Beril Eski: Belgeselin bilgi taşıma aracı olduğunu düşünüyorum

Gazeteci Beril Eski ile “Ankapark: Bir Ankara Dosyası” belgeselini konuştuk. Eski, "Ankapark nezdinde konuşursak, belgeselin kesinlikle bir bilgi taşıma aracı olduğunu düşünüyorum" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2011’den bu yana gazetecilik yapan Beril Eski, Agos, İMC TV ve BBC Türkçe’de çalışır. Arada çeşitli sivil toplum kuruluşlarının iletişim ve basın departmanlarından çalışan Eski, göç ve mültecilerle ilgili araştırmalar yapar. Sosyolog Emel Coşkun ile yaptığı araştırma 'Erkek Şiddetinden Kaçarken: Türkiye’de Kadın ve LGBTİ+ Sığınmacılar' ismiyle kitap olarak, Palgrave Macmillan tarafından ise İngilizce bir bölüm olarak yayımlanır. 2019’dan bu yana serbest gazeteci olarak New York Times, Guardian, Politico, Sunday Times, ABC News, Independent ve NBC News’da haberleri yayımlanan Eski, Kısa Dalga ve Daktilo 1984’e de düzenli olarak katkı sunar.

“Ankapark: Bir Ankara Dosyası” isimli belgeselde Fayn Prodüksiyon ekibinden Oktay Kılıç, Cenk Arman, Denizhan Kaymak ve kameraman Mertkan Morkoç’la çalışan Eski, yapımcılığını yaptığı bu belgeselde, Melih Gökçek döneminde 750 milyon dolara yapılan Ankapark üzerinden Ankara’daki şehirciliği ele alıyor. Eski ile bir araya geldik ve Ankapark’ı konuştuk.

Ankapark belgeseli neyi anlatıyor? Neden bu belgeseli yapmak istediniz?

Ankapark belgeseli, Melih Gökçek döneminde yapılan ve 750 milyon dolara mal olan tema park projesi Ankapark üzerinden Ankara’da şehirciliği anlatıyor. Bu vesileyle Ankara’nın başkent kimliğini, Melih Gökçek’in 23 yıl süren belediye başkanlığı sürecinde yaşadığı dönüşümleri ve Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin nasıl kullanıldığını ele alıyor. Belgeselde, kuruluşunda pilot bir şehir olarak planlanan Ankara’nın son yıllarda nasıl bir şehre dönüştüğünü, şehirde yaşanan kimlik mücadelesini ve şehrin planlamasındaki kaymayı izliyoruz.

Prodüktörlük yapma fikri nasıl oluştu? Başlangıçtan bitişe, sürecin nasıl şekil aldığından bahseder misiniz?

Gazeteci olarak bazı haberlerde kendimi görsel olarak daha iyi ifade edebileceğimi düşünüyordum ve bunun için etrafımda video içerik üreten başka gazetecilerle görüştüm. Fayn ekibiyle de bu projede beraber çalışabileceğimizi düşündük. Ekip bu konuda çok deneyimli olduğu için içeriğin görsel olarak nasıl sunulması gerektiğini ve video estetiğini onlarla çalışarak öğrendim. Artık içerikleri daha görsel odaklı planlamak ve kurgulamak konusunda biraz daha deneyimliyim.

'KISA AMA SIKI KURGULANMIŞ BELGESELLERİN ÇOK FAZLA İZLENDİĞİNİ GÖRÜYORUZ'

Türkiye’de belgesel sinema pek önemsenmez. Festivallerde geri planda kalır, TV satışı yapılmaz, kaynak yaratmada sıkıntı yaşanır. Kendinizi “üvey evlat” gibi hissediyor musunuz?

Aksine, son dönemde iyi kurgulanmış, görselliği zengin belgesellere talebin hem içerik yayınlayıcılar tarafında hem de izleyici tarafında arttığını düşünüyorum. Özellikle kısa ama sıkı kurgulanmış, kolay tüketilebilir, estetiğine emek harcanan belgesellerin çok fazla izlendiğini görüyoruz.

Özellikle sosyal medyada, hazır bilgi veren birtakım Youtube içerikleri belgesel olarak tanımlana geliyor. Bu noktadan yola çıkarak iki ayrı soru soracağız. İlki, belgesel bilgi taşıma aracı mıdır? İkincisi, bu içerikleri estetik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ankapark nezdinde konuşursak, kesinlikle bir bilgi taşıma aracı olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız araştırmayı toparlayıp, netleştirip, izleyicinin en kolay anlayabileceği şekilde kurguladığımız bir belgeseldi. Aldığımız geri dönüşlerde de verilen bilgilerin akıllarda kaldığını, o bilgilerle Ankapark’ın hatırlandığını gördük. Estetiğin içerik kadar önemli olduğunu, giderek daha da önemli hale geldiğini görüyoruz. Klasik araştırma ve gazetecilik anlayışının yeterli olmadığı, içeriğin sunumunun da bir o kadar önemli olduğu bir dönemdeyiz. Aksi takdirde içerik alıcısıyla buluşamıyor.

'PRODÜKTÖRLER İÇİN YENİ VE VERİMLİ BİR DÖNEM BAŞLAMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR'

Son günlerde, filmler/diziler yayımlayan çeşitli internet mecralarının daha aktif kullanılıyor olması hasebiyle, birkaç sermayedarın “piyasaya” gireceği konuşuluyor. Bu durum sadece dizi sektörü için değil, sinema sektörü için de heyecan yarattı. Peki, belgesel sinemacılar bunun neresinde? İnternet mecralarından destek alarak iş üretebilmek, geçmişteki üretim koşullarına nazaran sizi özgürleştirir mi? Ne düşüyorsunuz?

Yeni girişimler olmasaydı, klasik anlamda belgesel üretimi devam etseydi, ben hiçbir zaman prodüktörlük yapamayabilirdim. Elimdeki bilgi ve yeteneği ancak yeni girişimler sayesinde prodüktörlüğe dönüştürebildim. Pek çok prodüktör adayı için de bu durumun büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Artan online içerik üretimi her alana yansıyor, buna belgesel üretimi de dahil. Dolayısıyla prodüktörler için yeni ve verimli bir dönem başlamış gibi görünüyor.

İlerleyen süreçte yönetmenlik yapacak mısınız?

Yönetmenlik düşünmüyorum.

Bu süreçte kendinize dair keşfettiğiniz şey ne oldu?

Kendime dair değil ama gazeteciliğe dair keşfettiğim şeyden bahsedebilirim. Gazeteci olarak yaptığım haberlerin insanlara nasıl daha iyi ulaştırılabileceği üzerine pek kafa yormadığımı fark ettim. İnsanların ulaşabildiği içerikler bu kadar fazlayken, haberin sunumu, görseli ve kurgusu üzerine de en az haberi yazdığım kadar kafa yormam gerektiğini anladım.

Hazırladığınız yeni bir proje var mı? Günleriniz nasıl geçiyor?

Ankapark projemiz çok olumlu dönüşler aldı. Hazır bir ivme yakalamışken, aynı ekiple yeni projeler hazırlamak istiyoruz. Henüz hangi konularda çalışacağımızı netleşmedik.