Aydın Geri Gönderme Merkezi: Savaştan kaçıp cehenneme düştüler

Ülkelerinden kaçarak Türkiye'ye sığınan mültecilerin tutuldukları 26 merkezden biri olan Aydın Geri Gönderme Merkezi şiddet ve kötü muameleyle anılıyor. Mültecilerin avukatlığını yapan Duygu İnegöllü geri gönderme merkezinde yaşananları anlattı. İHD ve Aydın İnsan Hakları Dernekleri de hazırladıkları raporu açıkladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Savaş ve baskılardan kaçarak Türkiye'ye geldikten sonra Aydın Geri Gönderme Merkezi'nde tutulan mülteciler burada kötü muameleye maruz kalıyor.  Mülteciler için kurulan 26 merkez arasında bulunan Aydın Geri Gönderme Merkezi ise hak ihlalleri iddialarıyla sık sık gündeme geliyor. Burada 24 Şubat'ta Afgan mülteci Sayyid Ümit Sadat intihar etmişti. Geçen yıl 14 Nisan'da da bir mülteci intihar girişiminde bulunmuş birçok mülteci de sinir krizi geçirmişti. Mültecilerin avukatlığını yapan Duygu İnegöllü, merkezde yaşananları anlatırken Aydın ve İzmir İnsan Hakları Derneği de konuyla ilgili bir rapor hazırladı.

'KAÇTIKLARI KİŞİLERE AYNI ODADA YAKALANIYORLAR'

Avukat Duygu İnegöllü, uzun bir süredir mültecilerden aynı yönde şikayetler aldıklarını söyledi. Mültecilerin, içinde bulundukları koşullardan dolayı suç duyurusunda bulunamadıklarını da belirten İnegöllü yaşananları şöyle anlatıyor: “Kaloriferler çok kısıtlı ısıtıyor, sıcak su çok kısa süre aktif oluyor, odalarda 20 kişiye kadar kalabalık bulunabiliyor ve banyo sırası yetişmeyebiliyor. Yemekler yetersiz. Havalandırma hakkı sürekli bir sebeple kısaltılıyor ya da iptal ediliyor. Koşullar çok kötü. Yabancılar, içinde bulundukları şartlar gözetilmeden bu merkezde/merkezlerde tutuluyor. Örneğin İranlılar genelde aynı odada tutuluyor. Bir kişi İran'dan LGBTİ olduğu için kaçtıysa, kendini bir anda ülkesinden kaçma sebebi olan insanların bir kısmıyla aynı odada ve hürriyetinden yoksun halde buluyor.”

İnegöllü şöyle devam etti: “Geçmişte İranlı Hristiyan olan bir müvekkilim haç şeklindeki dövmesi yüzünden düzenli olarak tehdit edildi, zorbalığa uğradı. En sonunda Van Geri Gönderme Merkezi'ne sevk edildi. Yine Afganistanlılar da genelde aynı odada tutuluyor. Hazara (Afganistan nüfusunun yaklaşık yüzde 9'unu oluşturan etnik grup) olduğu için Afganistan'dan kaçan biri, 16-20 kişilik bir odada kendisine en çok eziyet eden etnik grupla bir arada buluyor kendini. Hazaralar Afganistan'da bir azınlık grup ve yüz çehreleri uzak doğulu/Türkiye'deki yörükler gibi; ayrıca Şiiler. Bu fiziksel özellikleri kendisini ele veriyor ve odada diğer yabancılar tarafından zorbalığa, şiddete ve hatta tacize uğrayabiliyorlar.”

'PERSONEL TARAFINDAN TEHDİT, HAKARET...'

Mültecilerden yaşadıklarını aktaran İnegöllü, yaşanan hikayelerden örnekleri ise şu sözlerle anlattı: “Yine yabancılardan sık sık dinlediğimiz, idari personel tarafından tehdit edilme, hakarete uğrama, umutsuzluğa düşürülme hikayeleri var. Bir şekilde avukata ulaşan yabancıların önünde, avukatı olmayan başka yabancılar imza yükümlülüğü ile serbest bırakılıyor. Yabancılara 'Avukatın olduğu için seni serbest bırakmıyoruz' açıklamaları yapılıyor. Böylece güvensizliğe ve yalnızlığa da itiliyorlar. İdare hem kendi personelinin yabancıya düzgün davranmasından hem de yabancılar arasında oluşabilecek sorunları engellemekten sorumlu. Bu insanlar savaştan, kötü muameleden kaçıp cehenneme düştüler. İntihar olayıyla ilgili olarak geri gönderme merkezi tarafından bir açıklama yapıldı mı bilmiyorum ama 'zaten psikolojik durumu iyi değildi' gibi bir açıklama yapacaklarına eminim. O zaman şunları sormak lazım:

