Güneş sistemine bir cisim geldi: Uzaylı sondası mı?

“Oumuamua” (Umuamua) olarak adlandırılan gizemli gökcismi, bir radyo sinyali gönderip göndermediğinin anlaşılması amacıyla “Breakthrough Listen” adlı uzay dinleme programı tarafından takip altına alınıyor. Cismin muhtemelen doğal olmasına karşın, gökbilimciler uzaylı bir tür tarafından üretilmiş olma ihtimalini de hesaba katıyorlar. Oumuamua dün gece 'dinlemeye' alındı.

Google Haberlere Abone ol

Patrick Caughill

Kısa süre önce, (ilk kez 18 Ekim’de fark edildi) hemen hemen Kasım ayı sonlarında ilk kez yıldızlararası bir nesnenin Güneş sistemine girişine tanıklık ettik. Oumuamua (“haberci” anlamına gelen Hawaii dilinde bir sözcük) adı verilen nesne, "evrenin başka yerlerinde yaşayan ileri bir medeniyet tarafından gönderilen yıldızlararası bir uzay sondası olması ihtimali" nedeniyle, gökbilimcilerin ve uzay meraklılarının ilgisini çekti.

“Breakthrough Listen” araştırma programının destekçisi olan Rus milyarder Yuri Milner, bu ihtimali oldukça çekici buluyor. Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü Başkanı Avi Loeb, bunun sıradan bir uzay kayası olmadığını, Breakthrough Listen programının “Oumuamua” adlı nesnenin radyo sinyalleri gönderip göndermediğini araştırmaya odaklanacağını duyurdu.

Böylesi bir iddianın ardında Loeb, Milner’a gönderdiği bir e-postada, “Bu nesneyi daha fazla ve yakından inceledikçe o denli olağandışı geliyor ki, uzaylı bir uygarlık tarafından gönderilen ve yapay olarak üretilmiş bir yapı olup olmadığını merak ediyorum” dedi.

Nesne ilk kez Hawaii’de bulunan Pan-STARRS araştırma teleskobu tarafından tespit edildi ve o günden beri alışıldık bir asteroid veya kuyruklu yıldızın bazı karakteristik özelliklerini taşımadığı keşfedildi. ‘Oumuamua’nın ilk günlerde bir kuyrukluyıldız olduğu düşünülmüştü ama arkasında olması gereken bir püskül benzeri yapıdan ya da buharlaşmış materyallerin oluşturduğu kuyruktan yoksun olduğu için bu fikir kabul görmedi. Aynı zamanda cismin şekli de garip; zira çoğu asteroidin şekli daha yuvarlakken, cisim genişten ziyade uzun bir yapıya sahip. Kuyruklu yıldız olma ihtimalleri hususunda bir kuyruktan yoksun olması, onun kesinlikle bir göktaşı olmadığı anlamına gelmiyor; ancak yine de akla bazı sorular getiriyor.

UZAYLI YAPISI MI?

Breakthrough Listen, bugün 03.00’ten itibaren Green Bank Teleskopu’nu kullanarak nesneyi dinlemeye başladı. Teleskop, cisimden iletilen olası bir radyo sinyalini tespit etmek umuduyla on dört saat boyunca dört radyo frekansı bandından asteroidi dinleyecek. Mevcut teknoloji, yalnızca birkaç günlük hızlı bir tur süresine olanak sağlıyor.

Bilim insanları, bu cismin doğal bir uzay cismi olmasından başka bir ihtimalin oldukça düşük olduğunu ifade ediyorlar. Buna karşın, bilim, mutlak imkânsızlık durumunda herhangi bir çalışmaya girişmez. Berkeley SETI Araştırma Merkezi Müdürü ve merkezin Breakthrough Listen programının ekip lideri olan Andrew Siemion, Atlantic dergisine “Herhangi bir şeyi incelerken başarılı olamayacağınızı düşünürseniz, bu alanda çalışmanız çok zor olur” diyor. Bu, diğer SETI araştırmalarında da sıkça ifade edilen bir düşünce.

‘Oumuamua’ SETI meraklılarını heyecana sürükleyen en yeni gelişme. Güneş sistemimizdeki imajı, dünya dışı bir uygarlık etkisi taşımaya en yakın objelerden birisi olduğunu düşündürüyor. Ayrıca, yakın zamanda Kepler Uzay Teleskobu, KIC 8462852 olarak adlandırılan ve bazı karakteristik özellikler sergileyerek, gözlemcilere gelişmiş bir medeniyetin var olup olmadığını sorgulatan uzak bir yıldız keşfetti.

İnsanların çoğu, evrende yalnız olmadığımızı ispatlamaya istekli görünüyor. Bu sebeple, eldeki kanıtlar incelenirken uzak ihtimallere de dört elle sarılma eğilimi gösterebilirler. Gizemli sinyaller veya garip nesnelere ilişkin olarak, bilimsel çıkarlarımıza odaklanmamız gerekiyor, uzaylı olup olmadıklarına değil. Etrafımızı kuşatan evren hakkında henüz öğrenmemiz gereken birçok şey var ve elbette evrenin şu ya da bu noktasında var olabilecek bir akıllı yaşam, anlaşılması zor bir bilincin parçası olabilir. Evrenin işleyişine ilişkin daha fazla bilgi edinmekten heyecan duyabiliriz, bu da buraya nasıl geldiğimiz ve kozmik ölçekte nereye gittiğimiz konusunda önemli fikirler edinmemize yardımcı olabilir. (Çeviren: Tarkan Tufan)

MAKALENİN ORJİNALİ