YAZARLAR

Bir çift menekşe gözün ardından 'iyi insan olmak'

İyi insan olmak, içinde yaşadığı coğrafyayı ve onun üzerinden de evreni tanımaya ve anlamaya çabalamaktır. Bu rollerin hiçbirisi Fatma Girik’in üzerinde eğreti durmadı.

Yeşilçam’ın çınarlarından Fatma Girik’in menekşe rengi gözlerini bu yaşama yumduğu haberi pazartesi günü ajanslara düştüğünde, kısa süre önce verdiği son röportajından şu sözleri zihnimi kapladı: “Çok paralar kazandım ama fakirliği hiç unutmadım ve ben hep halkı düşündüm. Önemli olan asalettir, iyi insan olabilmektir.”

Evet önemli olan iyi insan olabilmektir. Hele ki iyi olmanın saflık şeklinde algılandığı, kötü olmanın kurnazlık ve zekâ ile ilişkilendirildiği bir çağda iyi olmak ve iyi kalabilmek giderek zorlaşırken...

Bağışlayıcılık, yardımseverlik, merhamet, nezaket, dürüstlük gibi erdemleri barındırmak, başkalarını da kendimiz kadar sevip anlayabilmek iyi insan olmayı verili bir karakter özelliği olarak değil, bir süreç haline getiriyor.

İyi insan olmak zordur. Psikiyatrist Engin Geçtan’ın deyimiyle, “Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.” Fatma Girik, yaşama katılanlardandı. Dünyayı pergelle çizdiği dairenin içinde kalanlarla sınırlı görmeyip erişebildiği, dokunabildiği, ona yardım çığlığı ulaştıran diğer herkesin hakikatini anlayabilmek için çabalayandı. Yankı odasından çıkabilen bir sanatçıydı.

İyi insan olmak özgürleştirir. Girik, yaşadığı coğrafyanın özellikle kendi ayakları üzerinde durmak için çırpınan, yaşam hakkını korumaya çabalayan, kendini gerçekleştirmek isteyen kadınlar için zor, hem de çok zor olduğunun bilincindeydi. O yüzden tüm güçlü duruşuyla özellikle hemcinslerinin yanındaydı. Çünkü bir özgürleşme varsa, o hep birlikte olacaktı. Onu asıl mutlu eden böylesi bir varoluştu.

İyi insan olmak köklerini unutmamaktır. İşçi bir ailenin kızı olarak gözlerini dünyaya açıp, Sultanahmet’te paylaşımlı bir ahşap evin bir odasına sığışan daracık bir hayatın içinde ek gelir elde etmek için setlerde figüranlıkla başlayan bir başarı öyküsü içinde yıldızı parlarken, sahnelerin göz alıcı ışıklarına rağmen geçmişiyle barışık kalabilmek zordur. Kazandığı ilk parayla muz alırken, ilk kez 14 yaşında muz yediğini, çünkü bir zamanlar muzun ona çok “ulaşılmaz” geldiğini söylerken gözlerinin içindeki parıltıyı ölümsüzleştirmek ise çok zor.

İyi insan olmak, kendi yükseldiği setlerin emekçilerini yıllar sonra bile savunmaktır. “Set emekçilerine, figüranlara ve dizi oyuncuları gibi yüksek ücretler alamayan değerli tiyatrocularımıza üzülüyorum. Üç müteahhide verecekleri parayı sanatçıya verseler keşke” diyerek sanata verilmeyen desteği eleştirebilmektir.

İyi insan olmak, emek mücadelesinde öncülüktür. 1989-1994 yılları arasında Şişli Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğü süreçte, belediye emekçilerine örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkını tanımayı, belediye memurlarının üyesi olduğu Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm-Bel Sen) ile toplu sözleşme imzalanmasına ön ayak olmayı, bu yüzden yargılandığı asliye ceza mahkemesi salonlarında tüm bu hakları var gücüyle savunmayı gerektirir.

İyi insan olmak, toplu sözleşmenin altına attığı imzanın ardında kaya gibi durarak, geri adım atmayarak, “bir daha belediye başkanı olsam bir daha imzalarım” diyebilmektir.

İyi insan olmak, kadınların işitilmeyen sesi olmaktır. Girik, oynadığı filmlerde Anadolu kadınını, Erkek Fatma’yı, Ezo Gelin’i, Kanlı Nigar’ı sahne spotlarının altına getirmişti. Gündelik hayatın akışı içinde görünmez kılınan bu kadınların mücadeleleriyle bütünleşmişti. Ailesinin geçimini sağlamak için cinsiyet rollerini hiçe sayarak taksiciliğe başlayan Şoför Nebahat’a hayat vermek, içten gelen büyük ve samimi bir misyonu üstlenmenin sonucuydu.

