Bahçeli yine hedef gösterdi: TTB kapatılmalı, başkanı hesap vermeli

MHP lideri Bahçeli, 'kimyasal silah' iddiası nedeniyle TTB ve Başkanı Fincancı'yı hedef gösterdi: Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılması, başkanın da hesap vermesi haktır, hukuktur...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Manisa'da düzenlediği "2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net" mitinginde konuştu.

Cumhurbaşkanı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu yineleyen Bahçeli, 'kimyasal silah' iddiası nedeniyle Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile başkanı Şebnem Korur Fincancı'yı hedef gösterdi.

'ABD'DEN İCAZET ALANLAR...'

"Cumhurbaşkanı adayı bulabilmek için icazet yarışına girenler gelsinler Manisa’ya baksınlar. Baksınlar da muhteşem coşkuyu görsünler. Koştura koştura ABD’de soluğu alan işbirlikçilerin yüreği yetiyorsa şu imrenilecek heyecan dalgasına kulak versinler. Türkiye’de bulamadıklarını yabancı ülkelerde arayanlar, ekmeğini yediği, suyunu içtiği, havasını soluduğu vatanını gittikleri ülkelerde şikayet edenler çok iyi bilsinler ki, bizim adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hedefimiz Sayın Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal destek itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakı’nın tecessüm ve tecelli etmesidir" ifadelerini kullanan MHP lideri Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle: 

KILIÇDAROĞLU MEYDAN OKUYOR AMA 'ADAYIM' DİYEMİYOR: Zillet ittifakının Türkiye lehine tek bir sözünü duyan yoktur. Bu ittifakın ne makul bir hedefinden ne de akla yatkın bir projesinden bahsetmek mümkün değildir. Tek bildikleri aldatmadır, yalandır, talandır. Kimi Cumhurbaşkanı adayı yapacakları belirsizdir.

Seçim takvimi belli olunca adaylarını da açıklayacaklarmış. 1,5 yıldır adayın kim olacağı tartışılıyor, ama ortada aday yoktur. Medya bu dipsiz ve sonuçsuz tartışmaya planlı bir oyun çerçevesinde ortam açıyor. Üstelik başarısız, basiretsiz, kifayetsiz, yetersiz, dahası hiçbir siyasi hikayesi veya müktesebatı olamayan isimlerle Sayın Erdoğan kıyaslanıyor, onunla bir tutuluyor. Kılıçdaroğlu meydan okuyor, ancak hala adayım diyemiyor, buna dili varmıyor. Malum belediye başkanlarını Sayın Erdoğan’la devamlı eş tutup ona rakip olarak gösteriyorlar. Bu bir FETÖ yöntemidir, yenemiyorsan yıprat taktiğidir.

ABD'DEKİ 8 SAAT: Ne var ki henüz dış güçlerden bir aday ismi, bununla ilgili izin ve yetki belgesi alamadıklarını söyleyemiyorlar. Zillet partilerinin peş peşe ABD’nin yolunu aşındırmaları boşuna değildir. Birisi geliyor, birisi gidiyor, adeta okyanus ötesinde nöbete giriyorlar.

CHP Genel Başkanı Amerika’daki bir benzinlikte 8 saat hamburger yediğini ifade ederek şaibeli diyaloglarını örtbas etmeye kalkıyor. Hemen ardından ABD’ye koşan İP heyetinden birisi de “Biz ABD’ye hamburger yemeye gelmedik” diyerek Kılıçdaroğlu’nu boşluğa düşürüyor, dalga geçiyor, nazire yapıyor.

'GAVUR GEMİSİ'B CHP yönetimine bakınız, ABD’de Türkiye’nin aleyhine konuşuyor. İP yönetimine bakınız, ABD’de Türkiye’ye verip veriştiriyor. Gavur gemisi gibi yana yana gidiyorlar. İşbirlikçilikte sınır ve eşikleri aşıyorlar. Gayri milli uçurumların dibine yuvarlanıyorlar. Fayton feneri gibi sinyal üstüne sinyal yakıyorlar. Milli iradenin üzerinde sisli bir iradenin hayalini kuruyorlar. Emperyalizmin arkasına saklanıp Türkiye’yi taşlıyorlar. Zalimlerin tetikçiliğinden medet umuyorlar.

BAŞKANLIK ÖVGÜSÜ: İngiltere’den Hollanda’ya, Almanya’dan Belçika’ya, Bulgaristan’dan Çekya’ya Parlamenter Sistem kaynaklı krizler yaşanmıştır. İngiltere’de neredeyse haftada bir Başbakan değişmektedir. Şu trajikomik duruma bakınız ki, bu ülkede başbakanların görev süreleri marulun bozulma süresiyle mukayese edilmektedir. Hükümetler yıkılıp siyasi anlaşmazlıklar derinleşmektedir. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle siyasi istikrar hamd olsun kurumsallaşmıştır. 

Koalisyonlar devri kapanmıştır, fakat zillet ittifakı tekrar bu solmuş ve sararmış sayfayı açmanın peşindedir. Hükümet buhranları bitmiştir, fakat zillet ittifakı bir kez daha söz konusu buhran dönemlerini yeşertmenin gayretindedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci dönemi gıpta edilecek kadar başarılıdır.

Çevremiz siyasi istikrasızlıklara mahkum olmuşken, Türkiye huzur ve istikrar adası gibi sivrilmiş, yeni yönetim sistemiyle ekonomiden diplomasiye, spordan sanata, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurmuş, göğüs kabartmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısı yarım kalmamalıdır.

'KİMYASAL SİLAH' İDDİASI: Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne şerefsiz bir iftira atılmıştır. Kahramanlarımız Pençe-Kilit Harekatı’yla girilemez denilen yerlere girince, Zap kontrol altına alınınca terör örgütü PKK Türk askerinin kimyasal silah kullandığını alçakça tedavüle sokmuştur. Biliyoruz ki, her hain korkaktır, yalancıdır, hainden dürüstlük de beklenmeyecektir. Hain, her fırsatta hainliğini ve hayasızlığını gösterecektir. Terör örgütünün son çırpınışları vahim yalanlarla örtülmek istenmektedir.

PKK’nın namussuz iftirasına önce CHP’li bir milletvekilinden destek gelmiştir. Ardından HDP’li bir milletvekili Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamıştır.

Hemen akabinde Türk Tabipleri Birliği Başkanı PKK’nın safına girmiş ve aynen demiştir ki: “Belli ki, sinir sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.” Sonra tepkiler çığ gibi yükselince “öyle bir şey demedim ki ben” sözleriyle kıvırmış, çark etmiştir.

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, bölücü terör örgütü PKK’nın iftirasına sarılıp şerefli Türk askerini suçlayan kim varsa teröristtir, şerefsizdir, haindir, suçludur, dökülen şehit kanlarının vebali onların üstündedir.

TBMM'DEN ATILIP MAHKEMEYE ÇIKARILMALI: Türkiye’ye soykırımcı diyen bir milletvekili müsveddesinin TBMM’de yeri olamaz, PKK’nın kara propagandasına nefes olan milletvekillerinin Gazi Meclis’in çatısı altında olmaları hepimiz adına yıkımdır. Bu bölücü serserilerin, derhal TBMM’den atılarak mahkemeye çıkarılması şarttır, namus borcudur.

TTB'NİN KAPATILMASI ERTELENEMEZ SORUMLULUK: Onların öğrencisi olmakla övünenlerin de hesabı sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması, başkanının da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur. Bunlara diyoruz ki, haram olsun, şart olsun, yaptıklarınız boğazınıza koca bir dert olsun. (HABER MERKEZİ)