Babacan: Önümüzdeki ilkbaharda seçim olabilir

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'dan erken seçim tahmini: "Ocak'tan itibaren ülke yokuş aşağı seçime doğru gidecek ülke. Tahminimiz 2022'nin ilkbaharı ya da sonbaharında seçim olabilir."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Döviz kurlarındaki artışın yeni zamlar demek olduğunu belirten DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin 'rekabetçi kur' söylemini de eleştirerek, "Yeni ekonomik modelden bahsediliyorsa onun sonucu şu anda ortada. 'Bir bildiğimiz var' diyorlar ya. Bildikleri bir şey yok. Sadece zihni sinir projesi, akıl dışı bir teoriyi uyguluyorlar. Doları satmalarına rağmen tutamayınca, rekabetçi kur demeye başladılar. Rekabetçi kur demek, kurun yükselmesiyle Türkiye'de iş gücünün ucuzlaması demek. Bugün asgari ücret Çin'den daha düşük" dedi. 
Babacan'a göre ocaktan itibaren erken seçim atmosferine de girilecek.

'İLETİŞİME AĞIRLIK VERMEMİZ GEREKİYOR'

Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında soruları yanıtlayan Babacan'ın açıklamaları özetle şöyle:

Ocak'tan itibaren ülke yokuş aşağı seçime doğru gidecek ülke. Tahminimiz 2022'nin ilkbaharı ya da sonbaharında seçim olabilir. Bizim Ocak'tan itibaren iletişime daha çok ağırlık vermemiz gerekiyor.

KUR SIÇRADI, A'DAN Z'YE HER ŞEYE ZAM GELDİ

Üç aydır Türkiye şunu yaşıyor; Merkez Bankası eylülde faiz indirme sürecine girdi, kur sıçradı A'dan Z'ye her şeye zam geldi. Ekim ve kasımda faizler indi yine her şeye zam geldi, kur sıçradı. Aralıkta Merkez Bankası faiz indirip, kur yine sıçrarsa, hayat pahalılığı olarak yansıyacak. Yeni ekonomik modelden bahsediliyorsa onun sonucu şu anda ortada. 'Bir bildiğimiz var' diyorlar ya. Bildikleri bir şey yok. Sadece zihni sinir projesi, akıl dışı bir teoriyi uyguluyorlar. Doları satmalarına rağmen tutamayınca, rekabetçi kur demeye başladılar. Rekabetçi kur demek, kurun yükselmesiyle Türkiye'de iş gücünün ucuzlaması demek. Bugün asgari ücret Çin'den daha düşük. 12.80'lik dolarla hesap ettiğinizde belki Arnavutluk'un da altına indik. Bir modelden bahsedeceksek, yapıp ettiklerine model kılıfı geçirmek istiyorlarsa, bu halkın fakirleşerek daha çok ihracat yapılmasıdır. Eğer halk daha da fakirleşsin, satın alma düşsün derseniz belki ihracatı biraz arttırabilirsiniz. İçeride vatandaşlarımız tüketmedikçe, içeride ekonomik şartlar dönmedikçe arzu ettiğimiz büyümeye asla ulaşamayız. Merkez Bankası'nın faizlerini düşürdüler. Aynı dönemde Hazine'nin borçlanma faizi arttı.

TÜRKİYE'NİN BORÇLANMA FAİZİ ARTMIŞ, HANİ FAİZE KARŞIYDIN

Faizler düşerken Türkiye'nin borçlanma faizi artmış. Hazine'nin dışarıdan borçlandığı paranın faizi artmış durumda. Borçlanma faizi piyasada oluşuyor. Hazine ihaleyle borçlanıyor. İkinci el piyasada da sürekli olarak ikinci el tahvillerin faizini görüyorsunuz. Hazine'nin daha pahalı borçlandığı bir ülkede büyümeyi nasıl sağlayacaksınız? Hazine baştan kabul ediyor ki, bu ülkede 5 yıl boyunca ne enflasyon düşecek ne faizler. Merkez Bankası'na talimatla faiz düşürüyorsunuz, Hazine bugün yüzde 21-22 faiz ödeyecek. Hani faize karşıydılar. Eğer nas ise azı çoğu yok ki bu işin, sıfırla. Merkez Bankası sıfır faizle para veriyorum derse herkes Dolar alacak. Şu anda piyasa fiyatlama yapamıyor. Piyasa dövize fiyatlama koyamıyor. 

