Bakırhan: Öcalan, CHP'nin sürece dahil olmasını önemli görüyor
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Öcalan'la görüşmenin detaylarını aktarırken Nasıl Bahçeli’nin çıkışını önemsiyorsa CHP'ninde bu sürece dahil olmasını o kadar önemli görüyor" dedi.
DUVAR - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İmralı'da Abdullah Öcalan'la yaptıkları görüşmenin detaylarını anlattı.
T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan Bakırhan'ın aktardığına göre Öcalan eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çabasına özel bir atıfta bulundu hatta Özal’ın tam çözüm aşamasında oldukları bir dönemde ölmesini ‘şüpheli’ bulduğunu ima etti.
Öcalan’ın CHP’nin bu yeni süreçteki rolünü Devlet Bahçeli’ninki kadar önemsediğini belirten Bakırhan, gözaltı ve tutuklamaları da 'sabotaj' olarak gördüğünü belirtti. Çamlıbel'in söyleşisinden öne çıkan başlıklar şöyle:
TURGUT ÖZAL'IN ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ: Silahı artık bir yöntem olmaktan çıkartmanın zamanının geldiğini söylemesi çok önemliydi. Bu konuşmalar sırasında rahmetli Özal’a çok değer atfetti. “Bu meseleye ciddi yaklaşanlardan, samimi yaklaşanlardan birisi rahmetli Özal'dı” dedi. Özal kendisine şöyle demiş: 'Apo, söylediğin her şey yanlış değil, katılıyorum. Ama bundan sonra silah senin davana da mücadelene de memlekete de zarar veriyor.' (Özal kimle göndermiş bu mesajı Öcalan’a, o dönemki MİT yetkilileriyle mi?) İşte onu soramadık. Mesele o değil çünkü. Burada daha ilginç bir şey var. Özal’ı anlatırken şu ifadeyi kullandı: “Biz kendisiyle silahların bırakılmasını konuşurken ölüm haberi geldi. Orada bir sürü soru işareti kaldı. (Öcalan, Özal’ın ölümünü şüpheligördüğünü mü ima etti?) Evet, onu ima etti. 2000'lerin başında ve sonra yeniden ateşkes ilanları oldu biliyorsunuz. Onları zaten bildiğimiz için çok detaylandırmadı. Bu ateşkeslerin kesilmesini konuşurken ‘sabotaj’ kelimesini çok sık kullandı. Zaten dört saat boyunca en çok kullandığı kelimelerden biri oldu ‘sabotaj’.
SORU SORMAYA MAHAL BIRAKMADI: Tabii kendisi, iktidarın uygulamalarını ve pratiğini yakın takip eden ve yaşayan birisi olarak çok iyi biliyor. (Demokrasi dışı uygulamalardan mı bahsediyorsunuz?) Evet, evet. Bize bu konuda soru sormaya mahal bırakmadı. Sistemin bütün inkarına, bütün baskıcı politikalarına rağmen sözün silahtan daha etkili olabileceğini, daha büyük etki yaratabileceğini, asıl gücün o sözü doğru kullanmadan geçtiğini söyledi. “Daha kapsayıcı, daha yaratıcı bir sözden, bir pratikten karşı mahalledekiler de dahil etkilenmeyecek bir insan yok. Bu sizin zemininize büyük katkı sunar. Demokratik siyaset bu çağrıdan çok yararlanacak, konulara zemin açılacak” diye özetleyebileceğim bir yorumu oldu.
'SABOTAJ' DEDİ: Sanırım bu da ilk defa söyleyeceğim, sohbet sırasında Öcalan -ki bu söylediklerim kamera, dinleme cihazı vesaire ne varsa artık onların önünde olmuştur- döndü ve bize dedi ki; “Bu son aydınlara, yazar çizerlere yapılan operasyonlar, İstanbul Barosu'na yapılan operasyonlar, kayyım atamaları bir sabotajdır. Bu böyle olmaz.” Ve bunları söylerken sesini çok yükseltti. Bunlar sayın Öcalan’ın kendi sözleri. Tabii bizim elimizde şimdi kimin ne kadar samimi olduğunu ölçebilecek bir şey yok. Ama ben Öcalan’ı bu sözlerinde çok samimi gördüm, kuşkuya bırakmayacak biçimde samimi gördüm.
Biz her yerde söylüyoruz, tarihi bir fırsat yakalandı, tarihi bir kapı aralandı. İşin en başındayız. En başta hükümete, ana muhalefete ve bize önemli sorumluluk düşüyor. Sabotaj sadece insan öldürmekle yapılan bir şey değil. Kayyım atamak nedir ya? Kadın, genç, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Türkiye'deki bütün renkleri temsil eden insanlara soruşturma açılması ne anlama geliyor.
CHP'NİN TUTUMU: Sayın Özel'in ekim ayındaki söylemleri çok olumluydu. Ben gittiğimiz her yerde de söylüyorum; Bahçeli'nin çıkışı kadar Sayın Özgür Özel'in söylediği şeyleri de önemsediğimizi anlatıyorum. Başta çok iyiydi ama şimdi bir sessizlik var. Haksızlık yapmamak gerekiyor, bir karşıtlık yok ama bir sessizlik var. Tabii bu görüşlerimiz kendileriyle paylaşılacak. Mesela tabanlarına bu meseleyi anlatma konusunda bir çabaları yok. Bir pazarlık, bir al-ver meselesi olarak görüyorlar. Ama bu barış, partileri aşan, çocuklarımıza bırakacağımız en onurlu işlerden biri. Bu sadece DEM Parti'nin işi değil.
CHP'NİN DAHİL OLMASINI ÖNEMLİ GÖRÜYOR: Cumhuriyet Halk Partisi'ni çok önemsiyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin desteğinin, katkısının, işin içerisinin olmasının çok büyük önemde olduğunu söylüyor. Nasıl Bahçeli’nin çıkışını önemsiyorsa Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu sürece dahil olmasını o kadar önemli görüyor. Dediğim gibi, iktidarların konuştuğumuz şeyleri yapma potansiyeli hep var ama biz rolümüzü oynayalım, elimizden geleni yapalım. Biz kapsayıcı olalım, biz bozulmaması için uğraşalım, bozanları da teşhir edelim. “3 trilyon dolar tekrar çatışmaya gitmesin” diyelim. Yani bizim elimizde çok argüman var ama geçmişteki -haklı da olsa- kaygılarla önümüzdeki süreci değerlendirmek bize yol aldırmaz.
(ALINTI)