2I/Borisov: Samanyolu'na benzer bir sistemden gelen kuyrukluyıldız

2I/Borisov isimli kuyruklu yıldızı araştıran gökbilimciler Samanyolu'na benzeyen, Dünya’dan 13 ışık yılı uzakta bulunan bir sisteme ait olabileceğini ortaya çıkardı. Bir araştırma ekibinin başında olan Piotr Guzik “Bu nesnenin bize söylediği ilk şey, diğer yıldızların çevresinde bulunan en azından bazı gezegen sistemlerinin bizimkine benzediği” diyor.

Google Haberlere Abone ol

Ian Sample

Araştırmacılar, gökbilimciler tarafından Güneş Sistemi’nden geçerken izlenecek ilk yıldızlararası kuyruklu yıldızın, geldiği yer dışında herhangi bir dikkat çekici özellik taşımadığını söylediler. Bilim insanları, dünyadaki en güçlü teleskoplardan ikisiyle 2I/Borisov’u gözlemledikten sonra bazı sonuçlara ulaştılar. Güneş Sistemi’nin ötesinden gelmesi dışında bir kuyruklu yıldız gibi göründüğünü ve yakında sistemimizi terk edeceğini saptadılar.

KIRIMLI AMATÖR BİR ASTRONOM KEŞFETTİ

Bu alışılmadık gök cismi, ilk olarak ağustos ayında Kırımlı amatör bir astronom olan Gennady Borisov tarafından fark edildi. Kısa süre içerisinde başka bir yıldız sisteminden gelen ve kendi sistemi dışına atılmış bir nesne olarak tanımlandı ve milyarlarca yıl olmasa da milyonlarca yıldır Samanyolu’ndan başıboş biçimde gelip geçiyor olabilirdi.

Polonya’nın Krakow kentindeki Jagiellonian Üniversitesi’nde görevli bir gökbilimci olan Michal Drahus, “Bu, bilim insanları tarafından Güneş Sistemi’nin dışından geldiği anlaşılan ilk kuyruklu yıldız ve tam olarak Güneş Sistemi dahilinde gördüklerimize benziyor,” diyor.

Piotr Guzik liderliğindeki bir araştırma ekibi, uzaydaki davetsiz misafirleri tespit eden bir bilgisayar sisteminden uyarı aldıktan sonra, kuyruklu yıldıza ait görüntüleri bir araya getirdi. Güneş Sistemi’nde oluşan kuyruklu yıldızların ve asteroitlerin aksine, yeni gelenler Güneş’in etrafındaki yörüngelerde dönmeyen türden nesnelerdi.

İspanya’nın La Palma kentindeki William Herschel Teleskobu ve Hawaii’nin Mauna Kea dağında bulunan Gemini (İkizler) Kuzey Teleskobu’ndan elde edilen resimler, 2I/Borisov’un bir püskül -kuyruklu yıldızın çekirdeğini saran toz ve gaz bulutu- ile kısa ve şişman bir kuyruğa sahip olduğunu ortaya çıkardı. Bunların her ikisi de kuyruklu yıldızın yüzeyindeki buzlar doğrudan gaz haline geçtiğinde, toz ve buharın uzayda patlaması sonucunda oluşmuştu. Araştırmanın ayrıntıları Nature Astronomy dergisinde yayınlandı.

13 IŞIK YILI UZAKTAN GELEN DAVETSİZ MİSAFİR

Yapılan gözlemler, kırmızımsı nesnenin yaklaşık iki km genişliğinde çekirdeğe sahip bir kuyruklu yıldız olduğunu doğruladı. Bu gökcismi, 2017’de 316 bin km hızla Güneş Sistemi’nden geçişi izlenen ve görünüşte daha kayalık ve puro benzeri bir şekle sahip olan Oumuamua’dan sonra ikinci yıldızlararası nesne.

Kuyruklu yıldızlar, bir gezegen sisteminin oluşumundan geriye kalan parçalardır ve 2I/Borisov’un Güneş Sistemi’ndeki kuyruklu yıldızlarla benzerliği, Samanyolu’ndaki kendi gezegen sistemimizin olağandışı bir yapıda olmadığını gösteriyor. Guzik, “Bu nesnenin bize söylediği ilk şey, diğer yıldızların çevresinde bulunan en azından bazı gezegen sistemlerinin bizimkine benzediği” diyor.

Bilim insanları, 2I/Borisov’un tam olarak nereden geldiğinden emin değiller ama başka bir Polonyalı araştırma ekibi, yörüngesini, Dünya’dan 13 ışık yılı uzakta bulunan ‘Kruger 60’ adlı ikiz kırmızı cücelerden oluşan bir yıldız sistemine kadar takip edebildi.

Yeni kuyruklu yıldız, birkaç yıl önce yaklaşık 45 derecelik kuzey açısıyla Güneş Sistemi’ne giriş yaptı. 2015 yılının Ekim ayında en dıştaki gezegen olan Neptün’le aynı mesafedeydi ve şimdi Mars ile Jüpiter arasında bulunuyor. 27 Ekim’deyse Dünya yörüngesinin düzlemini geçecek.

Bu erken tespit, 8 Aralık günü Güneş’e en yakın geçişi yaptığı sırada maruz kalacağı ekstra ısı gök cismini daha aktif hale getirerek saatte 115 bin km hızla yol alan kuyruklu yıldızın kuyruğunu daha da uzatacağı için, gökbilimciler tarafından rahatça gözlemlenebilmesine olanak sağlıyor.

SIRADAN BİR KUYRUKLU YILDIZ

Edinburgh Üniversitesi’nden bir astronom ve 2I/Borisov hakkında Astrophysical Journal Letters dergisinde yayınlanan farklı gözlemleri gerçekleştiren ekibin bir üyesi olan Colin Snodgrass, “Bu, hayli dikkat çekici bir yörüngeye sahip ama tamamen sıradan bir kuyruklu yıldız gibi görünüyor,” diyor.

“Bu yıldızlararası kuyruklu yıldızın bizim sistemimizdekilere benzemesi çok ilgi çekici,” diye ekliyor. “Bu, kuyruklu yıldızların ve asteroitlerin ya da Rosetta gibi uzay görevlerinin yaptığı ayrıntılı gözlemlerle anlamaya çalıştığımız bazı oluşum süreçlerinin, yıldızlar arasında yaygın olduğunu gösteriyor.”

Avrupa Uzay Ajansı (ESA) için planlanan yeni bir görevde, sistemimizden geçen bir kuyruklu yıldızdan örnek almak ve bunu incelemek amacıyla uzaya bir robot sonda gönderilecek. Londra Üniversitesi Koleji’ne (UCL) bağlı Mullard Uzay Bilimi Laboratuvarı’nda Gezegen bilim Bölüm Başkanı ve Kuyruklu Yıldız Önleme görevinin yöneticisi olan Geraint Jones, öncelikli hedefin, Güneş Sistemi’nin uzak bir köşesinde kuyruklu yıldızların kümelendiği bir bölge olan Oort Bulutu’ndan yeni gelen bozulmamış ve değişmemiş bir kuyruklu yıldız olacağını söylüyor.

“Öte yandan, öneri ekibinde yer alanlar olarak, yıldızlararası bir nesneye ulaşabilsek dahi, bunun son derece zorlu bir hedef olacağını açık biçimde ifade ettik,” diyor. Bu görevin 2028 yılında başlaması planlanıyor.

** Yazının aslı The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)