GEZİ EYLEMLERİ...

2013'den sonra ne oldu? Gezi olaylarından sonra Türkiye'nin daha otoriterliğe evrildiği yerdir. Ben o zaman Bakandım. Dediler ki, 'Burada hazır park var, gençler burada bina görmek istemiyorlar' dedi. Sayın Arınç da kabinedeydi sanıyorum veya Meclis Başkanıydı. Bakanların hemen hemen tamamı 'yanlış yapıyorsunuz, çağıralım bir konuşalım, gençleri çağıralım' dedi. Bu kadar inat ve ısrar olur mu? Sonra o çevreci hareket siyasallaştı, bazı örgütlerin arayıp da bulamadığı zemin haline geldi. Sonuçta ısrar ve inatla o gün Başbakan, sayın Erdoğan 'hayır' dedi. Söylüyoruz 'hayır' diyor. 2013'ün öyle bir özelliği var. 17-25 Aralık'ta 2013'de oldu. FETÖ o zaman terör örgütü olarak tanımlanmıyordu. Şimdi FETÖ diyoruz. Onların yargının, polis teşkilatına girip kumpas yapması. Ben o gün 'mini darbe girişimi' demiştim. Sonra darbeye kalkıştılar. Demek ki seçilmiş bir hükümete kumpas kurulabiliyor. Güvenlik birimleri içinde, yargıda çalışabilecek yapı. Alın size büyük risk. Bir başka 17-25'de yolsuzluk iddiaları ve o iddiaların üstüne gidilmemiş olması. Meclis tutanaklarında 17-25 Aralık'tan sonraki bütçe görüşmelerinde kapanış konuşmayı ben yaptım. Hükümet adına konuştum. 1 saatlik konuşma. Dedim ki, "Burada bir kumpas vardır, iki kumpasın üzerine sonuna kadar gidilmelidir, burada yolsuzluk iddiaları vardır, bunun da sonuna kadar gidilmelidir" Bir ülke düşünün kü, hükümetin kontrolü dışında güvenlik, istihbarat, kolluk kuvvetleri ve yargı üstünde seçilmiş hükümetin dışında bir şeyler yapabiliyor. FETÖ'nün dış güçlerle işbirliği daha sonra ortaya çıktı. Bir Körfez ülkesi bunların işbirlikçisi olduğu ilan edildi. Hükümetin bakanları bunları açıkça ilan etmedi mi? Sonra ne oldu da ilişkiler düzeldi, anlamadım.

FAİZ TALİMATLA DEĞİL, GÜVEN ORTAMI OLUŞTURULMASIYLA DÜŞER

Merkez Bankası bağımsız olsa, kendi para politikasını kendisi açıklasa. Şu anda kendisi açıklıyor gibi görünse de ona talimat veren Cumhurbaşkanının kendisi. Hatta kendisi söylüyor. 3 Para Politikası Kurulu üyesi atıldı, yerine itiraz etmeyecek isimler kondu. Fazler ne kadar düşükse o ülkenin büyüme potansiyeli, üretimi, tüketimi artar. Normalde alamayacağı evi küçük küçük taksitlerle öder. Faiz düşünce insanlar çok yatırım yapar. Parayı kazanır, düşük faizle borcunu öder. Ama faiz talimatla düşmez. Güven ortamı oluşturursunuz ancak o zaman düşer. Paranın bol olduğu dönemde güven de varsa zaten faiz düşer. Yüksek kur ille ihracatı artacak diye bir tabir var. Büyük ihracat artışı yeni yatırımlarla olur. Biz 12 bin 500 doları gördük, o refahı yaşadık. Sonra 8 bin dolara düşünce millete anlatmak zor. İki gün önce İstanbul'da birkaç gençle biraraya geldik. Üniversite 1'de iken burslarımı biriktirdim 15 gün Avrupa'da tatil yaptığını söyledi. Şu anda mümkün mü? Biz insanları fakirliğe razı edeceğiz, ucuz işgücüyle daha çok üreteceğiz deniliyorsa öyle bir büyüme modeli batsın, yazık! Ekonomi büyüsün ama bu büyümeden herkes payını alsın. Ekonomi insan için var.