İyi insan olmak, durduğu yerin de hep doğru olarak kalabilmesidir. Metin Erksan’ın 1976 tarihli Kadın Hamlet filminde, tüm cinsiyet rollerini paramparça ederken de kadınların sesi olmuştu; çünkü kadınlar istedikleri rolü üstlenebilirlerdi ve bunun için kimseden izin almalarına gerek yoktu.

İyi insan olmak, içinde yaşadığı coğrafyayı ve onun üzerinden de evreni tanımaya ve anlamaya çabalamaktır. Bu rollerin hiçbirisi Fatma Girik’in üzerinde eğreti durmadı. Çünkü Girik halktandı, halkın ta kalbinden çıkmış ve onun sorunlarını bilen, dürüst, samimi bir sanatçıydı.

İyi insan olmak, toplumun kalbinin çarptığı yerlerde farkındalığını korumaktır. Haber takibi sırasında gözaltına alındıktan sonra dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin duruşmasına katılmak, ardından “mert kadındı” ifadelerine konu olmaktır.

İyi insan olmak, kısacık saçları, muzip yüz ifadesi ve cesur adımlarıyla bir yanına Uğur Mumcu’yu, diğer yanına İlhan Selçuk’u alıp, kol kola yürüdüğü 1991 yılındaki Büyük Madenci Yürüyüşü’nden, sinema emekçilerinin dayanışma etkinliklerine, sansür karşıtı kampanyalara dek toplumsal duyarlılığın her alanında var olabilmektir. 1978'de 1 Mayıs kortej sorumlusu olarak elinde megafonuyla sanatçı topluluğunun en önünde yürüyebilmek, ülkesindeki emek mücadelesine yabancı kalmamaktadır.

İyi insan olmak zordur, büyük mücadeleleri sonuna kadar götürmeyi gerektirir bazen. Fatma Girik, bugün sanatının yanı sıra “emekçi dostu” bir belediye başkanı olarak da tanınıyor. İyi olma hali, herkese adil ve eşit davranmayı, emekler arasında hiyerarşi uygulamamayı, çalışana karşı derin bir saygı beslemeyi beraberinde getirir.

İyi insan olmak, memur maaşlarını ödeyebilmek için babadan kalma hanını ipotek ettirmekte bir an bile tereddüt etmemektir... “İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa sevgisi o denli derindir, acısı da o denli büyük” diyen büyük yazar Tezer Özlü’yü haklı çıkarırcasına...

İyi insan olmak hatırşinaslıktır. Tiyatro ve sinema oyuncusu, karikatürist Altan Erbulak kalp krizi sonucu 1 Mayıs 1988’de öldükten sonra, Mecidiyeköy'de oturduğu evin sokağına, ailesine ve sevenlerine bir saygı ifadesi olarak Altan Erbulak Sokağı ismini verme nezaketini gösterebilmektir.

İyi insan olmak, haksızlıklara karşı adalet aramak, şehrin yoksul mahallelerinde adalet arayanların yanında durmak, gerektiğinde üfürükçü hocaların bile maskesini düşürecek cesareti bulmaktır. Söz Fato’da programıyla zamanın ruhunun çok ötesinde bir cesaret sergileyip birbirinden çarpıcı dosyaları gündeme getirebilmektir.

İyi insan olmak, iyi insan olabilmenin zorluğunu hep iliklerinde hissederek hep daha iyi olma çabasıdır. Altmış yıllık hayat arkadaşı Memduh Ün’ü anlatırken hep gözlerinin dolması, içinde sürekli büyüyen ve şekil değiştiren aşkıyla hepimize sevgi dolu kalbini açmasıdır.

İyi insan olmak, “arkamdan kötü konuşmasınlar” diyebilmektir son röportajında. Çoklu organ yetmezliği nedeniyle vefat etmesine rağmen yıllara yayılan “çoklu iyilikleriyle” sonsuza dek ardından iyi konuşulacak olan ender sanatçılardan biri olabilmektir.


Menekşe Tokyay Kimdir?

Uluslararası ilişkiler alanında Galatasaray Üniversitesi'nde lisans, Avrupa Birliği bölgesel politikaları alanında Belçika Katolik Louvain Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini tamamlayan ve Avrupa Birliği siyaseti alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü'nden doktora derecesi olan Tokyay, 2010 yılından beri ulusal ve uluslararası haber ajansları için röportaj ve analizler yaptı. Uzmanlık alanları arasında AB siyaseti, Orta Doğu, çocuk hakları ve sosyal politikalar yer almaktadır. Kendisi Fransızca ve İngilizceden birçok kitabı Türkçeye kazandırdı. Aynı zamanda aylık klasik müzik dergisi Andante’de köşe yazarı olan Tokyay, bir yandan da sanat alanında önde gelen isimlerle ve müzik alanında üstün yetenekli çocuk ve gençlerle ses getiren söyleşi dizileri gerçekleştirdi.