2 bin yıllık Çin mezarından soyu tükenmiş maymun çıktı

Çin’in ilk imparatoru olan Qin Shihuang’ın büyükannesinin mezarında yapılan keşfin, 300 yıl önce soyu tükenmiş yeni bir maymun türünü temsil ettiğine inanılıyor.

Google Haberlere Abone ol

Jason Daley *

Çin’in ilk imparatoru olan Qin Shihuang’ın büyükannesi Lady Xia’nın 2 bin 200 yıllık mezarı, aslında küçük bir hayvanat bahçesi barındırıyor. İlk olarak 2004 yılında bulunan mezarın etrafındaki onlarca çukur, bazı hayvanların yanı sıra yük vinçleri, vaşak, leopar ve bir Asya kara ayısının kemiklerini, bunun dışında, alışılmadık bir jibon** kafatası da içeriyordu. Şimdiyse, National Geographic’ten Maya Wei-Haas’ın bildirdiğine göre, araştırmacılar, bulunan hayvanın günümüzde bilinmeyen ve soyu tükenmiş bir jibon türünden olduğunu tespit ettiler.

The New York Times gazetesinden Karen Weintraub’un aktardığı kadarıyla, 2009 yılında, Londra Zooloji Derneği’nden (ZSL) jibon uzmanı Samuel Turvey fosil kafatasını ilk kez gördüğünde, Çin’deki bir müzede gezmekteydi. (Bu kafatası) Diğer jibonların kafataslarından biraz farklı görünüyordu; bu nedenle ZSL ve Londra Üniversitesi Koleji’nde evrim biyoloğu olan Helen Chatterjee, ne tür bir jibon olduğunu anlamak için onu daha yakından incelemeye karar verdi.

TÜR HAKKINDA BİR VERİ BANKASI KURULDU

Ekip, dünyanın bu en küçük maymunlarından 789 diş ve 477 kafatası ölçüsü alarak, bilinen dört jibon türü hakkında bir kemik ve diş ölçüleri veri tabanı oluşturdu. Bunun ardından, Çin’deki fosili bu veri tabanındakilerle karşılaştırdılar; Çin’de bulunan fosilde, beynin daha büyük, elmacık kemiklerinin daha dar ve azı dişlerinin öğütme yüzeyinin daha büyük olduğunu gördüler.

Görülen farklar, hayvanı daha önce bilinmeyen (Junzi Imperialis olarak adlandırıldı) bir jibon türü olarak duyurmak için yeterli. Ayrıntılı açıklama, Science dergisinde yayınlanacak.

Nature dergisinden Colin Barras, bazı özellikleri jibon aile ağacına dahil gibi görünse de araştırmacıların, (hayvanın) Çin kökenli olup olmadığı ve soyunun neden tükenmiş olduğu gibi şeyleri bilmediğini aktarıyor.

Bunun karşın, Lady Xia’nın jibonunun yeni bir türü temsil ettiğine herkes ikna olmadı. New York Üniversitesi’nde biyolojik antropolog olan Terry Harrison, Barras’a “yeni türün” tutsak edilmiş bir hayvan olduğunu söyledi. Tutsak haldeki hayvanlar, çoğunlukla büyümeye dair anormallikler gösteriyorlar.

Bir DNA analizi bu sırrı çözebilirdi; fakat fosil oldukça kırılgandı ve müze yetkilileri, araştırma grubunun örnek almasına izin vermezdi.

İNSAN KAYNAKLI TAHRİBATIN SONUCU OLABİLİR

Eğer karşımızdaki yeni bir türse, en büyük özelliği, soyunun tükenmiş olması. Maymun türleri, insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle çok büyük bir baskı altında olmasına karşın, araştırmacılar şimdiye dek hiçbir maymun türünün soyunun tükenmesine yol açmadığımızı düşünüyor. Belki de Junzi bu durumun istisnası olabilir. Araştırmanın başyazarı Turvey, basında yer alan bir demecinde “Junzi Imperialis’le ilgili keşfimiz ve tanımlamamız, insanların primat çeşitliliği üzerindeki etkisini hafife aldığımızı ortaya çıkarıyor,” diyor. “Bu bulgular, koruma anlayışımızı bilgi açısından beslemek için arkeolojik kayıtlar kadar tarihi arşivlerin de kullanımının önemini gösteriyor ve vahşi doğada yaşayan jibon nüfusunu korumak için daha fazla uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyor.”

Wei-Haas, bulunan fosilin, yaklaşık 2 bin yıl önce Çin’in merkezinde jibonların yaşadığını gösterdiğini ifade ediyor. Tarihsel kayıtlara göreyse, yaklaşık 300 yıl önce, daha fazla tarım alanı açmak amacıyla ormanlık alanların yok edildiği bölgeden ayrıldılar. Aynı zamanda, avlanma ve evcil hayvan ticareti de onları yok etmiş olabilir. Arizona Eyalet Üniversitesi’nde çalışan ve araştırmanın ortak yazarı olan Alejandra Oritz, “Geçmişte maymunların antropojenik (insan kaynaklı) baskılara ve doğal yaşam alanı kayıplarına karşı biraz daha dirençli oldukları düşüncesi hâkimdi,” diyor. Ancak, Junzi’nin yok oluşu, bunun tersini kanıtlıyor.

DOĞA TAHRİBATI BİRÇOK TÜRÜ TEHDİT EDİYOR

Aynı baskıların çoğu, Çin de dahil olmak üzere doğu ve güneydoğu Asya’da geriye kalan jibon türlerini de, ormansızlaşma ve evcil hayvan ticaretinin büyük etkileri nedeniyle yok oluş sınırına doğru itiyor. Londra Zooloji Derneği’nden James Hansford, “(Yakında) Görmeye başladığımız şey şu ki; modern jibon türleri, (daha önce) Asya’da yaşayan ve belki de daha kalabalık bir tür olan jibonların ve primatların radikal biçimde azalan nüfusunun bir kalıntısı olabilir,” diyor. “Çok çok daha fazlasını yitirdik. Yitirdiklerimizin sayısını bile bilmiyoruz; zira, elimizde bu tür kayıtlar mevcut değil.”

Büyük Britanya Primat Derneği Başkanı Jo Setchell, Weintraub’a şunları söylüyor: “Aldığımız daha genel mesaj şu; geçmişte insan kaynaklı primat yok oluşlarına dair sayıları hafife almış olabiliriz. Geçmişteki nüfus kırımlarını anlamak, mevcut türlerin ne denli hassas olduğunu tahmin edebilmemize yardım edecek ve bu bağlamda onları daha etkin bir biçimde korumamıza yardımcı olacak.”

Gerçekten de 20 jibon türü, şu an Dünya’da en fazla tehlike altındaki hayvanlardan bazılarını oluşturuyor. Çin’in Hainan adasında iki yıl önce keşfedilen Hainan Jibonu, dünyada nüfusu en az olan memeli türü ve bu türden geriye yalnızca 25 birey kaldı. Aynı biçimde, geçen yıl Gaoligong Dağları’nda Çin’e özgü yerli bir tür olan Skywalker Jibonu keşfedildi ve ardından tehlike altındaki türlere dahil edildi.

* Yazının aslı Smithsonian sayfasında yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

**Güney Asya’da yaşayan, kuyruksuz bir maymun türü.