Bergama’da Roman Mahallesi: Her evden bir müzik aleti çıkıyor

Roman müziğinin kalbinin attığı yerden, Atmaca Mahallesi’nden klarnet ustası Ferit Benli anlatıyor: “Hepimiz aileden alaylıyız. Ama tüm gayretimiz, bizden sonraki kuşakların okullu, eğitimli olması…”

Google Haberlere Abone ol

Özgür Duygu Durgun

DUVAR - Bergama’da yer alan Atmaca Mahallesi, Roman kültürüne ev sahipliği yapıyor. Bergama’nın “en neşeli, en deli dolu” mahallesi olarak tanımlanan Atmaca, müzisyenleri ile meşhur.

Ferit Benli, Bergama Belediye Bandosu'nda şeflik yapan, Yaşam Boyu Eğitim Merkezi'nde çocuklara müzik dersleri veren bir klarnet ustası. Atmaca’da, Müzisyenler Kahvesi’nde Pergamon Akropolü'nün görüntüsüyle mahalleyi, ailesini, müziği anlatıyor. Atmaca, Antik Yunan'da hastaların şifa bulduğu Asklepion Tapınağı ve kentine çıkan yolun üzerinde. Binlerce yıl önce dertlerine derman arayanlar için müziğin de bir şifa yöntemi olarak kabul edildiği bu yörede şimdi Roman ezgileri çınlıyor.

Ferit Benli

BERGAMA, KLARNET İLE NASIL TANIŞTI?

Ferit Benli'nin anlatımına göre, 1900'lü yıllarda Bergama'da kaymakamlık yapan Kamil Bey, gittiği bir düğünde davul ve zurna dinlemekten yorulmuş. Hemen karşıda Kale Mahallesi’ndeki Rum düğününe de uğramış. Davul, zurna sesinden sonra buzuki ve klarnetten gelen ezgilerle mest olan kaymakam, ertesi gün Bergamalıları şaşırtan bir karar almış: ''Bundan sonra Bergama'da davul ve zurna çalmak yasak.'' Bergamalılar çareyi Rum komşularından klarnet öğrenmekte bulmuş. Ve Bergama, klarnet ile böyle tanışmış...

Gel zaman, git zaman klarnette bir numara olan Bergamalı Romanlar, kente nağmeleriyle neşe katmış. Bugün Atmaca, Bergamalı müzisyenlerin yaşadığı, ''ruhu'' olan bir mahalle. Enstrüman çalmamak neredeyse ayıp. Her evden klarnet, davul veya trompet sesi geliyor. İlla enstrüman olması da gerekmiyor. Kahvede tanıştığımız Ahmet Tangün, sadece dudaklarını kullanarak müthiş bir trombon taksimi yapıyor. Otobüslerde şoförlük, kimi zaman da muavinlik yaparak geçimini sağlayan Ahmet'in babası, bir zamanlar Bergama'nın usta trompetçisi olarak nam salmış Saffet Tangün.

Ferit Benli, oğlu ve torunuyla.

AİLE BOYU MÜZİSYENLİK

Ferit Benli, Bergama'da klarnet denilince ilk akla gelen isimlerden. Yıllar önce Bergama zeybeği üzerine çalışan akademisyenlerin dikkatini çeken Benli, Zeybek havalarındaki ustalığıyla önce Avrupa'da, daha sonra Amerika'da önde gelen müzisyenlerle tanışmış. Ömer Faruk Tekbilek ile yaptığı Amerika turnesiyle Bergama'nın sesini dünyaya duyurmuş. Aileden sayabildiği dördüncü kuşak müzisyen olan Ferit Benli, Belediye'deki görevi dışında Bergama düğünlerinin vazgeçilmez ismi olmuş.

Benli, düğünlerde kendisi gibi müzisyen oğlu ve henüz beş yaşında olsa da müthiş bir ritim duygusuyla davulu konuşturan torunu Ferit ile boy gösteriyor artık.

‘ÇOCUKLAR KLARNET SESİYLE UYUYOR’

Bergama'nın müzik mirasında Romanların önemli bir yeri var. ''Benim atalarım Kavala'dan gelmiş buraya'' diye anlatıyor Ferit Benli. ''Büyük ninem, dedemi yolda doğurmuş. Tarih 19 Mayıs 1919, Atatürk'ün Samsun'a çıktığı gün. Dedemin adını Kemal koymuşlar. Bizim müzikle ilgimiz genlerimizde. Büyük dedelerimin dedeleri de müzisyenmiş. Biz trompet ve darbuka ile başlarız müziğe. Önce ritim öğrenilir. Ben de öyle başladım. Sonra merakın varsa nefeslilere geçersin. Dedem de babam da çok iyi klarnet çalardı. Oğlum gibi torunlarım da küçük yaşlarından itibaren ya davul ya trompet ya da klarnet çaldılar. Oğlumla 12 yaşından bu yana düğünlere birlikte gideriz. Torunlarım bu sene anaokulu bitirdiler. Beş yaşındalar. Biri klarnet, diğeri davul çalıyor. Torunum bebekken klarnet sesi duymazsa başlardı ağlamaya, asla susturamazsın. Kızım arardı, ‘Baba telefonda olsa bile bir çalıver de sussun çocuk' diye. Bizde çocuklar böyle büyür.''

