ANKARA - Hasan Kılıç, ‘Emek, Barış ve Demokrasi’ talebiyle 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da düzenlenen mitinge katılan binlerce kişiye yönelik IŞİD’in bombalı saldırısında yaralandı. Katliam öncesi asgari güvenlik önlemlerinin alınmadığını ve kolluğun görevini ihmal ettiğini belirten Kılıç, 2016 yılında İçişleri Bakanlığı’na karşı 50 bin liralık tazminat davası açtı. Davayı karara bağlayan Ankara 6’ncı İdare Mahkemesi katliamın bir terör eylemi olduğunu, idari işlemin işleyişine dair bir kusur bulunmadığını öne sürerek, sosyal risk çerçevesinde Kılıç’a 25 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti. Kılıç ve bakanlığın istinaf başvuruları Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10’uncu İdari Dava Dairesi’nce reddedildi ve karar onandı.

AYM'YE BİREYSEL BAŞVURU

İstinafın kararının ardından Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan Kılıç, devletin kusuru nedeniyle önleyemediği terör saldırısı sonucu yaralandığını, İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığı davada hazırlanan raporlara dikkat edilmeden karar verildiğini belirterek, adil yargılanma, yaşam ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ifade etti. Öte yandan Kılıç, 50 bin liralık tazminat talebinde de bulundu.

TAZMİNAT TALEBİ REDDEDİLDİ

Kılıç’ın başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, anayasanın 17’nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine hükmetti.
Yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Ankara 6’ncı İdare Mahkemesi'ne gönderilmesini karara bağlayan AYM, Kılıç’ın 50 bin liralık tazminat talebini ise reddetti.

‘İHLALİN MAHKEME KARARINDAN KAYNAKLANDIĞI ANLAŞILDI’

AYM, Kılıç’ın yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Başvurucunun yaşamını koruyucu önlemleri almayan idarenin, yaralanmasına neden olan olaydan kusuruna istinaden sorumlu olduğuna ilişkin iddiaları yönünden uyuşmazlığın çözümü için gerekli delillerin toplandığının, İdare Mahkemesince verilen kararda ortaya koyulmaması, mevcut delillerin anılan kararda değerlendirilmemesi ve başvurucunun zikredilen iddialarının derece mahkemelerince verilen kararlarda karşılanmaması nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.” (DUVAR)