1 - Afganistan gibi riskli, imkanları kısıtlı bir ülkede intihar etmedi bu genç. Koca bir göç yolunu, tüm riskleri göze almış genç bir mülteci arkadaşımız zaman/emek ve maddi tüm imkanlarını kullanarak zorla Türkiye'ye ulaştı ama geri gönderme merkezinde 15 gün kalınca intihar ediyor. Neden?

2 - Madem hürriyetten yoksun halde kalmayı kaldırabilecek psikolojisi yoktu neden burada inatla tutuldu?

3 - Oda arkadaşlarının/yakındaki odalarda tutulan yabancıların ifadesi alındı mı? İntihar eden çocukla aynı dönemde geri gönderme merkezinde bulunan yabancılardan da duyduğumuz kadarıyla hayatını kaybeden genç arkadaşımız bulunduğu odada tutulmak istemediğine dair şikayetlerde bulunmuş. Ancak bu konuda destek alamamış. Her türlü ihmalin, kötü niyetin araştırılması şart. Soruşturmanın şeffaf yürütülmesi şart. Burada en önemli görev de Barolara düşüyor diye düşünüyorum. Özellikle Aydın Barosu'nu ve TBB'yi bu süreci takip etmeye davet ediyorum.”

İHD RAPORU...

İHD İzmir ve Aydın Şubeleri de hazırladığı raporu basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaştı. İHD'ye yazılı olarak başvuru yapan mültecilerin yaşadıkları sorunları aktaran İHD Ege Bölge Temsilcisi Mehmet Aker yaptığı basın toplantısında, “Mülteciler korona testi yapılmadığı halde test yapıldığına ilişkin evraklar imzalatıldığını, 10 gün boyunca karanlık yerde tutulduklarını, 12 kişilik kalabalık odalarda kaldıklarını, özel eşyalarını alamadıkları, ısınma ve sıcak su sorunu yaşadıkları, GGM görevlilerinin kadınlara bağırdığını ve erkeklere ise kameraların kör noktalarında fiziksel şiddet uyguladığını aktardı” dedi.

Geri Gönderme Merkezi Müdürü ile yapılan görüşmede verilen bazı bilgileri aktaran Aker, “Merkez içerisinde 130 aktif 200 kameranın olduğu, sivil otoritenin olduğu yerlerde ve banyo duş alanları dışında kameraların olduğu, hiçbir kör nokta olmadığı, iç tarafta Jandarma ve Özel Güvenlik’in bulunduğu söylendi. Türkiye’de bulunan Geri Gönderme Merkezleri ile kampların bağımsız otoritelerce denetlenebilmesinin yolu açılmalı, bu amaçla; gerek yerel gerekse uluslararası sivil toplum örgütlerinin gözlem ve tespitlerine olanak sağlanmalıdır. Avrupa ve dünya devletleri sınırlarını mültecilere açmalı, mültecilerin serbest dolaşım ve yerleşim hakkı kabul edilmelidir” diye konuştu.

İşkence iddialarına ilişkin ise Aker, “İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır. İşkenceyi önleme/durdurma yükümlülüğü öncelikle devletlere aittir” dedi.

KAÇ GERİ GÖNDERME MERKEZİNDE KAÇ MÜLTECİ BULUNUYOR?

Türkiye'de mültecilerin geri gönderildiği 26 merkez bulunuyor. İçişleri Bakanlığı'nın 2020 raporuna göre bu merkezler ve tutulan mülteci sayıları ise şöyle: 

Adana: 80 

Ağrı: 400

Antalya: 170

Aydın: 564

Bursa: 200

Çanakkale: 400

Çankırı: 750

Edirne: 500

Erzurum 1: 750

Erzurum: 2: 750

Gaziantep: 750

Hatay: 192

İstanbul (Binkılıç): 120

İstanbul (Silivri): 270

İstanbul (Tuzla): 900

İzmir: 750

Kayseri: 750

Kırıkkale: 200

Kırklareli: 750

Kocaeli: 750 

Malatya: 750

Muğla: 88 

Van (Tuşba): 392

Van (Kurubaş): 750

Iğdır: 1500

Osmaniye: 3 bin.