BERGAMA’DA BİR EFSANE: ERGUN ŞENLENDİRİCİ

Atmaca Mahallesi'ne çıkan uzun, dar sokak Bergamalı müzisyen Ergun Şenlendirici'nin adını taşıyor. Ergun Şenlendirici'nin 38 yaşında kalp krizi sonucu ölümünden sonra bayrağı oğlu Hüsnü Şenlendirici aldı. Bugün Bergama'da kime ''Hüsnü'' deseniz, akan sular duruyor. Müzisyenin Bergama ile bağı hiç kopmamış. Evi de ailesi de burada. Yaz aylarında çiftlik evinde yurtiçi ve yurtdışından müzisyenlerle kamplar düzenliyor. Atmacalı gençlerle çalıyor. Mahallede ne kadar genç varsa hepsi “Hüsnü gibi” çalmak istiyor. ''Bizim grubun adını Hüsnü koydu'' diyor Ferit Benli: “Bergama Tayfa olsun dedi. Kulakları çınlasın.  Onun da bir grubu vardı, Laço Tayfa. Laço ‘iyi, güzel’ anlamına gelir Roman dilinde.”

NEFESLİLERDE BERGAMA EKOLÜ

Nefes, Bergamalı müzisyenlerin alamet-i farikası. Nefesli çalgılarda tüm ekollerden farklı bir teknikleri var. Bu tekniğin sihri ise farklı nota aralıklarına ustalıkla inip çıkabilmekte gizli. Benli, aradaki farkı, “Nefeslilerde bizim gibi üfleyen yoktur, mesela Balıkesirliler çok acı üfler. Biz keman ve kanunla beraber sazların arasına girip çalarız, diğerleri klarneti zurna çalar gibi çalar. Tüm mesele enstrümanı çalarken koma dediğimiz nota aralarına esneyebilmek.  Bu nedenle klarnet ve trompet konusunda Bergama tekniği çok üst düzeydedir” şeklinde anlatıyor.  

Bu tekniğin nasıl öğrenildiğine de şöyle cevap veriyor Benli: “İlk şart çalışmak, çok çalışmak. Bir notayı düzgün çıkarabilmek için saatlerini vermek. Bu da biraz eğitim işi. Bizim aramızdaki tek konservatuarlı müzisyen Hüsnü'dür. Hepimiz aileden alaylıyız. Ama tüm gayretimiz, bizden sonraki kuşakların okullu, eğitimli olması… Hüsnü bu açıdan gençlere çok güzel bir örnek ama gel gör ki,  günümüz şartlarında gençlerimiz bir an evvel para kazanmak istiyor. Bergama Belediyesi yıllardan beri keman, gitar, piyano ve klarnet kursları veriyor. Çocuklara nota öğretiyorum. Anaları 'Bırak nota öğretmeyi, çocuklara Harmandalı, Çiftetelli öğretiver de düğünlerde çalsınlar' diyor. Belki çocuk geliştirecek kendini, Güzel Sanatlar'a gidecek?”

BİR BAŞKA OLUR ROMAN DÜĞÜNÜ...

Ama düğün deyip de geçmemek lazım. Düğünler Bergama'da önemli bir ritüel. Damat evinde başlıyor, gelin almayla sürüyor. Üç gün, üç geceye kadar süren bir seyirlik. Roman düğünleri ise çok daha başka. Ferit Benli anlatıyor: “Mesela bu akşam Roman düğününde çalacağız. Klavyede damat olacak. Davul ve darbukada benim oğlum, kemanda damadın kardeşi. Aramızda yabancı yok anlayacağın. Bizim düğünlerde çok seçkin müzisyenler çalar. Bölgenin en iyilerini çağırırız. Bütün hünerini ortaya koyman lazım. Ne ben para sorarım, ne de onlar ister. Kalkar gelirler Çanakkale'den, İzmir'den veya Soma'dan. Oğluma bir düğün yaptım, 850 kişilik. Kızımı da oğlanın düğününde görüp çok beğenmişler. Hemen ardından istediler, sekiz ay içinde onu da evlendirdik. Görkemli bir orkestra kurdum, bin kişiyi eğlendirdik Bergama'da.”

Atmaca Mahallesi'nin genç müzisyen tayfası.
‘5 YAŞINDAKİ FERİT’İN DAVULDA YAKALADIĞI RİTİM GÖRÜLMEYE DEĞER’

Derken çocuklar geliyor kahveye, yaşları 5 ile 15 arasında. Ellerinde boylarından büyük davullar. Hepsi de Hüsnü'nün fanatik hayranları. Kahvedekiler, “Hadi çalın bir Roman havası” deyince davulda Ferit ve Talha, klarnette Hicaz ve Muhammet’ten oluşan “tayfa” büyük bir ciddiyetle başlıyor hünerlerini konuşturmaya. Ah İstanbul’dan girip Roman havasından çıkıyorlar. Büyük hayalleri var çocukların. 8 yaşındaki Hicaz'ın hayali dizilerde oyuncu olmak, en beğendiği dizi olan Çukur’un kahramanı Yamaç’ı canlandırmak istiyor. Ama asla silah kullanmayacak...

15 yaşındaki Muhammet kendini geliştirmek ve daha iyi çalmak istiyor. Babasını kaybetmiş, annesi hasta. Muhammed bu şartlarda eğitimini bırakmak zorunda kalmış bir genç. Bu hayattan payına müzik yaparak evi geçindirmek düşmüş. 17 yaşındaki Ayhan, “Ben 7-8 yaşımdan beri sokakta bilye oynamak yerine müzikle uğraştım. Bizim hayatımız bu” diyor. 5 yaşındaki Ferit’in davulda yakaladığı ritim görülmeye değer. Arkadaşlarıyla tam bir uyum içinde. Bir yandan da dedesi Ferit Benli'nin gözlerinin içine bakarak bisiklet hayali kurduğunu söylüyor. Bu çocuklarda pırıl pırıl, işlenmeye hazır bir cevher saklı. Tıpkı dedeleri ve babalarında olduğu gibi…

Bergama'nın beşinci kuşak müzisyenleri kendilerine şans verilirse, Hüsnü ağabeylerinin koyduğu çıtaya erişebilir hatta geçebilirler de…