Barış Büyüksu cinayetinin detayları: Mültecilere işkence yapan Yunan ekip kim?

İZMİR - 2022 yılında, Türkiye’den Yunanistan’a düzensiz yollarla geçen Barış Büyüksu, Yunanistan'da gördüğü iki günlük işkence sonrası Kos Adası’ndan 15 mülteci ile bota bindirilerek, Türkiye kara sularına bırakıldı. Büyüksu’nun da aralarında bulunduğu 16 kişilik mülteci grubu, Türk Sahil Güvenlik güçleri tarafından teslim alındı. Büyüksu, karaya çıkarıldıktan kısa bir süre sonra gördüğü işkence nedeniyle öldü.

Büyüksu ailesinin talebi üzerine açılan soruşturmada, Türkiye ve Yunanistan’daki hukuk örgütleri failleri ortaya çıkarmak için birlikte hareket etti. Olayın üzerinden geçen üç yılın ardından ise yeni bir gelişme yaşandı. Büyüksu'nun ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin dosyalar Yunan makamlarından teslim alındı.

YUNANİSTAN ‘KOS’TA OLDUĞUNA DAİR KANIT YOK’ DEDİ AMA…

Dosyada dikkat çeken detaylardan biri Büyüksu'nun, 21-22 Ekim 2022 tarihlerinde Yunanistan'da olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmadığı iddiası oldu. Yunan makamları 21 Ekim‘de 13, 22 Ekim’de ise 2 kişinin ülkelerine kaçak giriş yaptığı yönünde bilgi verdi. Kaçak giriş yapanlar arasında ise Barış Büyüksu’nun ismi yer almadı. Yunan makamlarının bu iddialarının aksine Büyüksu’nun Kos Adası limanında çekilmiş fotoğrafı mevcut. Ailenin Gazete Duvar’a ulaştırdığı fotoğrafta, Büyüksu’nun Kos limanında yer alan “I love Kos” yazısı önünde olduğu görüldü.

YUNAN SAHİL GÜVENLİĞİ: HATIRLAMIYORUM

Soruşturma kapsamında Yunan sahil güvenlik görevlilerinin de ifadeleri alındı. O gün görev yapan isimlerin çelişkili ifadeleri dikkat çekti. Sahil güvenlikte görevli B. Georgios, olay gününü hatırlamadığını iddia ederek, “Her akşam bir ila dört göçmen kaçakçılığı olayına müdahalede bulunuyoruz. Hatırlamıyorum” dedi. Aynı sahil güvenlik görevlisinin bu cümlenin ardından 22 Ekim 2022’de kurtardıkları bir tekneyi etraflıca tarif etmesi ise dikkat çekti.

MÜLTECİLERE İŞKENCE YAPAN EKİP KİM?

Dosyada o gün, Büyüksu ile aynı teknede bulunan Filistinli mültecilerin de ifadeleri yer aldı. Olayın baştan sona detaylıca anlatıldığı tutanakta şunlar ifade edildi:

“Saat 03.40 sıralarında İstanköy (Kos) Adası'nın sahil kenarına vardık. Bottan inip sahil kenarında beklemeye başladık. Burada yaklaşık olarak 30 dakika bekledik. Yanımıza Skoda marka bir araç yanaştı. Araçtan, yüzlerinde kar maskesi bulunan iki erkek şahıs indi. Bu şahısların yanına daha sonrasında aynı şekildi 4 erkek şahıs daha geldi. Yanımıza gelen şahısların ellerinde tabanca, sopalar ve el fenerleri bulunuyordu. Bu şahısların gelmesi ile grup olarak ormanlık alana dağıldık. Havanın ağarmaya  başladığı sırada ormanlık alanda bizi aynı şahıslar yakaladı. Aramızdan 7 kişilik bir grup kaçmayı başardı. Bu şahıslar bizi yakaladıktan sonra ellerimizi ters kelepçe yapıp gözlerimizi kapatıp bizi ellerinde bulunan sopalar ile dövdüler. Bir iki saat kadar sonra bizi bir araca bindirip bir yere götürdüler. Burada bizi bir odaya alıp üzerimizi çıkardılar. Kadın, erkek ve çocuk ayırt etmeden hepimizi çırılçıplak soyduktan sonra üzerimizde bulunan para, cep telefonu ve değerli eşyalarımızı aldılar. Çıplak halde kadın ve çocuklar ile birlikte hepimiz bir odada bulunuyorduk. Bizi bu odada dövmeye devam ettiler.”

