Sanat tarihini degiştirecek keşif

Keşfedilen eserler binlerce yıldır toz ve kirin altında gizleniyordu ve nihayet açığa çıkarıldı. Tarih öncesi bir “başyapıt”, eski Yunan sanatına ilişkin tarihi yeniden şekillendirecek gibi görünüyor.

Google Haberlere Abone ol

Michelle Starr *

İlk bakışta pek dikkat çekmiyordu. Küçücük bir taş parçası, sadece 3.6 santimetre uzunluğunda bir kireç taşı katmanı halinde…

Yunanistan’da Pylos’ta keşfedilen 3 bin 500 yıllık bir Bronz Çağı savaşçısının mezarında bulunan bu eser, daha heyecan verici hazinelerden ayrılıyordu ve tarih yağmacılarının en gözde parçasıydı.

Araştırmacılar, bir yıllık temizliğin ardından karmaşık desenlere sahip olan oyma bir süs eşyası ortaya çıkardılar: Araştırmacıların “tarih öncesi Yunan sanatının en iyi eserlerinden biri” diye nitelendirdikleri figür, kil veya balmumu üzerine damga basmak için kullanılan, akikten bir mühür taşına kazınmış.

Şimdiyse, antik Yunan sanatının tarihini yeniden yazdırabilecek oranda eşsiz olduğu söyleniyor.

PYLOS SAVAŞI AKİKİ

Figür, zafer kazanan savaşçının kılıcını ikinci bir düşmana sapladığı ânı resmediyor; ilk düşmanıysa zaten ölmüş ve ayaklarının dibine serilmiş halde yatıyor. Bu esere “Pylos Savaşı Akiki” adı verildi. 2015 yılında ortaya çıkarılan mezar, araştırmacılar için eşsiz bir keşifti. Mezarda, Griffin (kartal başlı ve aslan gövdeli, kanatlı bir efsanevi yaratık) Savaşçısı olarak adlandırılan bir Mikenlinin oldukça sağlam durumdaki iskeleti dışında, bir cüce imgesinin oyulmuş olduğu fildişinden bir plaka bulundu.

Mezar hazineyle doluydu. Altın bir yüzük, gümüşten bir bardak, kabzası üzerinde altın işlemeler bulunan bir kılıç, değerli taşlardan oyulmuş binin üzerinde boncuk, bronz zırha sahip bir elbise, fildişinden bir tarak, altın bir kolye ve 50’den fazla mühür dâhil olmak üzere, en az 3 bin farklı nesne kayıt altına alındı.

Bu bulgular oldukça zengin ve derin bir kültürü gözler önüne seriyor. Mezar bulgularının birçoğu köken olarak Minos medeniyetini işaret ediyordu ve Minoslular ile Miken halkı arasındaki kültürel etkileşim, daha önceleri düşünülenden çok daha güçlü ve kapsamlı görünüyordu.

Bunun dışında, kültüre ait dinsel öğelerin, toplumsal geleneklerin ve cenaze kültürleriyle bağlantılı ipuçlarının ortaya çıkmasını sağladılar. Mesela, mezarlarda kilden yapılma hiçbir esere rastlanmadı; bu bulgu, yüksek statü sahiplerinin mezarlarında yalnızca değerli maden ve fildişi gibi kıymetli eşyaların bulunmasının uygun görüldüğünü gösteriyor.

Öte yandan, araştırmacılar “Pylos Savaşı Akiki”nin ender rastlanan ve hepsinden öte bir eser olduğunun altını çiziyorlar.

ABD’nin Cincinnati Üniversitesi’nden araştırmacı Jack Davis, “İnsan vücudunun temsili, ayrıntılı ve kaslı bir yapıda işlenmiş ve bin yıl sonraki Yunan sanatının klasik dönemine kadar buna benzer bir eser daha bulunamadı,” diyor.

BEKLENMEDİK ORANDA ÖNEMLİ BİR ESER

“Görünüşe göre, Minoslular, kimsenin kendilerinden beklemeyeceği oranda büyük bir sanat üretme becerisine sahipti.”

Davis, “Temsil sanatındaki yetenek ve ilgileri, özellikle de hareket ve insan anatomisinin yansıtılmasındaki beceri, düşündüğümüzün çok ötesinde olduklarını gösteriyor. Stilize edilmiş özelliklerle birleştiğinde, eserin olağanüstü olduğunu,” söylüyor.

Böyle karmaşık bir figür oymak için gereken beceri ve karmaşık bilgi, dönemi açısından her anlamda eşsiz; ayrıntıları eksiksiz bir biçimde görüntüleyebilmek için detaylı bir fotomikroskopi (çok küçük nesneleri fotoğraflamak için kullanılan bir yöntem) işlemine ihtiyaç duyulmuş.

Uzmanlar, arkeologlar henüz o yıllarda kullanılan bir büyüteç bulamamış olsa da figürlerin bir büyüteç altına kazınmış olması gerektiğini düşünüyor.

Ayrıca, Cincinnati Üniversitesi’nde görevli olan araştırmacı Shari Stocker, taşın tasvir ettiği olayın da bilinmediğini ve muhtemelen o zamanların meşhur bir efsanesi olduğunu ifade ediyor.

“Bu, Griffin Savaşçısı’nın Miken toplumundaki yerini temsil eden, değerli ve önem verilen bir eşya olmalı,” diye belirtiyor. “Tahminimce, taşıyan kişi kendisini mühürde tasvir edilen kahramanla özdeşleştiriyordu.”

Griffin Savaşçısı’nın tam olarak kimliği hâlâ bir sır; ancak başka hiçbir şey olmasa bile, onu toprağa veren kültürün antropoloji, arkeoloji ve sanat tarihi açısından hatırlanacaktır. Savaşçının mezarında bulunan eserler üzerinde yapılan çalışmalar hâlâ sürüyor ve elbette, araştırmacılar açısından gelecekte keşfedilecek daha fazla sürprizler içeriyor.

Diğer yandan, bu küçük taş parçasının ehemmiyetini görmezden gelmek çok zor.

Stocker, “Bu mühür, gelecekteki sanat tarihi kitaplarına dâhil edilmesi gereken ve tarih öncesi sanata dair bakış açımızı değiştirecek önemde bir eser,” diyor.

“Pylos Savaşı Akiki”nin tam analizi, yakında Hesperia adlı dergide yayınlanacak.

* Yazının aslı Science Alert dergisinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)