Bakan Yardımcısı Kaymakcı: Türkiye'nin AB dışında kalma seçeneği yok

Trabzon'da bir konferansa katılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı, “Türkiye’nin Avrupalı olup da AB dışında kalma seçeneği yok. Bu bizim için bir kara sevda değil. Bu bir çıkar ilişkisi” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda (TTSO), “Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) Rolü” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye’nin Avrupalı olup Avrupa Birliği’nin dışında kalma gibi bir seçeneğinin bulunmadığını belirten Faruk Kaymakcı şunları söyledi:

“Biz Avrupa Birliği ile gerçekten samimi, güvene dayanan, ortak çıkarları gözeten bir ilişki istiyoruz. Bu ilişkiyi de tam üyelik dışında yapmamız mümkün değil. Bugün Avrupa Birliği, Avrupa kıtasında genel karar alıcı, genel yönlendirici konumuna geldi. Dolayısıyla Türkiye’nin kendi çıkarlarını ve egemenliğini en iyi şekilde savunabilmesi için bu karar alma mekanizmasının içinde olması gerekiyor. Bunun başka bir seçeneği yok. Türkiye’nin Avrupalı olup da Avrupa Birliği dışında kalma seçeneği yok. Bu bizim için bir kara sevda değil. Bu bir çıkar ilişkisi.”

'ÜYELİĞİMİZ AB İÇİN DE YARARLI OLACAK'

“Biz üyeliğimizin aynı zamanda Avrupa Birliği için de çok yararlı olacağına inanıyoruz” diyen Kaymakcı, “Eğer gerçekten bir değerler Avrupası oluşturulacak ise, eğer gerçekten dünyada Avrupa kıtası yükselen Çin’e, yükselen Hindistan’a, Brezilya’ya, ABD’ye ve Rusya ile dünyaya belli bir düzen getirme, kural temelli bir düzen yaratmak isteniyor ise burada Türkiye’nin AB üyeliğinin Avrupa’ya katkısı son derece vazgeçilmez ve önemli” ifadelerini kullandı.

'ŞU ANDA ÜYELİK MÜZAKERELERİMİZ BİRAZ ENGELLENİYOR'

Katılım müzakerelerinde 16 faslı açıp bir faslı kapattıklarını söyleyen Kaymakcı, şöyle devam etti:

“Şu anda üyelik müzakerelerimiz siyasi gerekçelerle biraz engelleniyor. Burada 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sonrası Türkiye’nin uygulamak zorunda kaldığı güvenlik odaklı politikalar bizim biraz elimizi bağladı. Darbe sonrası olağanüstü önlemler aldık. Bu da tabi Avrupa Birliği tarafından ‘Türkiye AB’den uzaklaşıyor mu?’ diye bir sorgulamaya neden oldu. Bu soğukluk henüz tam olarak aşılabilmiş değil. Son bir buçuk yılda bazı gelişmeler oldu. Türkiye AB ilişkilerinde belli bir normalleşmeye doğru gidiyoruz. Umarız 2022 yılından itibaren yine müzakere sürecinin yeniden canlandığı, diyaloğun arttığı bir dönem olabilir. Sonuçta bizim hedefimiz katılım müzakereleri ilerletmek ve tam üye olmak. Burada Türkiye kararlı. Belki istediğimiz hızla reformlar olmuyor, belki şu anda AB tarafında bir soğukluk var. Ama bu bizim hedefimizi değiştirmiyor.”

'UMARIZ AB’DEKİ ORTAKLARIMIZ NATO MÜTTEFİKLERİMİZLE KIŞKIRTICI ADIMLARA PRİM VERMEZ'

2020 yılının oldukça gergin geçtiğini belirten Faruk Kaymakcı, “Yaptırımların, tehditlerin konuşulduğu bir yıldı. Şu anda umarız Avrupa Birliği’nde de sağduyu hakim olur. Umarız komşularımız Yunanistan ve Rumlar bizi kışkırtmaya devam etmezler. Umarız Avrupa Birliği’ndeki diğer ortaklarımız NATO müttefiklerimizle bu tek yanlı kışkırtıcı adımlara prim vermez” dedi.

'TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİNİ HİÇ KİMSE DURDURAMAZ'

Kaymakcı, “AB’nin Türkiye’nin kriterleri yerine getirmesi durumunda yeni bir güncelleme ile işi yokuşa sürüp süremeyeceğine” ilişkin bir soruya ise, “Avrupa Birliği’nin temel felsefesi, ‘nitelikleri ve standartları yüksek bir yere doğru koş.’ Güncelleme onun için gerekli. Avrupa Birliği kaç tane antlaşma değiştirdi. Güncelleme yaptı ama bu güncellemeyi herhangi bir üyeye zorluk olsun veya sıkıntı yaratsın diye değil, daha iyi yönetişim olsun ve Avrupa Birliği ülkelerine daha iyi hizmet sunsun diye yaptı” yanıtını verdi.

“1999-2009 döneminde bu hükümet kriterleri çok iyi bir şekilde yerine getirdi ve üyelik müzakereleri başladı” diyen Kaymakcı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“2016 sonrası, özellikle darbe girişimi sonrası izlemek zorunda kaldığımız güvenlik odaklı politikalar nedeniyle ve son dönemde de Kıbrıs, Yunanistan bağlamında yaşanan gerginliklerden dolayı Avrupa Birliği de biraz genişleme yorgunluğundan dolayı Türkiye’ye çok fazla kucak açmadı. Böyle bir ortamda siyasi anlayışın da çok süper reformlar yapacağı bir ortam yok. Bu reformları yapmak o kadar kolay da değil. Yani biz Lüksemburg veya Hollanda olsaydık birçok şeyi çok daha farklı yapabilirdik. Türkiye’nin kendi zorlukları, kendi avantajları, kendi güçlü olduğu noktaları var. Ama şundan emin olabilirsiniz; Kopenhag siyasi kriterlerini en iyi noktaya getirmiş, 35 fasıldaki kriterleri açmış ve kapatmış bir Türkiye’nin üyeliğini hiç kimse durduramaz. Bunu Türkiye’de hükümet de muhalefette istiyor.” (TRABZON/DHA)