YAZARLAR

Bir Afrika çıkmazı: Darbeyi darbelesek mi?

Yeni sürecin başarısı, post-kolonyal döneme damgasını vuran siyasal-ekonomik-kurumsal bağımlılıkla kontrolü sürdüren modeldeki çekilmeye veya gerilemeye Afrika’nın kendi iç dinamikleriyle ne kadar hazırlıklı olacağına bağlı. Bir dış gücü ötekiyle ikame etmek çıkıştan öte döngüdeki patronaj değişmesine işaret ediyor...

Nijer’de 26 Temmuz’da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum’a yapılan darbenin ardından kılıçlar çekildi. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) cuntaya tanıdığı 7 günlük süre dün doldu. Tutulduğu yerden Washington Post’a yazı yazıp anayasal düzenin tesisi için yardım isteyen Bazum meşru lider sıfatıyla müdahaleye açıkça davetiye çıkarıyor. Korkutma tuşlarına basarak bunu yapıyor. Esir alındığını, darbenin çölün çok ötesinde yıkıcı sonuçlar doğuracağını, ulusal bütçenin yüzde 40'ının dış yardımlara bağımlı olduğunu, darbe başarılı olursa yardımların kesileceğini ve darbecilerin Wagner’le çalıştığını belirtip ekliyor: “Darbecilerin açık davetiyle, orta Sahel bölgesinin tamamı, vahşi terörizmi Ukrayna'da tüm çıplaklığıyla sergileyen Wagner aracılığıyla Rusya'nın etkisi altına girebilir. Boko Haram ve diğer terörist hareketler kesinlikle Nijer'in istikrarsızlığından faydalanacaktır.”
15 üyeli ECOWAS, Bazum’u koltuğuna oturtmak için gerçekten askeri müdahalede bulunacak mı? Yoksa müdahale tehdidiyle cunta liderlerinden ‘demokratik geçiş’ sözü almaya mı odaklanacak? Gambiya’da birinci, Mali ve Burkina Faso’da ikinci yoldan gidilmişti. Müdahale konusunda ECOWAS üyeleri ve üye olmayan komşular bölünmüş durumda. Arabuluculuk için Niamey’e giden ECOWAS heyeti de cunta lideri General Ömer Çiyani ve ev hapsindeki Bazum’la görüşemedi. Bu durumda müdahalede ısrar mı edilecek yoksa diplomatik çabalarla zaman kazanma taktiği mi güdülecek? ECOWAS genelkurmay başkanları geçen hafta üç gün süren toplantıda Abuja’da müdahale planını netleştirirken birliğin siyasi işler komiseri Abdel-Fatau Musah güç kullanmanın masadaki son seçenek olduğunu vurgulamıştı. Bu açıklama müdahaleden kaçınmak gerekirse bir çark kapısı aralıyor. Bunlar olmazsa yaptırım ve tecritle Nijer’in belini mi kıracaklar?
***
Nijer’e geçen yıl 1.5 milyar dolar ayıran Dünya Bankası bütün operasyonları askıya aldı. Nijer’in elektriğinin yüzde 70’ini sağlayan Nijerya komşusunu karanlıkta bırakarak ilk ısırığı attı. Nijerya 214 milyon nüfusu ve 135 bin askerlik ordusuyla ECOWAS’ın en büyüğü. Müdahalede en ateşli taraf. Gerçi Nijerya Senatosu, Devlet Başkanı Ahmed Tinubu’nun asker gönderme önerisini reddetti. Yine de devlet başkanı, ülkenin güvenliğine tehdit varsa Senato onayı olmadan yurtdışına asker gönderme yetkisine sahip. Tinubu’yu bu kadar hevesli yapan şey, Nijerya'nın gazını Nijer ve Cezayir üzerinden Avrupa'ya taşıyacak doğalgaz hattının yatma ihtimali. Batılıları buradan fiştekliyor.
2017’de Gambiya’da seçimin sonucunu kabul etmeyen Devlet Başkanı Yahya Jammeh’ye karşı ECOWAS’ın başarılı müdahalesinden hareketle Nijer'de hemen harekete geçilmesi için bastıranlar var. Bu tayfaya göre saraya yapılacak iyi planlanmış bir baskınla bu iş biter! Gambiya ve Nijer’in koşulları çok farklı. Gambiya ile kıyasla Nijer’in yüzölçümü 112 kat, nüfusu 10 kat daha büyük. Okyanus kıyısında Senegal’in içine sokulmuş dar bir şeridi andıran Gambiya’daki bu cendere hali Nijer’de yok. Nijer’e müdahalenin istikrarsızlıklara yol açması halinde bundan etkilenecek 7 sınır komşusu var. Çatışma, milis patlaması, göç… Başarısız bir müdahaleyi izleyecek çatışmaların bölgeselleşme ihtimali dışlanamıyor. Cunta liderleri müdahaleye katılacak ülkeleri hedef alacakları tehdidinde bulundu. Olası bir boşluğu radikal İslamcı örgütlerin doldurma riski de yüksek. Peki ordudan ve halktan bir direnç gelirse ne olacak? Dün müdahale için geri sayım sürerken Niamey’de stadyumu dolduran kalabalıklar cuntaya destek çıktı. Darbeye halk desteği dikkate alındığında Nijer’de risk defteri kabarıyor.
Dahası ECOWAS’ın tüm üyeleri müdahalede paydaş olamadı. Üyelikleri askıya alınmış Mali ve Burkina Faso’nun darbeci liderleri Nijer’e müdahaleyi kendileri için savaş ilanı sayacaklarını duyurdu. Gine de benzer bir çizgide. ECOWAS dışından Nijer’in komşusu Çad “Ben yokum” dedi. Nijer’le 951 kilometrelik sınırı paylaşan Cezayir müdahaleye kesinlikle karşı. Devlet Başkanı Abdülmecid Tebbun tavrını net koydu: “Nijer'e askeri müdahale Cezayir için doğrudan tehdittir. Askeri müdahaleyi kesinlikle reddediyoruz.” Tebbun, dışarıdan müdahalelere maruz kalan Libya ve Suriye'nin bugün nerede olduğunu da sordu.

