Barış Terkoğlu: Hutbe tartışması devlet krizinin habercisi

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Cuma namazında kaymakam ile imam arasında yaşanan tartışmanın ardında İslamcı-ülkücü çatışmasının olduğunu ifade etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde Cuma namazı sonrasında hutbenin okunmasıyla ilgili tartışmanın ardından hafta sonu pek çok açıklama yapıldı. Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, bu tartışmanın bir devlet krizine dönüşebileceğini ileri sürdü, "Şimdilik seçim sonrasına ertelenmesi beklenen Kulp krizi, teşbihte hata olmaz, 17-25 Aralık öncesindeki karşı karşıya gelişleri hatırlatıyor." diye yazdı.

Barış Terkoğlu'nun "Genç kaymakamlar rahatsız" başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

"İşte devletin iki memuru arasındaki kavga, devlette adeta savaşa dönüştü.

İSLAMCI-ÜLKÜCÜ KADRO KAVGASI

İmam, Diyanet-Sen üyesiydi. Diyanet-Sen, Memur-Sen’e bağlıydı. Memur-Sen, AKP’nin devlet içindeki kadrolarının bağlı olduğu sendikaydı.

Kaymakam ise 36 yaşında, 2014’te üniversiteden mezun olmuş, 2016’da devlete girmiş, 2018’de kaymakam adayı olmuş genç bir bürokrattı. Yükselişinin aslında dönemle bir ilgisi var. Kaymakam Akeller, Gazi Üniversitesi’nde Ülkücü hareketin içindeydi. Mezun olduğu yıl, tam da Erdoğan-Gülen kavgasının devletin içine sıçradığı dönemdi. Devlete girdiği yıl ise darbe girişimi olmuştu. Akeller, MHP’nin iktidar ortağı olarak boşluğu doldurduğu dönemin sembollerinden biriydi. 

Kulp’ta HDP’li belediye başkanı seçimin ardından görevden alınmış, kaymakam kayyum atanmıştı. Akeller, bu sayede hem mülkiyeyi hem belediyeyi yöneten, Doğu Anadolu’daki çoğu genç ve Ülkücü mülkiye kuşağındandı.

İşte 2016 sonrasında sorun çözen bu iki yapı, İslamcılık üzerinden siyaset yapan memurlar ile Ülkücü mülkiyeliler, Kulp’taki hutbe krizinin ardından karşı karşıya geldi. Haber önce ’Hutbeyi beğenmedi, imamı dövdü’ diye servis edilmişti. Ancak olay, İslamcı kesimin mağduriyet rolü oynayacağı klasik hikâyelerden değildi.

İmama örgütü Diyanet-Sen ve Memur-Sen sahip çıktı. Cami önünde açıklama yapan sendika, ’sözde devlet ve millet menfaatine yapılıyor denilen ama gerçekte terör örgüt ve odaklarının ekmeğine yağ süren eylem ve söylemlerin oluşturduğu tahribat’ diyerek MHP’ye göndermede bulundu. 

Fakat karşı tepki daha sert oldu. Ülkücü mülkiyeliler, sosyal medyada hem imamı hem de Memur-Sen’i hedef aldı. Kaymakamlar, valiler, vali yardımcıları, MHP’li siyasetçilerle tek ses olup, kaymakam Akeller’e sosyal medyada destek mesajı yağdırdı. Bu sırada Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın başta olmak üzere sendika yöneticilerinin geçmişte FETÖ liderine yazdığı övgü mesajları gündeme geldi. Yalçın’ın eski danışmanının FETÖ firarisi olduğu bilgisi MHP’nin kaynaklarından servis edildi. Ülkücü Kamu-Sen, AKP’li Memur-Sen’i ’sözde sendika’ diye suçladı. İmama darp raporu veren doktor da sorgulanıp DEM bağlantısıyla itham edildi.

DEVLET KRİZİNİN HABERCİSİ

Ağır hakaretlerle süren tartışmada iki taraf da birbiri için tasfiye çağrısı yaptı. Kendilerinden ses beklenen AKP’li siyasetçiler ise MHP’nin devletteki kadrolarıyla kendilerini destekleyen memurlar arasındaki savaşı sessizlikle izledi. DEVA ve Gelecek partililer bile konuşurken onlar sustu. Tıpkı AYM ile Yargıtay arasındaki krizdeki gibi…

Bir tarafta İslamcı memurlar öte yanda Ülkücü mülkiye. Bir tarafta Memur-Sen öte yanda Kamu-Sen. Bir tarafta seçim öncesinde ’bölgenin hassasiyetleri’ diyen iktidarın İslamcıları, öte yanda ’Ya devlet başa kuzgun ya leşe’ diyen iktidar ortakları. Bir tarafta atamalarda ilk üyeliğine bakılan ve bu sayede büyüdükçe oteller bile açan kamu sendikası; öte yanda yargıyı, istihbaratı, Emniyeti ve mülkiyeyi kontrol eden Ülkücü kadrolar.

Kulp’taki olay, AYM-Yargıtay krizi gibi belirginleşen devlet içindeki fay hatlarının daha da görünmesini sağladı. Şimdilik seçim sonrasına ertelenmesi beklenen Kulp krizi, teşbihte hata olmaz, 17-25 Aralık öncesindeki karşı karşıya gelişleri hatırlatıyor. Herkes sanki biraz ’son kavgaya’ hazırlanıyor." (HABER MERKEZİ)