YANLIŞTA ISRAR HİPERENFLASYON OLUR

Bu dövizdeki artış A'dan Z'ye herşeye zam olarak yansıyor. Mazot katlayarak gidiyor. Dün şehir merkezinde İstanbul'da benzinci gördüm. Benzinin fiyatı 0000 yazıyordu. Çünkü 10 bin lira olmuş, artık sığmıyor. Benzinin 9.99'u geçeceği insanların aklına gelmemiş. Şimdi enflasyon çift haneye kilitlendi artık inmiyor. Hiperenflasyonun tanımı farklı. Teknik olarak Türkiye'deki enflasyona hiperenflasyon dememiz doğru olmaz. Ama yanlışta ısrar olursa hiperenflasyon olur tabii ki. 

İMAR RANTLARINI VERGİLENDİRMEK İSTEDİK, ERDOĞAN REDDETTİ

Sanayi ve gayrimenkul piyasası arasındaki dengenin bozulmaya başladığı anda hemen açıklama yaptık. 2011'den sonra hızlandık. Önce uyardık, 'ekonominin dengesi bozuluyor' dedik. İmar değişikliğiyle gayrimenkulde rant sağlandığı için. Ülke dövizle borçlanıp da yatırımı döviz üretmeyen bir yere yaptığında illa ki bir kriz olur. Hemen yasal düzenlemeler yapmaya başladık. İmar rantlarının vergilenmesi. Hepsinin kanunu hazırladık. O zaman sayın Erdoğan'a sunduk, hepsi reddedildi. Çünkü o kadar güzel paylaşılıyor ki bu rant. O kuvvetli lobiye karşı başarılı olamadık. Sayın Davutoğlu Başbakan olmadan önce bu konuları önemsedi. Benim kendisine Kasım seçimlerinde destek vermemin en önemli sebebi budur. Gerçekten de sahip çıktı. Ama Kasım seçimlerinden sonra Başbakanlığı 6 ay sürdü. O kadar büyük rant ki, buna karşı duran Başbakan da olsa, yıkıp geçtiler. Ama üzüldüğüm şu oldu, o zamanlar benim aleyhimde ilanlar verilmişti, sayın Erdoğan da ona destek verdi.

TÜRK LİRASI TARİHİN EN DİP NOKTASINDA

Sanayici ve esnaf elindeki stoka kadar dayanabilir. Yeni mal alınca fiyatlarına yansıtmak zorundadır. Esnaf 'malını satayım, borcumu ödeyeyim' derdindeyse eski fiyata satar. 100 TL'ye sattığı malın yenisini 130 TL alacaksa sermayesinden yer, ama borcu varsa mecbur satar. Elektrik, kira arttı. Pandemide çok büyük borç biriktirdi esnaf. Pandemi döneminde kendi vatandaşına en az yardım yapan ülke oldu. Bol bol kredi verildi. Esnaf yüksek maliyetlerle de olsa işini çevirmeye çalışıyor. Biz esaf, çiftçinin üzerindeki borç yükünü nasıl çözeğiz, hepsini hazırladık. TL şu anda tarihinin en dip noktasında. 1 Ocak 1994 tarihi de dahil olmak üzere. Türk Lirası hiçbir zaman bu kadar kıymetsiz olmamıştı. Doğru politikalar uygulanırsa akın akın döviz gelir Türkiye'ye, o parayı koyacak yer bulamayız.

HEMEN YAPILAMIS GEREKEN İŞLER...

Bugün hemen yapılacak işler var. Yargının bağımsızlığını sağlamak. Hükümet kurulur yeni hükümet ilk 90 dakikada bunu açıklar. Hakim ve savcılara 'artık bizden size talimat gelmeyecek' diyeceksiniz. Yargının bağımsızlaştırılması, basın özgürlüğü, gençlerimizin rahat nefes alması ilk 90 dakika. Bugün üniversite hocası 'O kadar üzülüyorum ki, felsefe derslerinde öğrenciler soru sormuyorlar, susuyorlar, korkuyorlar' dedi. Basına dönüş 'değerli basın mensuplarınız artık özgürsünüz, artık hiç kimsenin patronunu arayıp da işten kovdurtmayacağız' diyeceksiniz. Hakaret, nefret suçu olmaması gerekir tabii ki. Bu işler 90 dakikada düzelir. Gençlere 'sosyal medyada özgürce paylaşın, kimse size ilişmeyecek' deyin.