Nijerya dışında müdahaleye asker vermeye hazır üç ülke var: Senegal, Fildişi Sahilleri ve Benin. Senegal muhalefet liderinin tutuklanması nedeniyle içeride çalkalanırken Nijer’de maceraya kalkışırsa sonuçları ne olur, kestirmek zor. Bu kutuplaşmaya rağmen ECOWAS, Batılı itme ve destekle bildiğini okuyacak mı? Nijer’de asker bulunduran ABD ve Fransa ile Nijerya’da üslenmiş olan Britanya bu müdahalenin neresinden tutacak?

***

Yerlere sürten sömürgeci bagajından dolayı Fransa kaybetmeye mahkûm. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani’nin "Batılı askeri girişimleri dışlamalıyız çünkü bu yeni bir sömürgeleştirme olarak algılanacaktır" uyarısı Élysée Sarayı’nda da yankılanmış olmalı.

Bir iddiaya göre darbeden saatler önce Fransız istihbarat servisi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Niamey’deki Başkanlık Sarayı’na asker konuşlandırmayı önerdi. Fakat Macron öneriye yanaşmadı. Paris’te “Bu sömürgecilik olarak yorumlanacaktır, Françafrique'de kalamayız" değerlendirmesi yapıldı.

Mali ve Burkina Faso’dan kapı dışı edilen Fransa rüzgârın tersten vurduğunun farkında. Bir de dikkate alınması gereken Afrika kökenli Fransızların öfkesi var; ikide bir alevlenen isyan ateşi pek yakıcı. Sömürgecilik dönemine dair anlatılar bu öfkede yadsınamaz bir faktör. Ayrıca palazlanan İslamcı örgütlere karşı Sahel’deki askeri operasyonlar Fransa’ya terör saldırıları olarak döndü. Paris’in Afrika siyaseti bir duvardan ötekine çarpıyor. Haliyle Libya’daki gibi öne atıldıkları günler geride kaldı. Bunun yerine ECOWAS'ın arkasında durmayı tercih edebilirler. Afrikalıların dişiyle Afrikalıları ısırmak daha az maliyetli olabilir. Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna "ECOWAS'ın darbe girişimini yenme çabalarını kararlılıkla destekliyoruz" derken müdahaleye destek verip vermeyecekleri sorusuna şu yanıtı verdi: "Biz o aşamada değiliz. Müdahale kararı ve bu müdahalenin çerçevesini belirleme bölge ülkelerinin liderlerinin tasarrufunda."

