Bahçeli'ye göre Selçuk Özdağ'a saldırıyı Selçuk Özdağ organize etti

MHP lideri Bahçeli, gazeteci ve siyasetçilere yapılan sopalı saldırılarla ilgilerinin olmadığını söylerken Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a yapılan saldırıyı Selçuk Özdağ'ın kendisinin organize ettiğini ileri sürdü: "Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip ‘Bana saldırdılar’ çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Partimizi kavga ve karışıklıkla bir gösterme çabası hayasız bir tuzaktır" dedi.

Bahçeli'nin mesajları özetle şöyle: 

GÖNÜL VERMEDEN GÖNÜLLERE GİRİLEMEZ: 26 Aralık 2020 Cumartesi günü yasama faaliyetlerine ara veren Gazi Meclisimiz kaldığı yerden çalışmalarına başlamıştır. 1 aylık zaman diliminde salgının elverdiği ölçüde vatandaşlarımızı dinlediniz, politikalarınızı anlattınız. Millete vekalet onurlu ve en üstün demokratik görevdir. Bu görevin hakkını vermek, kalplere nüfuz etmek şerefli bir mücadelenin mükafakatıdır. Gönül vermeden, gönül adamadan gönüllere girilemez.

KEM GÖZLER BOŞUNA HEVESLENMESİN: Bizi arayan çıkar lobilerinde, çürük mahvillerde değil, Türk milletinin varlığında bulacaktır. Geldiğimzi yer belli varacağımız yer bellidir. Soyumuz belli, tuttuğumuz bayrak bellidir. 3-5 kendini bilmezin, 5-10 densinizin karalamasıyla yolumuzdan dönecek değiliz. Biz onun bunun ne dediğine bakmıyoruz, tarih ne diyor, ecdad ne diyor ona bakıyoruz. Kem gözler, kötü sözler, ölü özler boşuna heveslenmesin. Surumuzda gedik açtırmayacağız. 'Açacağız' diyen varsa alnını karışlarız. Karanlık emellerini bizim üzerimizden ibra etmek üzere emre amade şekilde bekleşenler kadar alık, kutupta deve kervanı bekleyenler kadar ahmaklardır.

BAYATLAMIŞ SUÇLAMALAR: Hep aynı ilkellikler, bayatlamış suçlamalar tekraren tedavüle sokulmuştur. Sokak diline saplanıp kaldığı ayıplı ve ahlaksız suçlamadır. Partimizi kavga ve karışıklıkla bir gösterme çabası hayasız bir tuzaktır. Biz bu tuzağa düşmeyiz, kara kampanyalara asla teslim olmayız. Bir kum torbası değiliz. Çakallık yapana bozkurt gibi dikiliriz. Ülkemize ve ülkülerimize kefen biçen olursa o kefeni başlarına geçiririz.

ZORLAMA İSNAT: Bazı gazeteci ve siyasilere yönelik saldırılarda MHP ile bağ kurmak zorlama bir isnattır. Gözümüzü daldan, budaktan esirgemeyiz. Taraf olmadığımız saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyondur. Biz bu taktiklerin arka planını, masa başında yapılan kanlı planları 12 Eylül'den beri tanırız. Hiç kimse şiddet ihalesini üzerimize yıkmaya çalışmasın. 

KENDİLERİNE SALDIRI ORGANİZE EDENLER: Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler, sudan sebeplerle ve kişisel anlaşmazlıklarla husumet çemberine sıkışınlar suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip ‘Bana saldırdılar’ çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır. Film setlerinde görülebilecek bu numaralar eskimiş alıcısı da kalmamıştır.

SEROK AHMET: ABD’deki Başkanlık makamının devir-teslim dönemine isabet eden bir süreçte Serok Ahmet’in telaşla harekete geçmesi, bu şahsın propaganda makinesi haline gelen sözde gazetenin istismarla yoğrulmuş haberleri, üstelik malum saldırıların gerçekleşme zamanlaması dikkatle analiz edilmesi gereken bir kurguya delalettir. Türkiye’yi gayya kuyusuna çekmek için Ülkücüleri suçlu göstermek, Cumhur İttifakı’nda sorun varmış gibi servis etmek, iç huzursuzluk yaratmak için toplumsal hassasiyetlerle oynamak muhtemelen zillet partilerine ulaşmış yeni bir görev emridir.

