Avcıların ilk ayak izleri keşfedildi

New Mexico'daki 11 bin yıllık fosil izleri, tarih öncesi insanların dev tembel hayvanları avladığına dair kanıtlar barındırıyor. Peki o zamanın ilkel insanlar,ı bu devasa hayvanları nasıl avlıyordu.

Google Haberlere Abone ol

Jen Viegas * 

Fosilleşmiş adımlar -binlerce yıl öncesinden kalan ayak izleri-, geçmişteki davranışlara ilişkin en sağlam kanıtlardan bazılarını sağlıyor. Bu izler bazen avcı hayvanların izlerini içerir ama şimdiye dek avcı insanların izleri tespit edilememişti.

Hem insanlara hem de dev yer tembel hayvanlarına ait tarih öncesinden kalma ayak izleri, New Mexico’da bulunan Beyaz Kumul Anıtı'nda keşfedildi. Patika yollar, insanların avlanmasına ilişkin bilinen ilk ayak izlerinin kanıtı olarak yorumlandı. Science Advances adlı dergide yayınlanan ayak izi bulguları, 11 bin yıl önce insanların, boyları yaklaşık 2.75 metreye varan güçlü ve keskin pençelere sahip dev yer tembel hayvanlarını takip ettiklerini ortaya koyuyor.

Bournemouth Üniversitesi Çevre ve İnsan Evrimi Araştırmaları Enstitüsü’nden araştırmanın ortak yazarı Sally Reynolds, “Tembel hayvan anatomisi hız için değil, dayanıklılık için inşa edilmiş,” diyor.

BÜYÜK VE TEHLİKELİ BİR HAYVANDI

“Tembel hayvan, oldukça yükseğe tırmanır ve saldırganları uzun kolları ve büyük keskin pençeleriyle uzağında tutmaya çalışırdı,” diye ekliyor. “Avcılarsa, kalp, karın, boyun ya da göz gibi tembel hayvan anatomisinin hassas bölgelerine ölümcül bir darbe vurmak amacıyla bir fırsat yakalamak için sabırla beklemek zorunda kalıyorlardı. Avcılar, hayvan kendini savunurken gerçek bir fiziksel tehlikeye maruz kalıyorlardı.”

Araştırmacılar izleri hâlâ inceliyorlar ve izlerin 11 bin yıldan daha eski olup olmadığı konusunda kesin bir karara varmadılar. Bournemouth Üniversitesi’nden araştırma başyazarı Matthew Bennett, Seeker dergisine verdiği demeçte, şayet tahminleri doğruysa, o dönemki çevrenin “mevsimsel su birikintilerinin izlerini taşıyan bir göl yatağı” da içerdiğini ifade ediyor.

Turba (çürümüş bitki ve yosun kalıntıları) ve sedimentin (göl yataklarında biriken tortul tabaka) muhtemelen suyla yeniden canlı hale getirilebileceğini ve tortulda korunan parçaların ortaya çıkarılması için çalışıldığını belirtiyor.

Bennett, şimdi bir sahil olan göl yatağının kıyıları boyunca, çok sayıda insanın çeşitli çağlardan kalma ayak izlerinin bulunduğunu ifade ediyor. Tarih öncesi insan (izlerinin) az bir kısmı kurumuş göl yatağına ortaya çıktı. Geride bıraktıkları izler, bu insanların yalınayak gezdiklerini gösteriyor; ayrıca, günümüzün 40-42 numara erkek ayakkabılarının büyüklüğüne sahipler.

İnsanlar yaklaşık 2-3 dev yer tembel hayvanının ardında bıraktığı izleri takip ediyor, hatta bazen aynı izlere basmış gibi görünüyor. İnsan etkisinin olmadığı durumlarda, bu hayvanlar düz ya da eğrisel bir şekilde hareket etme eğilimindeler. Burada, karıncayiyenler ve armadillolarla uzaktan akraba olan hantal hayvanlar, seyahat rotalarında keskin değişiklikler yaptılar. Bu değişiklikler, yakınlardaki insanlara işaret ediyor.

İzlerden birinde, bir insanın ayak parmağına benzeyen çizgiler, en az bir diğer insanın hayvanın arkasından geldiği esnada, (avcının) dev bir yer tembel hayvanına yaklaştığını gösteriyor.

Yazarların aktardığı kadarıyla bunlar ve diğer ayak izleri, göl yatağının kıyısı boyunca toplanan bir grup insanın, tembel hayvanları muhtemelen daha kolay saldırıya uğrayabilecekleri düz çamur üzerinde tutmaya çalıştıklarını düşündürüyor.

Bennett, “Bir avcı tembel hayvanı izliyor, rahatsız ediyor ve hayvan bu kişiye doğru dönüyor,” diyor. “Hayvan arka ayakları üzerinde dikiliyor ve ön ayaklarını kendi etrafında sallıyor, pençelerini sallarken vücudu sabit kalıyordu.”

“Tembel hayvanın dikkati dağıldığında, bir başka avcı yaklaşarak ölümcül darbeyi indirmeye çalışıyordu. Başarılı olması halinde tembel hayvan ölüyordu veya ölümüne dek takip ediliyordu. Grubun geri kalanı olan biteni uzaktan izliyordu; eğer gerekirse, hayvanın leşini parçalamak için bekliyorlardı.

Araştırmacılar, ne avcıların ne de tembel hayvanların, belki de çamurlu tabakada yürümek zor olduğu için, koşmadıklarını söyleyebiliyorlar.

Eğer bu insanlar, tahmin edildiği üzere, Amerika’nın güneybatısında yaşayan Clovis kültürünün üyeleriyse, dev tembel hayvanları büyük ihtimalle ellerindeki uzun mızraklarla avlıyorlardı. Araştırmacılar, devasa tembel hayvanların tam olarak hangi türünün, şu anda Alkali Düzlüğü olarak adlandırılan yer yok oluşa uğradığından emin değiller; ancak geç Pleyistosen döneminde Nothrotheriops ve Paramylodon alt türleri günümüzün New Mexico’sunda yaşıyorlardı.

SOYLARI BİR ANDA TÜKENDİ

Yaklaşık 10 bin yıl önce, dikkat çekici biçimde, kısa bir süre içerisinde dört dev yer tembel hayvanı türünün soyu tükenmişti.

Reynolds, “Bu durum, insan avcılığının bu dev hayvanların yok oluşlarında nasıl bir rol oynadığı hususundaki tartışmaları netleştirmemize olanak sağlıyor,” diyor.

Araştırmacılar, türlerin gelişimi ve tipik bir grubun büyüklüğü gibi konularda devasa tembel hayvanlar hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyorlar. Dahası, insanların bu büyük ve tehlikeli hayvanları avlamaya nasıl geldiklerini daha iyi anlamayı umuyor ve hangi insan grubunun göl yatağının dışında durduğunu tespit etmek istiyorlar.

Tembel hayvanlar günümüzde yaklaşık 80 cm uzunluğuna erişiyorlar; eski devlerle kıyaslandığında sınırlı bir uzunluğa sahipler. Şu an yalnızca bir avuç yerli Güney Amerika kabilesi tarafından tüketilen etlerinin cılız, çiğnemesi zor ve kötü kokulu olduğu biliniyor. Güney Amerika’da yaşayan kabilelerin Clovis soyundan gelmelerinin, avcılık alışkanlıklarında ve türün daha büyük üyelerinden sağlandığında daha lezzetli olabilecek etin tadını lezzeti bulmalarında belirleyici olması mümkün.

* Yazının aslı Seeker sitesinde yayınlanmıştır.  (Çeviren: Tarkan Tufan)