Ucu açık bir pozisyon.

Cunta yönetimi müdahaleci kanatta öne çıkan Nijerya, Togo, ABD ve Fransa ile diplomatik ilişkileri kesti. Fransa ile 1977’den beri imzalanmış 5 askeri anlaşmayı da feshetti. Fransa yönetimiyle dayanışan Paris Büyükelçisi Aïchatou Boulama Kané cuntanın görevden alma yazısını geçersiz sayarken Bazum’un kendisini arayıp “Ofisine dön, görevine devam et” dediğini aktardı. Elçiyi muhatap alan Fransa da cuntanın kararlarını tanımadığını duyurdu. Prof. Dr. Michel Galy’ye göre Fransa'nın politikası müdahaleye ECOWAS ve Nijerya'yı gizlice dahil etmekten yana.
Ama ECOWAS askeri açıdan yetersizlik ile darbeleri önleme taahhüdü arasında çıkmaz yaşıyor. Müdahaleye kafi gelecek hazır kıtaları olmayan ECOWAS'ın üye ülkelerden asker toplaması bile büyük mesele. Rusya ve Çin’in karşı tutumu nedeniyle askeri müdahaleye BM Güvenlik Konseyi’nden onayın çıkma ihtimali yok. Yine tek taraflılık ve meşruiyet sorunu öne çıkıyor. Amerikan, Fransız ve İngiliz güçlerinin müdahaleye dahli, asker sayısı 10 bini ancak bulan Nijer ordusunun belini kırabilir. Yıkımı garanti edebilirler ama istikrarı temin edemeyebilirler. Libya’daki gibi! İlaveten yakın çevrede Sudan’da Ömer el Beşir sonrası yönetime el koymuş askeri kanatlar arasında patlak veren çatışmalar ve Etiyopya’da etnik fay hatlarındaki çöküş askeri maceralar için cesaret kırıcı. Boko Haram’la başı belada olan Nijerya da esasen kumar oynuyor. Nijer ordusu dış müdahaleye direnirse ve halkın da desteğini alırsa bu durum bölgesel bir çatışmayı tetikleyebilir. Ortak tarihe ve etnik bağlara yaslanan Nijer ve Nijerya arasındaki savaş ordularda da bölünmelere neden olabilir.
***
Gine, Mali ve Burkina Faso’dan sonra Nijer’de darbelenen Fransa’nın üzerine güneş batması Afrika’nın şafağı anlamına gelir mi? “Karanlık” Afrika’dan henüz vazgeçmiş değil. Kamerunlu tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Achille Mbembe yaşananların eski sömürgeci güçlerin çıkarları pahasına Çin ve Rusya gibi aktörlerin artan etkisine bağlanmasına karşı çıkıyor. Mbembe darbelerin epeydir gizlenen derin dönüşümün habercisi olduğunu, tamamlanamayan dekolonizasyon modelinin uzun süren ıstırabının son sarsıntılarını geçirdiğini, esasen Batı Afrika’nın yeni bir döngüye girdiğini, bu döngüde Fransa'nın yalnızca ikincil bir oyuncu olduğunu düşünüyor.
Yeni sürecin başarısı, post-kolonyal döneme damgasını vuran siyasal-ekonomik-kurumsal bağımlılıkla kontrolü sürdüren modeldeki çekilmeye veya gerilemeye Afrika’nın kendi iç dinamikleriyle ne kadar hazırlıklı olacağına bağlı. Bir dış gücü ötekiyle ikame etmek çıkıştan öte döngüdeki patronaj değişmesine işaret ediyor.


Fehim Taştekin Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.