' diye sordu. Demirtaş, "Yok ama tüm kesimlerinden arkadaşım var" yanıtını verdi. Demirtaş, LGBTİ bayrağını bir güvenlik görevlisinin astığını söyleyerek, "Telefonumda videosu var, incelenebilir. O güvenlik görevlisini teşhis edebilirim" diye konuştu.

'RESMİ BİZİM ASTIĞIMIZA YÖNELİK TUTANAK İMZALATMAYA ÇALIŞTILAR'

Dosya kapsamında 47 gündür tutuklu olan bir diğer öğrenci olan Selahattin Uğuzeş de üzerine atılı suçlamayı reddetti: “Sergi, rektör olayları kapsamında düzenlendi. Gelen eserler bir seçmeye tabi tutulmadı. 300-400 kadar eser geldi. Sergiden eve döndüğümde arkadaşlarım polis tarafından arandığımı söyledi. Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. Orada resimle ilgili sorular soruldu. Sonra resmi benim ve Doğu’nun astığının yazılı olduğu bir tutanak imzalatmaya çalıştılar. Savcılıkta tutukluluğa sevk edilmeden bu haberi TRT’den öğrendik.”

Uğuzeş şöyle devam etti: "Suç işleme kastım ve kötü niyetim yoktu. Sergiye gittim ve anlamadığım bir suçtan dolayı 47 gündür tutukluyum. Avukatım olmadan beyanda bulunmadığım halde bana bir tutanak getirdiler. Tutanakta resmi asan dört kişiden biri olduğumu kabul ettiğim yazıyordu. Ben bu tutanağı imzalamadım” dedi.

KAYIP RESİM MAHKEMEDE ORTAYA ÇIKTI

Dosya kapsamında ev hapsi cezasına çarptırılan Sena Nur Baş savunmasında, sergide çok fazla eser olduğunu ve tek başına bu eserin yere konulmasının söz konusu olmadığını söyledi. Baş, suçlama konusu eseri kaldırması için herhangi bir uyarı almadığını belirtti. Baş, savunmasında resmin nerede olduğunu bilmediğini söylerken hâkim, “Kayıp resim bu muydu” diyerek ayağa kalktı ve dava konusu görseli açtı.

Baş’ın ifadesi sırasında mahkeme hakimi, kayıp olarak bilinen eseri açarak mahkeme salonunda gösterdi. Avukatların “Eser bulunmuş mu?” sorusuna hakim, “Dosyada” diye cevap verdi. Avukatlar ise eserin dosyada olmadığını, kayıp olarak kayda geçtiğini ifade etti.

Duruşma savcısı adlı kontrolün biçiminin değiştirilmesini talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti. Sanık, Sena Nur Baş, karara göre belirlenen karakola belirlenen bir günde imza atacak.

'KİM KİME KARŞI TAHRİK EDİLDİ?'

Avukat Levent Pişkin yaptığı savunmada, "Bu iddianame iddianame vasfını taşımıyor. Kadı rejimi altında yaşıyorsak önden bildirsinler. İslami inancın bir yorumuna dayalı değerlendirme yapılmış. Eşcinselliğin haram olduğunu söyleyerek suç işlendi. Eşcinsel bir avukat olarak size söylemek isterim ki en başından itibaren LGBTİ+'lara karşı bir nefret kampanyası yürütüldü. Müvekkilim Müslüman, ben eşcinselim. Kim kime karşı tahrik edildi? Müslüman eşcinseller de vardır. İnanır mısınız hacca da gidiyorlar" dedi.

'BU İDDİANAMENİN BİR ANLAMI YOKTUR'

Avukat Akın Hürtaş ise, "Bu iddianamenin ceza hukuku açısından bir anlamı yoktur. Öte yandan İlahiyat açısından da bir anlamı yoktur. Savcılık önce İslam dinince eşcinselliğin yasak ve haram kabul edilen dediği cümlenin hukuki dayanağı nedir? Eğer savcılık hukuki dayanağı boşverin İlahiyata bakın diyorsa da ben baktım deyip İslam dinindeki görüşler üzerinden savcı iddiasını deşifre ediyor" ifadelerini kullandı.

İddia makamı, Boğaziçi öğrencileri Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş'ın tutukluluğun devamını istedi. Mahkeme heyeti ise öğrencilerin tahliye edilmesine karar verdi.