‘GECE BOYUNCA İŞKENCE YAPMAYA DEVAM ETTİLER’

Daha sonra Barış Büyüksu’nun sesini duyduklarını ifade eden mülteciler “Bir süre sonra konuşmalarından Türk vatandaşı olduğunu anladığım bir erkek şahsı yan odamıza getirdiler. Duyduğumuz kadarıyla bu şahsa şiddet uygulayıp dövüyorlardı. Türk vatandaşının bağırma sesleri bizim bulunduğumuz odaya geliyordu. Ayrıca Türk vatandaşına seslerden anladığım kadarıyla elektrik verilerek işkence ediliyordu. Elektrik verilmesi amacıyla kullanılan cihazın seslerini duyuyordum. Gece boyunca işkence yapmaya devam ettiler” dedi.

‘YARI BAYGINDI’

İki gün süren işkencenin ardından 22 Ekim 2022 günü saat 05.00 sıralarında denize bırakıldıklarını anlatan mülteciler, “Hepimizi bir araca bindirip deniz kenarına götürdüler. Türk Vatandaşı olan şahıs yaşamış olduğu işkenceden dolayı yarı baygın vaziyetteydi. Sahil kenarında yüzüstü yatırdılar. Önce ellerimizde bulunan kelepçeleri çıkardılar daha sonra göz bantlarımızı söktüler. Deniz kenarında bulunan Yunanistan Sahil Güvenlik botuna bizi bindirler. Bizlerden almış oldukları eşyaların hiçbirini geri vermediler. Deniz üzerinde bir süre gittikten sonra Sahil Güvenlik botundan denize bir adet can salını şişirip attılar. Bizleri sırasıyla bottan can salına attılar. Türk vatandaşını da bizim gibi can salına attılar. Yarı baygın halde olduğu için denize düşeceği sırada ben tuttum ve yatırdım. Can salına 16 kişi bindik” dediler.

Büyüksu’nun otopsi raporu da işkence yapıldığını doğrulamıştı.

'ETKİLİ BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ'

Son gelişmeler üzerine açıklama yapan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Legal Centre Lesvos avukatları, etkin bir soruşturma yürütülmediğinin altını çizdi. Hukukçular, şu değerlendirmede bulundu: 

“Kanaatimiz, yetkililerin Türkiye ve Yunanistan arasındaki uluslararası iş birliği talebinin işleme konulması konusunda, söz konusu ceza davasının aciliyetine ve ciddiyetine rağmen son derece yavaş davrandığı yönündedir. Aynı yetkililer şeffaf bir prosedür yürütmedi ve mağdurun ailesine ve avukatlarına dava dosyasına gerekli erişimi sağlama konusunda isteksizlik gösterdi. Soruşturmadan sorumlu makamlar, bu davada ve genel olarak Yunanistan'dan geri itmeler ve sınır şiddeti bağlamında mevcut olan kapsamlı ve önemli kanıtları göz ardı etti. Soruşturma sonuçları için tamamen Yunanistan’daki yetkililerin belirsiz ve çelişkili ifadelerine dayanan etkisiz ve yetersiz bir soruşturma yürütüldü. Kos Savcılığı tarafından etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle Legal Centre Lesvos avukatları Yunanistan'da suç duyurusunda bulunarak Barış'ın ölümünden sorumlu olanların hesap vermesi için kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulunmuştur. Büyüksu'ya yapılan işkence ve cinayet için adalet mücadelemizi sürdüreceğiz”

İzmir'de 6 mülteci boğulduGÜNDEM

700 mülteciyi taşıyan tekne batmıştı: 'Yunanistanlı yetkililer riskleri göz ardı etti'DÜNYA

3 mülteci çocuk Türkiye sınırında ölmüştü: 'Bulgaristan polisi kurtarılmalarına izin vermedi'DÜNYA