BOĞAZİÇİ EYLEMLERİ PROVA: Erken seçim zorlamasıyla birlikte CHP ve İP’in “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmalarında son aşamaya gelmeleri, kaldı ki, dış tazyikin momentiyle en son Rusya’daki gibi bir krizin doğması yönünde hazırlıkların ikmal ve ihtimali hafife alınmaması gereken tehlike sinyalleri arasındadır. Bu kapsamda, Boğaziçi Üniversite’sinde 24 gündür süregelen eylemler bize göre bir prova niteliği taşımaktadır. Salgınla kıyasıya mücadele edilen, mecburiyetten sokağa çıkma kısıtlamasına gerek duyulan ülkemizde, özellikle konjoktürel ekonomik sorunlardan sokak hareketi çıkarmak için çırpınan işbirlikçilerin varlığı da bilinen bir gerçektir. Tüm bunlar hesaba katıldığında Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’nın neden hedefe koyulduğu ortaya çıkacaktır.  Zira Cumhur İttifakı kaos hayallerini suya düşürmektedir.

KENDİNE ÇEKİ DÜZEN VERMELİ:  Devri iktidarı bereketsizliğin ve belaların kol gezdiği bir döneme tekabül eden Kobani müdavimi, canlı bombaların cirit atmasına Başbakan sıfatıyla göz yumduğu sabit olan Serok Ahmet’in MHP düşmanlığı rastlantı değildir. Her karışıklığın altında parmak izi bulunan Serokun konuşmaya ne hakkı ne de haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Şayet koalisyon hükümeti kurmak amacıyla bize geldiğinde söylediklerini açıklamış olsaydık insan içine çıkacak yüzü olmaz, hali kalmazdı. Serok Ahmet sufleyi aldığı yerlerle bağlantısını ve menfaat ilişkisini derhal gözden geçirmelidir. Kimlerin dolduruşuna geldiği, kimlere teşrifatçılık yaptığı malumumuzdur. Rüyasında Hegel ile sohbet edeceğine, bir an önce ayağa kalkıp icazetli siyasetini sonlandırmalı, kendine çeki düzen vermelidir. Gelecekte küçük bir ayrıntı olarak hatırlanacağını da aklından çıkarmamalıdır. 

HDP'NİN KAPATILMASI: 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame tahlil ve tetkik edildiğinde, HDP’nin kapatılması hususunda somut delil ve belgeler bütünüyle görülebilecektir. Sırf bu iddianameye bakan bir hukuk insanı bile HDP’nin kapatılmasıyla ilgili akut bir ihtiyaç olan soruşturmayı açabilecektir. Bizim parti kapatılmasıyla ilgili görüşlerimiz esasen çok açıktır.  Dünden bugüne tezahür eden tutarlı çizgimizde bir değişiklik şimdiye kadar da olmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin çıkarlarını her düşüncenin üstünde tutan sorumlu siyaset anlayışının temsilcisidir. Siyasi Partilerin kapatılarak cezalandırılması yerine, Anayasa’nın temel ilkelerine aykırı hareket eden parti yöneticisi ve üyelerinin sorumlu tutularak cezalandırılmasını her zaman dile getirdik. Bu yaklaşımımızın temelinde yatan düşünce ve hassasiyetler demokrasi kültürünün ruhuyla bezenmiş ve billurlaşmıştır. Siyasi partilerin kapatılması halinde bu partilere oy veren seçmenler ve bu konuda sorumluluğu olmayan parti yöneticileri ve teşkilatları da cezalandırılmış olacaktır. Bu itibarla partinin hükmü şahsiyeti, sağduyulu davranan üyeleri, yöneticileri ve teşkilatları ile kapatmayı gerektirecek fiillerin sahiplerinin ayrı tutulması, aynı kefeye konularak kurunun yanında yaşın da yanmasının önlenmesi bir başka önemli konudur. Sadece bireysel sorumluların siyasi yaptırımla cezalandırılması, bunların eylemlerinin yürürlükteki kanunlara göre ayrıca takibat gerektirmesi halinde yargı sürecinin önünün açılması en makul, en adil ve hakkaniyete en uygun yöntem olacağını devamlı söyledik.

HDP'NİN KAPATILMASI MİLİL İRADEYE AYKIRI DEĞİL: Altını kalın bir şekilde çizerek diyorum ki, şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak kullanan ve anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti ve şiddet kullanmaya dayalı faaliyetleri savunan siyasi partilerin bu çerçevenin dışında tutulması hukuk devletinin vazgeçilmez gereğidir.  İşlenen fiillerin ve sonuçlarının ağırlığı dikkate alındığında, HDP’nin kapatılması adalete, hakkaniyete ve milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir.