Bir dilin ölümüne tanıklık etmek: Tevfik Esenç’in anısına

Tevfik Esenç, son Ubıh değildi, bu çalışmaların yapıldığı yıllarda Ubıhça konuşan son kişi de değildi. Ama Tevfik Esenç Ubıh dilinin kaybolduğunun bilincindeydi ve onun kayda geçirilmesi için yıllarca çalıştı. Son yıllarında Prof. Georges Charachidzé ile çalışmalarında üzerinde yoğunlaştıkları tek konu yanlışların düzeltilmesiydi.

19.09.1992
Google Haberlere Abone ol

Meral Çare

(1906 – 08.10.1992)

“Ubıh dili ayakta ölecek. Dağılmıyor. Tevfik bu dili bizim için konuşuyor, tanıklar var, yakın zamanlara kadar bu dili konuştuğu yaşlılar vardı. Sözgelimi Latincenin Roman dillerini doğurarak dağılmış olduğu söylenebilir. Ama Ubıh dili, hayır. Dağılmadı. Kaybolacak, hepsi bu.”

Prof. Georges Dumézil

Tevfik Esenç’i 8 Ekim 1992 yılında kaybettik. 28 yıl önce bugün bir dilin son seslerinin sustuğu gündü.

Tanıklık ettiğim, ses kaydı aldığım ve Prof. Georges Charachidzé’nin yazıp yayımladığı son çalışmasında Tevfik Esenç çalışmayı şu sözlerle bitirmişti:

Büyük dostum Prof. Charachidzé,

Çok Laf Yalansız Olmaz, Çok Mal Çobansız Olmaz (Ubıh Atasözü).

Hata yaptımsa da kusura bakmayın. Ubıhçanın sonunu böyle bitiriyorum.

Bundan sonra benden fazla Ubıhça bilen birisini bulursam yine onunla da konuşurum.

Ubıhça bugünden sonra sensin. Bugünden sonra anlatacak, konuşacak sensin.

Bunları okuyanlara sesleniyorum; daha doğrusunu, daha gerçeğini bilen varsa söylesinler, çok memnun olurum.

Allah size iyilikler, güzellikler versin!

Ubıh dili burada sona eriyor.

Tevfik Esenç, 1906 yılında Balıkesir ilinin Manyas ilçesine bağlı Hacı Osman Köyü’nde (Huncahable) doğdu. Annesi Ubıhların Hunca ailesinden, babası ise Zeyşüe ailesindendir. Hacı Osman Köyü, 1864 yılında Kafkasya Soçi’den Osmanlı topraklarına sürgün edilen bir Çerkes kabilesi olan Ubıhlar tarafından kurulmuştur. Köyde sonradan öğrendikleri Türkçe ile beraber 3 dil konuşulur: Ubıhça, Adigece ve Türkçe.

Ubıhça 3’ü sesli, 82’si sessiz toplam 85 harften oluşur. Kafkasya’da uzun süren savaşlarda, birlik ve beraberliğin en ihtiyaç duyulduğu zamanlarda, Ubıhlar dil birliği olması amacıyla, Adigece konuşma kararı alırlar ve Adigece iletişim dili olur. Osmanlı topraklarına sürgünden sonra Adigecenin yanı sıra yıllarca Ubıh dilini de konuşmuşlardır.

Tevfik Esenç’in bu kadar iyi Ubıhça bilmesi yaşadığı ortamla çok ilgilidir. Çok küçük yaşta babasını kaybeder ve dedesi Papüj’ün yanında büyür. Papüj, Kafkasya’dan gelirken diğer büyüklerimiz gibi dilini de getirir ve konuştuğu dil en saf, en doğru ve en zengin Ubıhçadır. Tevfik Esenç, ana dilini Kafkasya’da öğrenmemiş, dedesi ana vatandan getirdiği dili konuşmuş ve ona öğretmiştir. Ailede herkesin Ubıhça konuşması da bu dili kusursuz öğrenmesine yol açmıştır.

Tevfik Esenç’in Ubıh dili çalışmalarına katılması, Prof. G. Dumézil ile tanışmasıyla başlar. Ünlü Fransız dilbilimci Prof. G. Dumézil, ilk olarak 1929-1930 yıllarında Adapazarı ve Sapanca köylerini ziyaret eder ve oralarda yaptığı çalışmalarda Ubıh dilini konuşanların tek tek öldüğünü düşünmesine rağmen, “ender rastladığım bir olay” diye yazdığı, bir kişinin Ubıhça – Adigece – Abazaca konuştuğuna tanık olur. Dumézil, sonraki yıllarda Paris’te tanıştığı Prof. Aytek Namitok tarafından Türkiye’ye davet edilir. Aytek Namitok, eşi Hayriye Melek Hunç ile Manyas’ın Dümbe Köyü’nde yaşamaktadır. Dumézil’e çevrelerindeki iki köyde (Hacı Osman Köyü, Hacı Yakup Köyü) Ubıhça konuşanların olduğunu yazar ve onu Manyas’a davet eder. 1954’te Dumézil Manyas’a gelir ve iki hafta misafirleri olur. Bu süre zarfında, Dumézil ile Hayriye Melek Hanım’ın köyü olan Hacı Osman Köyü’ne giderler. Camide, köy kahvesinde bu dili konuşanları görünce Dumézil çok şaşırır. Sonrası çok güzel çalışmalarla, anılarla, sevinçlerle, hüzünlerle gelecek uzun yıllar başlar ve her yıl, bazen yılda iki kez Türkiye’ye gelir.

Hacı Osman Köyü’nde yaşlılarla çalışmaya başlayan Dumézil daha sonra çalışmalarını Tevfik Esenç ile sürdürmüştür. Diğer çalışmalarıyla ilgili (Alemkeri Hunca, Ali Çavuş - Bilaş, Halil Ural, Kazım Özdemir) Ubıhça-Fransızca basılmış hikâyeler vardır.

Tevfik Esenç’in dili çok iyi bilmesi, genç, istekli ve eğitimli olması tabii ki çalışmaları daha kolaylaştırıyordu. Dumézil, bir yazısında şöyle der:

“Dilin kaybolacağının bilincinde o. Çok zeki. Bir dili kurtarmanın önemini kavramış. Yaşamının yapıtı bu ve atalarının dilinin cenazesini teyp bantlarına geçirmek gurur veriyor ona.”

Tevfik Esenç, son Ubıh değildi, bu çalışmaların yapıldığı yıllarda Ubıhça konuşan son kişi de değildi. Ama Tevfik Esenç Ubıh dilinin kaybolduğunun bilincindeydi ve onun kayda geçirilmesi için yıllarca çalıştı. Son yıllarında Prof. Georges Charachidzé ile çalışmalarında üzerinde yoğunlaştıkları tek konu yanlışların düzeltilmesiydi. Dumézil’in başladığı ve bitiremeden vefat ettiği, daha sonra Charachidzé’nin devam ettiği sözlük üzerine yoğun bir çalışma içindeydiler. Hataların düzeltildiği, doğrunun hedef alındığı büyük bir çalışmaydı bu sözlük. Hatta yeni bulunan birkaç kelime de vardı ve bunlardan birini de ben bulmuştum, çocuklukta dinlediklerimden aklımda kalan bir kelime, literatüre benim adımla geçti.

Çizim: Cihan İşbaşı

Yine son yıllarında ziyaretine gelen biri vardı. Ama bu diğerlerinden çok farklıydı ve ana vatandan geliyordu. Ubıh asıllı Abhaz dilbilimci Prof. Viacheslav Chirikba. Çok soğuk, karlı bir günde içini ısıtmıştı Tevfik Dede’nin; “Nihayet kızım ikimizden başka, bizden birisi de ilgileniyor” demişti. Ve bu ziyaretçi yıllar sonra ana vatana geri taşıdı Ubıhça sözcükleri ve hatta Sohum’da Abhaz Devlet Üniversitesi’nde öğrencilerine Ubıhça dersi verdi. Tevfik Esenç’in bir zamanlar Paris’te Collége de France’ta ders verdiği Fransız ve diğer öğrencilerin yerine, şimdi Chirikba’nın Kafkasya’da Kafkasyalı öğrencilere ders verdiğini görseydi sevinci sonsuz olurdu.

Son yıllarında, çoğu kez günün yarısını çalışarak, kalan yarısını da hasta yatağında geçirdi Tevfik Esenç. Son günlerinde daha çok Ubıhça konuştu. Bir gün yanına gittiğimde bana içerisinde Alemkeri ve Celalettin’in de olduğu bir anısını anlattı, ben gözümden dökülen yaşlara engel olamadan dinledim, dinledim ama sadece bir kısmını anlayabildim.

28 yıl önce, bugün bir dilin sonuna anbean tanıklık edip, ata dilimin son seslerini dinledim.

Son sözlerinde bile, daha iyisini bilen varsa konuşsun diyebilecek kadar mütevazı, her yönüyle beyefendi olan bu “Son Ubıh”ı çok özlüyorum.

Saygıdeğer büyüğüm, öğretmenim, yol gösterenim Tevfik Esenç'i saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.

Işıklar içinde olsun!

Šáλa a zaw žǝ zagʹáċʼ