GEÇİŞ SÜRECİNE UYGUN BİR CUMHURBAŞKANI ADAYI GEREKİYOR

Şu anda çok erken. Bu Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini gündemde olmasını yanlış buluyorum. Olabilecek isimlerin dahi tartışılmasını yanlış buluyorum. Çünkü yıpranır, hiçbir ismi yıpratmaya gerek yok. Parlamenter sistemi çalışmamız gibi geçiş sürecini de çalışmamız gerekiyor. O geçiş sürecine uygun profilde bir Cumhurbaşkanı adayı gerekiyor. Bütün bunların bugünden çalışılması gerekiyor. İlkeler ve prensipler belirlenmeden Cumhurbaşkanı adayı isminin konuşulması çok yanlış. Parlamenter sisteminde bizim partimizin genel başkanı Başbakan adayıdır, Başkanlık sisteminde bizim partimizin genel başkanı Başkan adayıdır.

METİN GÜRCAN'IN TUTUKLANMASI

Türkiye'de dış politikada ve dış güvenlik meseleleri partimiz kuruluncaya kadar muhalefetin fazla eleştiri getirmediği bir alandı. Hükümetin her yaptığı zımnen de olsa doğruymuş gibi yaklaşım vardı. Biz o geleneği bozduk. Dış politikada da hatalar yapıldığını söyledik. Son tezkerede ittifaktan bir parti oy vermedi. Biz bu geleneği yıkmakta önemli fonksiyonlar gördük diye düşünüyorum. Hatalara göz alıcı bir şekilde uyarılarla yaklaşmak gerekiyor. Metin Gürcan Bey partimizin kurucu üyelerinden birisi. Uzmanlık alanı dış politika ve dış güvenlik. Metin Bey, partimiz kurulmadan önce de o işi yapıyordu. Televizyonlarda yorum, talep üzerine analiz yapma. Bizim bildiğimiz bütün bu çalışmalarını açık kaynaklardan derleyip şahsi analizi hale getirip, Metin Gürcan imzasıyla yayınlamak. Yaptığı iş buydu. Bildiğimiz kadarıyla Metin Bey'in herhangi devlet sırrında gizli bilgiye erişme, ulaşma imkanı yok. Çünkü devlette çalışmıyor. Devlette çalışıp da bu bilgiyi dışarıya taşısa casusluğun tanımı bu. Metin Bey'in çalışmaları açık kaynaklardan derlenen toplanan bilgiye dair çalışmalar. Kendisi bu meselelerde en sert çıkışı yapan isim. Belki de birilerinin rahatını, huzurunu kaçırıyordur.

Dosyanın henüz içeriğini bilmiyoruz. Bahsettiğiniz bilgiler bugün anladığım kadarıyla emniyet ve savcılıktaki ifadelerden. Ben henüz detaylı okumadım. Hukukçu arkadaşlarımız konuyu yakından takip ediyor. Her alanda uzmanlaşmış hukukçu arkadaşlarımız var. Ceza hukukçularımız, anayasa hukukçularımız var. Web sitesinden gönüllü hukukçu olmak için 2 bin başvuru var. Soruşturma gizli olduğu için ortaya çıkan bilgiler resmin tümünü göstermiyordur. Avukatlarımız inceleyecek ki, resmin tümünü görüp bir kanaat oluşturalım. Ben 'hukuken yakın takipteyiz, hukuki destek olarak Metin Bey'e sonuna kadar destek veririz, çünkü masuniyet karinesi var. Eğer bu siyasi bir operasyonu ise o zaman da bu tür operasyon bize işlemez, DEVA kadrolarını korkutmaz, yolumuza devam ediyoruz' dedim. Gizli soruşturma dosyasıyla ilgili bir miktar daha bilgi geldikten sonra görüşümüzü açıklayabiliriz. Bizim parti içi genelge ile 4 danışmanımız var ama Metin Bey o arkadaşlardan değil. Ancak Metin Bey raporlarıyla bize destek veriyor ve ben de istifade ediyorum. Bizde çalışan herkes gönüllüdür. Konunun detaylarını öğrendikten sonra siyasi değerlendirmeyi partimizin yetkili organlarıyla kuşkusuz yaparız. Dosyaya hakim olmadan bir şey söylememiz çok zor. Biz siyasi içerikli konularda arkadaşlarımızın sonuna kadar yanında dururuz; ama hukukun üstünlüğüne saygımız var. Bağımsız ve tarafsız olarak yargı sürecinin işlemesi önemlidir. Savcılık sürecini şu anda izliyoruz. (HABER MERKEZİ)